Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16219 Esas 2012/4467 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16219
Karar No: 2012/4467

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16219 Esas 2012/4467 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasında, Hazine tarafından 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazlara yönelik dava açılmış, ancak 766 ve 767 parsel sayılı taşınmazlar ile bu parsellerden komisyon kararı ile ayrılarak (A) ile gösterilen kısma eklenen (B) ve (C) ile gösterilen kısımlara yönelik dava açılmamıştır. Davacı Hazine, 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazlar içinde ve 766 ve 767 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan kesimde atasından 20 dönüm yüzölçümünde taşınmaz olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan araştırma ve soruşturmanın yetersiz olduğu gerekçesiyle taşınmazlar başında yeniden keşif yapılarak kadastro paftası uzman bilirkişi aracılığı ile dava dilekçesinde tarif edilen taşınmazlara uygulanması, tespitlerinin kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi gerektiği ve uyuşmazlığın öncelikle davaya konu yapılan ve tespitleri kesinleşmeyen taşınmazlarla sınırlı olarak çözümlenmesi gerektiği belirtilmiştir. Sonrasında 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazların ilk tespit gibi Hazine adına tapuya kayıt ve tescil edilmesine karar verilmiştir. Dosya incelendikten sonra karar düzeltmeyle hüküm fıkrasının 2. bendinde yazılı “(komisyon kararı sonrası 1263 parsel ile (C) ile gösterilen alan) cümlesinin kaldırılarak bunun yerine “(komisyon kararı sonrası 1263 parsel ile (E) ile gösterilen alan)” cümlesinin yazılması suretiyle hüküm onanmıştır. Kararda geçen kanun maddeleri: 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi ve H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesi.
(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2011/16219 E.  ,  2012/4467 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Hükmüne uyulan Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 17.02.2004 tarih 2003/ 3697 - 455 sayılı kararında “Hazine, ilk tespitte Hazine adına tespit edilen 1260 ve 1263 parsellere yönelik komisyon kararına karşı süresinde dava açmıştır. Dava ve temyiz konusu 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazlar, vergi kaydı miktar fazlası olarak davacı Hazine adına tespit edilmiştir. ...’in itirazı kadastro komisyonunca kabul edilmiştir. Hazine tespitte saptanan hukuksal olgunun doğru olduğunu, her iki taşınmazın Hazine adına tescili gerektiğini öne sürerek aleyhindeki komisyon kararına karşı yasal süresinde dava açmıştır. Mahkemece Hazinenin davasının reddine, dava konusu 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazlar ifraz edilerek haritasında gösterilen bölümlerin davalılar adına tesciline karar verilmiştir. 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazların tespitine ... tarafından itiraz edilmiştir. Adı geçenin itirazı az yukarıda vurgulandığı üzere kadastro komisyonunca kabul edilmiştir. 766 ve 767 parsel sayılı taşınmazların tespit maliklerinin 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazlara yönelik olarak itiraz ve davaları bulunmadığı gibi açılan davaya da yöntemine uygun şekilde katılmamışlardır. Davacı taraf dilekçesinde, 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazlar içinde ve 766 ve 767 parsel sayılı taşınmazlar arasında kalan kesimde atasından 20 dönüm yüzölçümünde taşınmazın bulunduğunu öne sürerek dava açmıştır. Kural olarak; kadastro hakimi önüne gelen uyuşmazlıkları, açılan davanın kapsamı ile sınırlı olarak çözümlemekle yükümlüdür. Hal böyle olunca; mahkemenin yaptığı araştırma ve soruşturmanın yetersiz olduğu tartışmasızdır. Sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı yerel ve uzman bilirkişi hazır olduğu halde, taşınmazlar başında yeniden keşfin yapılması, yerel