Esas No: 2011/16486
Karar No: 2012/4601
Karar Tarihi: 27.0302012
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16486 Esas 2012/4601 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Dava, tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Davacılar, taşınmazın babaları İbrahim'den miras yoluyla kendilerine intikal ettiğini ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayandığını iddia etmiştir. Ancak mahkemece, taşınmazın nasıl ve ne şekilde davacılara kaldığı araştırılmadan karar verilemeyeceği belirtilmiştir. Ayrıca dava konusu taşınmazın orman sınırları dahilinde olup olmadığı ve kadastro çalışmaları sırasında hangi sebeplerle tespit dışı bırakıldığı araştırılmalıdır. Kararda, TMK'nun 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri de detaylı bir şekilde açıklanmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 2007/1330-1889 sayılı bozma kararında özetle: “Dava, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı TMK.nun 713/1, 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davası olup, mahkemece krokide A harfi ile gösterilen yer bakımından kazanma koşullarının oluştuğu görüşünden hareketle anılan şekilde karar verilmiş ise de mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Davacılar dava konusu yerin kendilerine miras bırakanları babaları İbrahim’den miras yolu ile intikal ve paylaşımla kaldığını ileri sürmüş iseler de 30.11.2005 günlü keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar, imar ve ihyadan bahsetmeksizin davacılar ve miras bırakanları İbrahim’in 1955-1956 yılından beri devam eden zilyetliklerinden sözetmiş ancak dava konusu taşınmazın miras bırakanlarından davacılara nasıl kaldığını açıklamamışlar ve herhangi bir paylaşımdan sözetmemişlerdir. Bu nedenle öncelikle uyuşmazlık konusu taşınmazın davacılara babaları İbrahim’den nasıl ve ne şekilde kaldığının, davacıların babasına ait veraset belgesi veya nüfus aile kayıt tablosu uyarınca başka mirasçılarının bulunup bulunmadığının araştırılıp belirlenmesi, belirlenecek duruma göre de dava şartı üzerinde durulması gerekir. Diğer yandan, dava konusu taşınmazın kadastro tespit çalışmaları sırasında tespit dışı bırakılan yer olduğu anlaşılmasına rağmen hangi tarihte ve ne sebeple tespit dışı bırakıldığı Kadastro Müdürlüğünden sorulup belirlenmemiştir. Bu durumda yerin kadastro çalışmaları sırasındaki niteliğinin ve neden tespit dışı bırakıldığının ve tespit dışı bırakılma tarihinin ilgili Kadastro Müdürlüğünden sorulması ve gerekirse pafta üzerinde yapılacak inceleme ile açıklığa kavuşturulması, komşu parsellere ait tutanak ve dayanakları olan belgelere göre dava konusu taşınmazın ne olarak gösterildiği üzerinde durulması, belirlenecek niteliğe göre, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17.maddesindeki tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılması gerekmektedir. Bundan ayrı davalı Hazine vekili dava konusu yerin Manavgat Kaymakamlığının 27/04/2004 tarih 08/7 sayılı men kararı ve eki olan belgelere göre Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, taşınmazın bir bölümünün orman sayılan yerlerden bulunduğunu, bir bölümünün de 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılan yerlerden bulunduğunu ileri sürerek davaya karşı koymuştur. Mahkemece tarafların iddia ve savunmalarında ileri sürdükleri tüm delillerin eksiksiz bir biçimde toplanması ve değerlendirilmesi gerekir. Bu nedenle, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ait kesinleşmiş sınırlandırma harita ve tutanaklarının eksiksiz bir biçimde
Orman İdaresinden, Hazine vekilinin savunmasında tarih ve numarasını bildirdiği kaymakamlık men kararı ve eklerinin bulunduğu yerden getirtilerek dosya arasına konulması, ondan sonra yerel, teknik ve orman yüksek mühendisi bilirkişi aracılığıyla bu belgelerin dava konusu taşınmaza uygulanması, taşınmazın orman tahdit haritasındaki konumu ve yeri ile gerekirse evveliyatı itibariyle 6831 sayılı Orman Kanununun 1. maddesi hükmü uyarınca orman sayılan yerlerden veya aynı kanunun 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarılmış yerlerden olup olmadığı yöntemine uygun bir biçimde araştırılıp belirlenmesi, ayrıca HUMK’nun 366. maddesi gözönünde bulundurularak taşınmazın ve çevresinin fotoğraflarının hakim denetiminde çektirilerek dosyaya konulması, davada herhangi bir belgeye dayanılmadığı gözönünde tutularak 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddesi hükmü uyarınca 26.07.1972 tarihinden sonra davacılar, miras bırakanları İbrahim ve diğer mirasçılar adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda tescil edilmiş taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin tapu sicil müdürlüğü ile kadastro müdürlüğünden, açılmış dava olup olmadığının o yer hukuk mahkemeleri yazı işleri müdürlüğünden sorulup belirlenmesi ve ondan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 6831 sayılı Yasaya göre yapılan orman kadastrosu 1971 yılında kesinleşmiştir. Daha sonra 1999 yılında aplikasyon ve 2b madde uygulaması yapılmıştır. Genel arazi kadastrosu 1970 yılında yapılmış, taşınmaz ve çevresi tapulama harici bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 27/0302012 gününde oybirliği ile karar verildi.