Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5108 Esas 2022/7344 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5108
Karar No: 2022/7344
Karar Tarihi: 04.10.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5108 Esas 2022/7344 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/5108 E.  ,  2022/7344 K.

    "İçtihat Metni"


    Davacı ... ile davalı ... arasındaki tazminat davasına dair Sason Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 28/11/2019 tarihli ve 2019/101 E. 2019/707 K. sayılı hükmün onanması hakkında Dairece verilen 28/09/2020 tarihli ve 2020/2660 E. 2020/4830 K. sayılı karara karşı, davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
    Düzeltme isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı; arazisinden geçmekte olan davalı şirkete ait elektrik nakil hatlarından kaynaklanan yangında çok sayıdaki badem ve fıstık ağaçlarının hayatiyetini kaybettiğini, yine hayvanlarının barındığı ahırın yanarak kullanılamaz hale geldiğini, ahırda bulunan yaklaşık 10.000 TL değerindeki samanın da yandığını ileri sürerek; fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 7.000 TL’nin hakkın doğum tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 23/07/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 127.000 TL’ye yükseltmiştir.
    Davalı; yangının elektrik hatlarından çıktığına dair iddianın gerçeği yansıtmadığını, olayın meydana gelmesinde davacının tamamen kusurlu olduğunu, tarafına kusur atfedilemeyeceğini, kaldı ki ağaçların yaşı gereği meyve vermesinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece; ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişiler tarafından hazırlanan 17/02/2014 tarihli rapor hükme esas alınarak, 22/07/2008 tarihinde meydana gelen yangının davalı şirkete ait enerji nakil hatlarından kaynaklandığı, davacıya ait meyve ağaçlarının yanması nedeniyle oluşan zararın 106.825,30 TL, ahırın yanmasından dolayı doğan zararının ise 24.640 TL olarak belirlendiği, öte taraftan yangının yaz aylarının en sıcak gününde, şiddetli rüzgarın da etkili olduğu olağanüstü hava şartlarında meydana geldiği, elektrik hatlarının bakım ve onarımının düzenli olarak yapılmaması yanında kaçak elektrik kullanımının sürekli artması nedeniyle elektrik hatlarına fazla yüklenildiği, davacının muhtemel yangın olaylarına karşı gerekli tedbirleri almadığı, davalının kamu hizmeti gören bir kurum olduğu, tüm bu nedenlerle hesaplanan zarar miktarından uygun bir oranda indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 100.000 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine; Dairece verilen 22/02/2016 tarihli ve 2015/4628 E. 2016/2285 K. sayılı ilamla; meyve ağaçlarında oluşan zararın belirlenmesine yönelik mahkemece alınan raporların birbiriyle çeliştiği, yine tarafların kusur ve sorumluluklarının tespitine ilişkin alınan bilirkişi raporlarının ise denetime açık olmadığı, inşaat mühendisi bilirkişi raporuna karşı davalı tarafın itirazının da karşılanmadığı bu nedenle tarafların usuli kazanılmış hakları gözetilerek yeniden bilirkişi raporu alınması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuştur.
    Bozmaya uyan mahkemece; olayın meydana gelmesinde davacının % 20, davalının ise % 80 oranında kusurlu olduğu, meyve ağaçlarının yanması nedeniyle oluşan zararın 118.162,80 TL olarak belirlendiği, işbu miktardan davacının kusuru oranında indirim yapıldığında 94.530,24 TL’ye ulaşılacağı, ahırın yanmasından doğan zararın ise 19.712 TL olarak hesaplandığı, toplam 115.242,24 TL zarar miktarından % 24 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığında davacının talep edebileceği tazminat alacağının 87.584,10 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 87.584,10 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen hüküm, davalının temyizi üzerine; Dairece verilen 31/10/2018 tarihli ve 2018/5362 E. 2018/10792 K. sayılı ilamla; (1) numaralı bentle davalının sair temyiz itirazları reddedildikten sonra;
    “...2-...Yerleşmiş Yargıtay kararlarında da belirtildiği üzere; meyveli ağaçların yaşamına son verilmesinden doğan zararın, bunların kaim değerinin tespiti suretiyle takdiri gerekmektedir. Bir ağacın kaim değerini bulmak için uygulanması gereken yöntem ise, ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle gerçeğe en yakın zararın belirlenmesidir.
    Somut olayda, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise; zarar miktarı, yukarıda ifade edilen usulde hesaplanmayıp rapor, hüküm vermeye elverişli ve Yargıtay denetimine açık değildir.
    O halde mahkemece; yukarıda belirtilen açıklamalar ve davalı tarafça iş bu rapora yapılan itirazlar da dikkate alınmak suretiyle, önceki bilirkişilerden denetime elverişli ek rapor alınarak sonucuna göre (kazanılmış haklara da riayet edilerek) karar vermek gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir...