bilirkişiye dava dilekçesinin okunması, yerel bilirkişi yardımı ve uzman bilirkişi eliyle dava dilekçesinde tarif edilen taşınmazlara arz üzerinde gösterilmesi, bundan sonra kadastro paftası uzman bilirkişi aracılığı ile dava dilekçesinde tarif edilen taşınmazlara uygulanması, bu taşınmazların kadastro tespitinde hangi parsel sayıları altında tespit gördüğü, tespitlerinin kesinleşip kesinleşmediğinin belirlenmesi ve uyuşmazlığın öncelikle davaya konu yapılan ve tespitleri kesinleşmeyen taşınmazlarla sınırlı olarak çözümleneceğinin dikkate alınması, davacının dilekçesi kapsamına göre davaya konu yaptığı taşınmazlar dışında başka taşınmazların da dava konusu yapıldığı saptandığı takdirde tespitlerine itiraz edilip edilmediğinin az yukarıda belirtildiği gibi incelenmesi, itiraz edilmemiş ise tespitlerin kesinleştiği, bu taşınmazlara ilişkin olarak açılan davaların kesinleşen kadastroya karşı açılan dava niteliğinde olduğu ve bu nitelikteki davaların genel mahkemede çözümleneceğinin dikkate alınması, daha sonra ...’in açtığı davanın kapsamı belirlendikten sonra 766 ve 767 parsel sayılı bu taşınmazlara yönelik bir itirazının bulunup bulunmadığının tespite itirazları içeren dilekçesi incelenerek belirlenmesi, açılan davanın komisyon kararına karşı açıldığı gözönünde tutulması, uyuşmazlığın komisyon kararı
    ile sınırlı olarak çözümlenmesi gerektiğinin düşünülmesi, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gösterdikleri ve gösterecekleri delillerin toplanması, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi, mahkemece davanın kapsamı belirlenmeden komisyon kararı incelenmeksizin 766 ve 767 parsel sayılı taşınmazların tespit maliklerin tespitlere karşı itiraz ve davaları bulunmadığı halde, dava dışına çıkılarak kesinleşen geometrik durumları değiştirecek biçimde hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüyle komisyon kararının 1263 ve 1260 parseller ile (E) ile gösterilen 7150 m2 ve (D) ile gösterilen 16550 m2 yüzölçümündeki kısımlar yönünden iptaliyle 1260 ve 1263 parsellerin ilk tespit gibi; 1260 parselin (komisyon kararı sonrası 1260 parsel ile (D) ile gösterilen alan 25750 m2 ve 1263 parselin (komisyon kararı sonrası 1263 parsel ile (C) ile gösterilen alan) 15100 m2 olarak hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, 766 ve 767 parseller ile fenni bilirkişi raporunda (B) ile gösterilen 9100 m2 ve (C) ile gösterilen 4140 m2 alanlar hakkında açılmış bir dava bulunmadığından ve komisyon kararı bu kısımlar yönünden kesinleşmiş olduğundan bu kısımlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından 766,767 parseller ile (B) ve (C) ile gösterilen kısımlara yönelik olarak temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapıldığına ve Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 17.02.2004 tarih 2003/3697 - 455 sayılı kararında belirlendiği üzere Hazine tarafından 1260 ve 1263 parsel sayılı taşınmazlara yönelik dava açılmış olup 766 ve 767 parsel sayılı taşınmazlar ile bu parsellerden komisyon kararı ile ayrılarak (A) ile gösterilen kısma eklenen (B) ve (C) ile gösterilen kısımlara yönelik dava açılmadığına göre mahkemece davanın kabulü yolunda kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; çekişmeli 163 parsel sayılı taşınmazdan ayrılarak (A) ile gösterilen kısma eklenen 7150 m2 kısmın fenni bilirkişi raporunda (E) ile gösterilen kısım olduğu ve mahkemece hükmün 1. bendinde bu şekilde yazıldığı anlaşıldığı halde hükmün 2. bendinde (komisyon kararı sonrası 1263 parsel ile (C) ile gösterilen alan) yazılması doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasının 2. bendinde yazılı “(komisyon kararı sonrası 1263 parsel ile (C) ile gösterilen alan) cümlesinin kaldırılarak bunun yerine “(komisyon kararı sonrası 1263 parsel ile (E) ile gösterilen alan)” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına 26/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara