Esas No: 2010/174
Karar No: 2011/1847
Karar Tarihi: 03.03.2011
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/174 Esas 2011/1847 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Davacı, iş kazası sonucu malüliyetinden doğan maddi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 15.08.1998 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının maddi tazminat isteminin kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Davacının dava açıldığı tarihte belli olan ve gelir bağlanmasına esas alınan sürekli iş göremezlik oranının % 11 olduğu, davalı itirazı üzerine yargılama sırasında Adli tıp 3.İhtisas Kurulunun 16.11.2007 tarihli raporunda sürekli iş göremezlik oranının % 15,20 olarak belirlendiği, mahkemece 01.12.2007 tarihine kadar % 11, bu tarihten sonrası için ise % 15,20 oranının esas alınarak davacının maddi tazminat istemi hakkında karar verildiği dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır.
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın ödetilmesine ilişkin davalarda (tazminat davaları) öncelikle haksız zenginleşmeyi ve mükerrer ödemeyi önlemek için Kurum tarafından sigortalıya bağlanan gelirin peşin sermaye değerinin tazminattan düşülmesi gerektiği Yargıtay’ın oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Diğer yandan, sigortalıya bağlanacak gelir ve hükmedilecek tazminatın miktarını doğrudan etkilemesi nedeniyle, işçide oluşan meslekte güç kayıp oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeksizin kesin olarak saptanması gerekir.
Bu yönüyle davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Yasanın 19. maddesidir. Anılan maddeye göre iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum sağlık kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalının sürekli iş göremezlik gelirine hak kazanacağı, iş kazası ve meslek hastalığı sonucu sürekli iş göremezlik hallerinde meslekte kazanma gücündeki kayıp oranının belirlenmesine ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasların Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği bildirilmiştir. Bu yasal düzenleme gereğince düzenlenen Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 45. maddesinde sürekli iş göremezlik gelirinin iş kazası veya meslek hastalığı sonucu oluşan hastalık ve özürler nedeniyle Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurulları tarafından verilen raporlara istinaden Kurum Sağlık Kurulunca meslekte kazanma gücü en az %10 oranında azalmış bulunduğu tespit edilen sigortalıya bağlanacağı bildirilmiştir.
Öte yandan 5510 sayılı Yasanın 95. maddesine göre "Bu Kanun gereğince, yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, çalışma gücü kaybı, geçici iş göremezlik ödeneklerinin verilmesine ilişkin raporlar ile iş kazası ve meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücü veya çalışma gücü kaybına esas teşkil edecek sağlık kurulu raporlarının usûl ve esaslarını, bu raporları vermeye yetkili sağlık hizmeti sunucularının sahip olması gereken kriterleri belirlemeye, usûlüne uygun olmayan sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeleri düzenleyen sağlık hizmet sunucusuna iade edecek belirlenen bilgileri içerecek şekilde yeniden düzenlenmesini istemeye Kurum yetkilidir.
Usûlüne uygun sağlık kurulu raporu ve dayanağı tıbbî belgeler ile gerekli diğer belgelerin incelenmesiyle; yurt dışında tedavi için yapılacak sevklere, vazife malullük derecesini, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu tespit edilen meslekte kazanma gücünün kaybına veya meslekte kazanma gücünün kaybı derecelerine ilişkin usûlüne uygun düzenlenmiş sağlık kurulu raporları ve diğer belgelere istinaden Kurumca verilen karara ilgililerin itirazı halinde durum Sosyal Sigorta Yüksek Sağlık Kurulunca karara bağlanır.
Yüksek Sağlık Kurulunca verilen karar Sosyal Güvenlik Kurumu’nu bağlayıcı nitelikte ise de, diğer ilgililer yönünden bir bağlayıcılığı olmadığından Yüksek Sağlık Kurulu Kararına itiraz edilmesi halinde inceleme Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yaptırılmalıdır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 28.06.1976 günlü, 1976/6-4 sayılı Kararı da bu yöndedir.
Somut olayda, mahkemece 01.12.2007 tarihine kadar % 11, bu tarihten sonrası için ise % 15,20 oranının esas alınarak davacı sigortalının maddi tazminat miktarı hesaplattırılmış, bilirkişi tarafından bulunan 72.373,52.-TL gerçek zarardan SGK’ca davacıya % 11 sürekli iş göremezlik oranına göre bağlanan gelirin en son peşin sermaye değeri ve sosyal yardım zammının toplamı olan 14.183,99.-TL ile geçici iş göremezlik ödeneği olarak 352,42.-TL tenzil edilerek sonuçta 57.837,19.-TL maddi zarar saptanmış, ancak taleple bağlı kalınarak 30.000,00.-TL maddi tazminata hükmedilmiştir.
Maluliyet oranının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup, temyize konu tazminat davasında Sosyal Güvenlik Kurumu taraf değildir.
İş kazası sonucu oluşan sürekli iş göremezlik oranının tespitine ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadıkça Sosyal Güvenlik Kurumunca davacıya mahkemece belirlenen sürekli iş göremezlik oranı esas alınarak gelir bağlanmayacağından, bu gelirin peşin sermaye değeri maddi zarardan düşülmeden, Kurumca karşılanmayan maddi zarar miktarını belirleme imkanı bulunmadığından, maddi tazminat istemli Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf olmadığı bu davada sürekli iş göremezlik oranının tespitinin yapılamayacağı, yapılması halinde maddi tazminat istemli davanın sonuçlandırılmasının fiilen mümkün olmadığı ortadadır.
Yukarıdaki açıklamaların ışığında, kural olarak davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine maluliyet oranının tespiti davası açması için önel verilip, tespit davası bu dava için bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar vermek gerekir ise de, davacının dava açtığı tarihte % 11 sürekli işgöremezlik oranının belli olduğu, giderek isteminin gelir bağlanan % 11 sürekli iş göremezlik oranına yönelik olduğu ve yargılama sırasında da bu maluliyet oranına itiraz da etmediği anlaşılmasına göre, % 11 sürekli işgöremezlik oranı üzerinden maddi zararın hesaplanması gerekirken, gelir bağlanmasına esas olmayan % 15,20 sürekli iş göremezlik oranı 01.12.2007 tarihinden itibaren esas alınarak hesap edilen tazminat miktarı üzerinden karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Davacı, sürekli iş göremezlik oranının daha yüksek olduğu iddiasında ise her zaman SGK Başkanlığını ve işvereni hasım gösterecek " maluliyet oranının tesbiti" davası açıp, bu oranın daha yüksek olduğunun kesinleşmiş mahkeme kararı ile belli olması halinde fark maluliyet oranına isabet eden maddi zararını işverenden talep edebilecektir.
Yapılacak iş; % 11 oranı esas alınarak davacının karşılanmayan maddi zararını hesaplatmak ve davacı anılan kararı temyiz etmediğine göre,davalı yararına oluşan usuli kazanılmış hak ilkesi gözetilerek alınan hesap raporundaki miktar bozmadan önce bilirkişi raporu ile belirlenen tazminat miktarından fazla olduğu takdirde, bozmadan önceki kararda belirlenen miktarı geçmemek üzere karar vermekten ibarettir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgulara aykırı biçimde yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,fazla alınan temyiz harcının davalıya iadesine, 03.03.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.