Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16441 Esas 2012/4462 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16441
Karar No: 2012/4462
Karar Tarihi: 26.03.2012

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16441 Esas 2012/4462 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Dava, Kocatepe Milli Parkı alanında kalan taşınmazlarla ilgili kadastro tespitine itiraz niteliğindedir. Mahkeme, söz konusu taşınmazların milli park alanı olarak ilan edildiği tarihe kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiği sonucuna ulaşmıştır. Bu nedenle, taşınmazların özel mülkiyete teşkil edecek biçimde tapuya tescili ve zilyetlik yoluyla kazanılması olanağı bulunduğu sonucuna varmıştır. Ancak, 2873 sayılı Milli Parklar Yasası'nın 15. maddesi gereğince milli park alanında kalan taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Bunun yerine, Yasanın 5. maddesinde milli park alanları içinde kalan gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazların kamulaştırılacağı öngörülmüştür. Kararda geçen kanun maddeleri: 2873 sayılı Milli Parklar Yasası'nın 3, 5, ve 15. maddeleri; 5663 sayılı Kanun'un 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasasının 11. maddesini değiştiren 28. maddesi.
(Kapatılan)20. Hukuk Dairesi         2011/16441 E.  ,  2012/4462 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/01/2011 tarih ve 2010/16018 - 2011/950 sayılı bozma kararında özetle " Dava konusu parsellerin Başkomutanlık Milli Parkının Kocatepe bölümü için ilan ve tescil edilen sit alan içinde kaldığı, 2873 sayılı Milli Parklar Yasasının 15. maddesi ile bu Yasa kapsamına giren yerleşim yerlerinin özel mülkiyete teşkil edecek biçimde tapuya tescili ve zilyetlik yoluyla kazanılması olanağı bulunduğundan davanın reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu Büyükkalecik kasabası 103 ada 125, 191 ada 4, 193 ada 6 ve 210 ada 52 sayılı parsellerin tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 26/03/2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
    Dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinden önce 2873 sayılı Milli Parklar Yasasının 3. maddesi gereğince Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen milli park alanında kalması nedeniyle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 gün 1040-1041
    sayılı kararları ile Kocatepe Tarihi Sit Alanı olarak tescil edildiği, toplanan deliller ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
    2873 sayılı Yasasının 15. maddesi gereğince milli park alanında kalan taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değil ise de, Yasanın 5. maddesinde milli park alanları içerisinde kalan gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazların kamulaştarılacağı öngörülmüştür.
    Bu hükümden Yasanın kazanılmış haklara dokunmadığı, yeni yasa ve düzenleyici kuralların geriye yürütülemeyeceği ve tamamlanmış hukuki durumları etkilemeyeceği, onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca, taşınmazlar 5663 sayılı Yasa ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasasının 11. maddesi kapsamına giren yerlerden de değildir. Dosya içeriğinden taşınmazların milli park alanı olarak ilan edildiği tarihe kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kararı doğru olmayıp BOZULMASI görüşü ile çoğunluğun ONAMA kararına katılmıyorum.





    Hemen Ara