Esas No: 2010/5719
Karar No: 2012/1105
Karar Tarihi: 06.02.2012
İş Kazası Sonucu Ölümden Doğan Maddi Ve Manevi Tazminat - İşverenin Kusur Sorumluluğu - Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2010/5719 Esas 2012/1105 Karar Sayılı İlamı
21. Hukuk Dairesi 2010/5719 E., 2012/1105 K.
21. Hukuk Dairesi 2010/5719 E., 2012/1105 K.
- İŞ KAZASI SONUCU ÖLÜMDEN DOĞAN MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT
- İŞVERENİN KUSUR SORUMLULUĞU
- 4857 S. İŞ KANUNU [ Madde 77 ]
- 506 S. SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) [ Madde 38 ]
"İçtihat Metni"
Davacılar murisinin iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davalı O…
… K…
… Nakliyat Sanayi ve Ticaret İth. İhr. Ltd. Şti."nin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2- Dava, iş kazası sonucu sürekli işgöremezliğe uğrayan davacı işçinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Dava, 11.07.2005 tarihinde Irak"ta uğradığı saldırı sonucu ölen Osman"ın eş ve çocuklarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davalı işverenin iş kazasının oluşumunda kusuru bulunmasa dahi kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince maddi ve manevi zararlardan sorumlu olduğu kabul edilerek yazılı şekilde karar verilmiştir.
Olay iş kazası olup, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmeye tabi tutulmalıdır. İşverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş akdinden doğan işçiyi gözetme (koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluktur. İnsan yaşamının kutsallığı çerçevesinde işverenin işçilerin sağlığını ve güvenliğini sağlamak için gerekli olanı yapmak ve bu husustaki şartları sağlamak ve araçları noksansız bulundurmakla yükümlü olduğu İş Kanunu"nun 77. maddesinin açık buyruğudur.
İş kazasından doğan tazminat davalarının özelliği gereği, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77. maddesinin öngördüğü koşulları gözönünde tutarak ve özellikle işverenin niteliğine göre, işyerinde uygulanması gereken İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği"nin ilgili maddelerini incelemek suretiyle, işverenin işyerinde alması gerekli önlemlerin neler olduğu, hangi önlemleri aldığı, hangi önlemleri almadığı, alınan önlemlere işçinin uyup uymadığı gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde incelenmek suretiyle kusurun aidiyeti ve oranı hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmelidir (Hukuk Genel Kurulu"nun 16.06.2004 gün ve 2004/21-365 E.-369 K. sayılı kararı da aynı yöndedir).
Somut olayda, bilirkişi kurulunca düzenlenen kusur raporu doğrultusunda iş kazasının meydana gelmesinde kusurun ölüme neden olan ve kim oldukları belirlenemeyen üçüncü kişilere ait olduğu, işverenin kusuru bulunmasa dahi kusursuz sorumluluk esaslarına göre sorumlu olduğu gerekçesiyle kararda yazılı maddi ve manevi tazminatın davalı işverenden tahsiline karar verilmiş ise de, yukarıda izah edildiği üzere işverenin iş kazası sonucu meydana gelen zarar nedeniyle hukuki sorumluluğu yasa ve içtihatlarla belirlenmiş olan ayrık haller dışında ilke olarak iş akdinden doğan işçiyi gözetme (koruma) borcuna aykırılıktan kaynaklanan kusura dayalı sorumluluk olup, mahkemece davalı işverenin kusursuz sorumluluk esaslarına göre sorumlu tutulması yerinde olmadığı gibi bilirkişi kurulunca düzenlenen kusur raporunda 4857 sayılı İş Kanunu"nun 77. maddesi ve İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetmeliği"nin ilgili maddeleri gözönünde tutularak kusurun aidiyeti ve oranının hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek biçimde belirlenmediği ve bu haliyle hükme esas alınacak nitelikte olmadığı da anlaşılmaktadır.
3- Dava, nitelikçe Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanmayan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Bu nedenle de, mükerrer ödemeyi ve haksız zenginleşmeyi önlemek için, hüküm tarihine en yakın tarihte yürürlükte bulunan katsayı dikkate alınarak, hak sahiplerine bağlanan gelirin, tüm peşin sermaye değerinin, hesaplanan zarardan indirilmesi suretiyle, tazminatın belirlenmesi gerektiği, Yargıtay"ın yerleşmiş görüşlerindendir. Mahkemece, 01.09.2006 tarihli yazıda yer alan peşin sermaye değerinin hesaplanan zarardan indirilmesi suretiyle tazminatın belirlendiği, 4447 sayılı Yasa"nın 16. maddesiyle 506 sayılı Yasa"ya eklenen ek 38. maddesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan artışlara göre hesaplanan tüm peşin sermaye değerinin Kurumdan sorulmadığı ve hesaplanan zarardan indirilmediği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında uzman bilirkişilerden, İş Kanunu"nun 77. maddesi ve Yönetmelik hükümleri gözönünde tutularak yöntemince rapor alınmak suretiyle olayda işverenin ve işçinin kusur oranlarını saptamak, 4447 sayılı Yasa"nın 16. maddesiyle 506 sayılı Yasa"ya eklenen ek 38. maddesi gereğince hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan artışlara göre hesaplanan tüm peşin sermaye değerini Kurumdan sormak ve bildirilen miktarı hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan ücret artışları nazara alınarak ve 60 yaştan sonra bakiye ömrüne kadar (pasif dönemde) asgari ücret esas alınarak hesaplanan tazminattan indirerek çıkacak sonuca göre karar vermektir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S o n u ç: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), davalının manevi tazminatın miktarına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.