Esas No: 2009/10303
Karar No: 2010/3060
Karar Tarihi: 18.03.2010
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/10303 Esas 2010/3060 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davacı tarafından süresi içinde duruşmalı olarak temyiz edilmiş ancak dosyasında pulu olmadığından duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Dava, önalım hakkı nedeniyle payın iptali ve tescil istemine ilişkindir. Mahkemece istemin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili müvekkilinin ... İlçesi ... parselde paydaş olduğunu, davalının 31.12.2008 tarihinde aldığı payın önalım hakkı nedeniyle iptali ve müvekkili adına tescilini talep etmiştir. Davalı vekili, tapuda satış olarak görülen işlemin gerçek bir satış sözleşmesi olmadığını, miras hukukuna ilişkin olmakla ve işlem kolaylığı düşüncesiyle yapıldığını, yurtdışında yaşayan kişilerin verdikleri vekaletnamedeki eksiklik nedeniyle kat karşılığı inşaat sözleşmesinin yapılamayacağının anlaşılması üzerine, kat karşılığı inşaat sözleşmesine ilişkin işlemlerin tek elden yürütülmesi amacıyla güvenilir kişi durumundaki satıcılardan ..."ün eşi ve diğerlerinin enişteleri olan davalıya payın temlik edildiğini 27.03.1957 gün ve 12/2 sayılı İ.B.K. uyarınca önalım hakkının kullanılamayacağından davanın reddini savunmuştur.
Dava konusu payların 31.08.2008 tarihinde ... mirasçıları tarafından mirasçı Nurdagül Kamalı"nın eşi ve diğer mirasçıların eniştesi olan davalı ..."ya satıldığı ve yasal sürede 20.01.2009 tarihinde önalım hakkının kullanıldığı uyuşmazlık konusu değildir.
Davalı işlemde muvazaa iddiasında bulunmuş, tapuda satım sözleşmesi yapıldığı halde tarafların amaçlarının satış olmadığını savunmuştur. Kural olarak hiç kimse kendi muvazaasına dayanamaz, işlemin tarafı olan kimse muvazaa savunmasında bulunamaz. 27.03.1957 gün ve 12/2 sayılı İ.B.K. Sözleşmede taraf olan kişinin muvazaa savunmasında bulunmayacağı kuralının bir istisnasıdır. Sözü edilen İ.B.K."nun uygulanabilmesi için payın karı-koca-evlat yahut akrabaya temlik edilmesi halinde şeklen satış akdi olsa bile hakikaten satıştan başka miras hakkına müteferri maksatların veya hibe gibi
düşüncelerin hakim olduğu hallerde Medeni Kanununun gerçek satışlar için kabul ettiği önalım hakkının cereyan etmeyeceği kabul edilmiştir. Olayımıza gelince; davalı vekilinin savunmasından da anlaşılacağı üzere tarafların amacı hibe veya miras hukukuna müteferri düşünceler olmayıp kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tek elden yapılması ve kolaylaştırılması amacına yönelik olduğundan olayımızda anılan İ.B.K."nun uygulama olanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.03.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.