Esas No: 2019/10344
Karar No: 2022/5408
Karar Tarihi: 07.09.2022
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2019/10344 Esas 2022/5408 Karar Sayılı İlamı
12. Ceza Dairesi 2019/10344 E. , 2022/5408 K."İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması
Kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Dosya kapsamına göre, resmi nikahlı eşi olan katılan ... tarafından şahsına sürekli hakaret edildiğini iddia eden sanık ...’ın, boşanma davasının açıldığı ve katılanla fiilen ayrı yaşadıkları dönemde, katılanla aralarında geçen tartışmaları ve bu esnada katılan tarafından söylenen rencide edici sözleri gizlice kaydedip, söz konusu telefon görüşmelerine ilişkin ses kayıtlarını delil olarak boşanma davasına sunduğu olayda;
Dosyada mevcut CD’de yer alan ses kayıtlarının ve alınan beyanların içeriğine göre, konuşmanın tarafları sadece sanık ve katılan olup, sanığın tarafı olduğu konuşmaları kaydetmesi ve sanıkla katılan arasındaki iletişimin yüz yüze değil, telefon aracılığıyla gerçekleşmesi nedeniyle iddianamede sanığa yüklenen TCK'nın 133/1. madde ve fıkrasındaki kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması suçunun yasal unsurları oluşmadığı gibi, katılana ait ses kayıtlarını, üçüncü kişi ya da kişilerle paylaştığı ve/veya çoğaltarak dağıttığına ilişkin hakkında bir iddia ileri sürülmeyen sanığın, kaybolma olasılığı bulunan delillerin muhafazasını sağlayıp, boşanma davasına sunarak, aile içi geçimsizliğin kaynağının katılanın olumsuz tutum ve davranışları olduğunu ispatlama amacını taşıyan eyleminde, hukuka aykırı hareket ettiği bilinciyle davranmamasından dolayı sanığın eyleminin TCK’nın 134/1. madde ve fıkrasındaki özel hayatın gizliliğini ihlal suçunu da oluşturmayacağı anlaşıldığından, yerel mahkemenin beraat kararında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen fiilin kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğu gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
CMK'nın 324/1. madde ve fıkrasına göre, avukatlık ücreti yargılama giderlerinden olup, aynı Kanunun 327/2. madde ve fıkrasında yer alan “beraat eden kişinin önceden ödemek zorunda kaldığı giderler devlet hazinesince üstenilir.” biçimindeki hüküm de dikkate alındığında, beraat eden ve kendisini vekil ile temsil ettiren sanık yararına karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hükmedilen maktu vekalet ücretinin, devlet hazinesinden alınmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, katılandan alınmasına karar verilmesi,
Kanuna aykırı olup, katılan vekilinin temyiz itirazı bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün bu nedenle 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, aynı Kanunun 322. maddesi gereğince karar verilmesi mümkün bulunduğundan, aynı maddenin verdiği yetkiye istinaden; hüküm fıkrasının 2. paragrafının hükümden çıkarılarak, yerine, “Beraat eden sanık yargılamada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Asliye Mahkemelerinde takip edilen davalar için öngörülen 1.800,00 TL maktu vekalet ücretinin hazineden alınarak sanığa verilmesine,” ibarelerinin eklenmesi suretiyle, sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 07.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.