    ...3-Bunun yanında, somut olayda, mahkeme hükmünün gerekçe kısmı incelendiğinde; ‘’...BK’nun 43/1 maddesi hükmü gözetilerek hesaplanan zarardan hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre usuli kazanılmış hakkın varlığı da dikkate alındığında %24 indirim yapıldığında sonuç tazminat 87.584,10 TL olarak tespit edildiği’’ belirtilmiş ise de; bu indirimin yalnızca ziraat mühendisi tarafından tespit edilen zarar miktarından yapıldığı, dava konusu yangın nedeniyle zarar gören ahır bedelinden herhangi bir indirim yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece bu husus göz ardı edilerek hüküm kurulması da doğru görülmemiştir...” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; ziraat mühendisi bilirkişiden alınan 10/06/2019 tahli ek rapor hükme esas alınarak; meyve ağaçlarının yanması nedeniyle meydana gelen zararın 118.162,80 TL, ahırın yanmasından doğan zararın ise 19.712 TL olarak hesap edildiği, hesaplanan toplam 137.874,27 TL tazminat miktarından davacının kusuru oranında indirim yapıldığında 110.299,416 TL’ye ulaşılacağı, işbu bedel üzerinden de % 24 oranında hakkaniyet indirimi yapıldığında davacının talep edebileceği tazminat alacağının 83.827,55 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulü ile 83.827,55 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalının temyizi üzerine, Dairece verilen 28/09/2020 tarihli ve 2020/2660 E. - 2020/4830 K. sayılı ilamla onanmış; onama kararına karşı, davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiştir.
    1) Düzeltilmesi istenilen Yargıtay kararında açıklanan gerekçelere göre, davalı vekilinin sair karar düzeltme isteğinin reddi gerekir.
    2) 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281 inci maddesinin birinci fıkrasında; “ Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler.” hükmü mevcuttur.
    Bir tarafın bilirkişi raporuna itiraz etmemesi ile diğer (bilirkişi raporuna itiraz eden) taraf lehine usulî kazanılmış hak doğar. Yani, bir taraf bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğerinin itirazı (veya mahkemenin kendiliğinden gerekli görmesi) üzerine yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılır (veya aynı bilirkişiden ek rapor alınır) ve ikinci bilirkişi raporu (veya ek rapor) birinci rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, ilk rapora itiraz etmeyen taraf bakımından ilk bilirkişi raporu kesinleştiğinden ve bununla diğer (itiraz eden) taraf lehine usulî kazanılmış hak doğduğundan, mahkemenin ilk bilirkişi raporuna göre karar vermesi gerekir (Kuru, B., Medeni Usul Hukuku Cilt I,Yetkin Yayıncılık, Ankara: 2020, s.807).
    Yargılama sırasında alınan 17/02/2014 tarihli ziraat mühendisi bilirkişi raporunda; taşınmazların toprak yapısı dikkate alındığında yangın öncesi taşınmazlarda yer alabilecek ağaç sayısının en fazla 318 adet olacağı, toplam 500 - 550 adet ağacın yer almasının teknik ve bilimsel olarak mümkün olmadığı, bu nedenle 318 adet fıstık ağacının yandığı gözetilerek hesaplamanın bu miktar üzerinden yapılması gerektiği belirtilmiş olup, tazminat miktarının 106.825,30 TL (kusur ve hakkaniyet indirimi yapılmaksızın) olarak hesaplandığı, davacının işbu rapora herhangi bir itirazı olmamasına ve bu hususun davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturmasına rağmen; davalının itirazı üzerine bozma sonrası ziraat mühendisi bilirkişiden alınan 02/11/2016 ile 10/06/2019 tarihli kök ve ek raporda; davalının aleyhine olacak şekilde, yandığı kabul edilen toplam 525 adet ağaç üzerinden hesaplama yapılıp, ağaçların yanması nedeniyle talep edilebilecek tazminat miktarının, bahse konu 17/02/2014 tarihli raporda belirlenen tutarı (106.825,30 TL) aşacak şekilde 118.162,27 TL (kusur ve hakkaniyet indirimi yapılmaksızın) olarak belirlendiği; uyulan bozma ilamında taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakkın gözetilmesi gerektiği açıkça ifade edilmesine rağmen, 10/06/2019 tarihli bilirkişi ek raporu hükme esas alınarak davalının usuli kazanılmış hakkı ihlal edildiği gibi uyulan bozma ilamının gereğinin tam olarak yerine getirilmediği de anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, mahkemece; davalı lehine oluşan usuli kazanılmış hak dikkate alınarak, davaya konu yangın olayında 318 adet fıstık ağacının tamamen yandığının kabulü ile zarar miktarının kaim değer metodu (ağaçların bulunduğu yerin ağaçlı değeri ile ağaçsız değeri arasındaki farkın tespiti ile bu farkın o yerde bulunan ağaç sayısına bölünmesi suretiyle) esas alınarak hesaplanması için, Yargıtay ve taraf denetimine elverişli ek rapor alınıp, belirlenen tutara kusur ve hakkaniyet indirim oranı uygulanarak, hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken; davalının usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.
    Ne var ki mahkeme kararının yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan gerekçe ile bozulması gerekirken, zuhulen onandığı bu defa yapılan yeniden inceleme sonucu anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin karar düzeltme isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair karar düzeltme isteğinin REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairece verilen 28/09/2020 tarihli ve 2020/2660 E. - 2020/4830 K. sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan karar düzeltme ve temyiz harçlarının istek halinde düzeltme isteyen davalıya iadesine, 04/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara