Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/1037 Esas 2010/3154 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/1037
Karar No: 2010/3154
Karar Tarihi: 23.3.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2010/1037 Esas 2010/3154 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2010/1037 E.  ,  2010/3154 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davalı ve davacı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine belli günde davalı vekili Av. ... geldi. Davacı vekili gelmedi. Hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Uyuşmazlık, önalım hakkına konu edilen payların iptali ve davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece tapuda gösterilen satış bedeli ve tapu harç ve masrafları üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
    1-Dosya kapsamına, toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre temyiz eden davalı vekilinin tüm ve davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
    2-Davacı vekilinin önalım bedeline ilişkin temyiz itirazlarına gelince ;
    Davacı vekili, dava dilekçesinde , müvekkilesinin dava konusu edilen payların ilişkin bulunduğu ... ve .. No’lu parsellerin paydaşı olup diğer paydaş ...’ın taşınmazlardaki 44 / 576"şar paylarını tapuda 80.100 TL göstererek 3.3.2004 tarihinde davalıya sattığını, aslında gerçek satış bedelinin 60.000 TL olduğunu, bu hususun tanık ve bilirkişi incelemesi ile kanıtlanacağını,satışın diğer paydaşlara noter aracılığı ile bildirilmediğini, davacının önalım hakkını kullanmak istediğini belirterek, davalı adına kayıtlı payların iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir. Davalı, davanın üç aylık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, davacının bedelde muvazaa iddiasının soyut ve gerçek dışı olduğunu, tapuda gerçek satış bedelinin gösterildiğini, dava konusu payların daha öncesinde davacı ve diğer paydaşlara önerilmesine karşın almamaları üzerine kendisinin aldığını belirterek, haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda payın üçüncü şahsa satılması halinde,diğer paydaşlara o payı öncelikle satın alma yetkisini veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve payın üçüncü kişiye satılması ile de kullanılabilir hale gelir.
    Önalım hakkının kullanılması ile bu hakkı kullanan paydaş ile alıcı arasında kapsam ve şartları satıcı ile davalı arasında yapılan sözleşmenin aynı olan bir satım ilişkisi kurulmuş olur. Önalım hakkını kullanan paydaş bu payı satın almak isterken tapuda gösterilen satış bedeli ile davalı tarafından ödenen harç ve masraflar toplamından önalım bedelini depo etmesi gerekir. Ancak davacı tapuda yapılan satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bedelde muvazaa iddiasında bulunabilir ve bu iddiasını her türlü delille kanıtlayabilir.
    Olayımıza gelince; önalım hakkına konu edilen paylar ... ve ... No’lu parselin paydaşlarından ... tarafından davalıya 3.3.2004 tarihinde toplam 81.100 TL bedelle satılmıştır. Davacı ise tapuda satış bedelinin muvazaalı olarak yüksek gösterildiğini iddia ederek önalım davası açmıştır. Davacı bedelde muvazaa iddiasında bulunduğuna göre bu iddiasını kanıtlaması gerekir. Satış sözleşmesinin tarafı olmadığından bu iddianın tanık dahil her türlü delille kanıtlanması mümkündür. Davacı da bu konuda delil listesinde tanık deliline dayanmış, yargılama sırasında sunduğu satıcı ... ile davalı arasında düzenlenmiş 27.2.2004 tarihli protokolde satış bedelinin 62.500 TL olarak gösterildiğini ileri sürmüştür. Yerinde yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu edilen payların değerleri saptanmış ise de muvazaa iddiasının kanıtlanması için keşif tek başına yeterli delil değildir. Sadece davacının diğer delillerini doğrulamak bakımından önem arzeder. Bu durumda mahkemece davacının dayandığı tanıklarının dinlenmesi, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme sonucu hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün yukarda ( 2 ) No’lu bentte yazılı nedenlerle BOZULMASINA ve istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine 23.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara