Esas No: 2010/6121
Karar No: 2012/1133
Karar Tarihi: 06.02.2012
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/6121 Esas 2012/1133 Karar Sayılı İlamı
- USULÜNE UYGUN VEKALETNAME İLE DAVANIN AÇILMIŞ OLMASI
- İŞ KAZASI SONUCU MANEVİ TAZMİNAT
- DOĞRUDAN CİSMANİ ZARARA UĞRAMA
- BORÇLAR KANUNU (818) Madde 47
- BORÇLAR KANUNU (818) Madde 46
"İçtihat Metni"
ÖZET: DAVACININ EŞİ VE ÇOCUKLARI TARAFINDAN VE VEKİLE USULÜNE UYGUN DÜZENLENMİŞ VEKALETNAME BULUNMADAN DAVA AÇILDIĞINDAN, MAHKEMECE DAVANIN REDDİ GEREKİRKEN MANEVİ TAZMİNATA HÜKMEDİLMESİ USUL VE YASAYA AYKIRIDIR.
MANEVİ TAZMİNAT İSTEME HAKKI DOĞRUDAN DOĞRUYA CİSMANİ ZARARA UĞRAYAN KİŞİYE AİTTİR. YANSIMA YOLUYLA AYNI EYLEM NEDENİYLE MANEVİ ÜZÜNTÜ DUYANLAR MANEVİ TAZMİNAT İSTEYEMEZLER.
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalılardan M… İnş. San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Uyuşmazlık, davacı Fazlı’nın geçirdiği iş kazası sonucu %41.20 işgöremez duruma gelmesi nedeniyle davacının, eşinin ve çocuklarının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının eşi ve çocukları adına davacı Fazlı tarafından ve vekile usulüne uygun düzenlenmiş vekaletname bulunmadan dava açıldığının anlaşılmasına göre, davacının eşi ve çocukları tarafından usulüne uygun bir dava açılmadığından, mahkemece davanın reddi gerekirken, davacının eşi ve çocukları yönünden manevi tazminata hükmetmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre;
Borçlar Kanunu’nun 47. maddesine göre manevi tazminat isteme hakkı doğrudan doğruya cismani zarara uğrayan kişiye aittir. Yansıma yoluyla aynı eylem nedeniyle manevi üzüntü duyanlar manevi tazminat isteyemezler. Ancak cismani zarar kavramına (BK 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin girdiği, bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil ruhsal ve sinirsel bütünlüğün de korunduğu öğretide ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse bir kişinin cismani zarara uğraması durumunda, onun (ana, baba, eş, çocuk gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa (örneğin eyleme uğrayan yakın kişi %100 işgöremez duruma gelmişse) onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Bu durumda olanların zararları ile haksız eylem arasında uygun illiyet bağı mevcut olduğundan yansıma yoluyla değil, doğrudan zarara uğrama söz konusudur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 26.04.1995 gün ve 1995/11-122, 1995/430; 23.09.1987 gün ve E.1987/9-183, K.1987/655 sayılı kararları da aynı esaslara dayanmaktadır.
Somut olayda, 11.07.2003 tarihinde 34 yaşında olan davacının geçirdiği iş kazası sonucu %41.20 oranında işgöremezliğe uğradığı dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Davacı eş ve çocukların ruhsal ve sinirsel sağlık bütünlüğünün ağır bir şekilde bozulduğunu söylemek mümkün değildir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular nedeniyle, olayda uygun illiyet ve hukuka aykırılık bağı koşulları oluşmadığından davacılar Meryem, S.Nur, Merve, Ş.Sultan ve Sefa’nın manevi tazminat isteminin reddi gerekirken kabulü usul ve yasaya aykırıdır.
Mahkemenin, belirtilen maddi ve hukuksal olguları dikkate almadan hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden ilgiliye iadesine, 06.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.