Esas No: 2008/5715
Karar No: 2009/3164
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2008/5715 Esas 2009/3164 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Çankırı 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TARİHİ : 19/02/2008
NUMARASI : 2006/646-2008/252
Davacı, SSK."lı hizmetleri hariç 1985 tarihinden itibaren tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, mahkeme kararının dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, davacının 1.1.1985 tarihinden beri tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının 1.1.1985-1.1.2000 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa"ya tabi 1.7.1986 - 30.11.1986, tarihleri arasında 146 gün, 1.7.1989-28.2.1989 tarihleri arasında 643 gün çalışması dışında kalan sürelerde tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 2926 sayılı Yasa’da 506 sayılı Yasa’nın 79.maddesine koşut geçmiş tarım Bağ-Kur hizmetlerinin tesbitine ilişkin bir düzenleme mevcut değildir. 2926 sayılı Yasa’nın 7. maddesi hükmüne göre, bu yasaya göre sigortalı sayılanlar, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren en geç üç ay içinde Kurum’a başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorundadırlar. Anılan Yasa’nın 5. maddesi ile 7. madde de belirtilen süre içinde kayıt ve tescillerini yaptırmayan sigortalıların hak ve yükümlülüklerinin kayıt ve tescil edildikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren başlayacağı hükmü getirilmiştir. 2926 sayılı Yasa’nın 2. ve 3. maddeleri kapsamında, kendi nam ve hesabına tarımsal faaliyette bulunanlardan yasanın uygulanma tarihinde 58 yaşını dolduran kadınlarla, 60 yaşını dolduran erkekler dışındakiler bakımından tarım Bağ-Kur sigortalılığı zorunlu sigortalılık niteliğinde bulunmaktadır.Başka bir ifade ile sigortalı olmak hak ve yükümlülüğünden vazgeçip kaçınmak mümkün değildir. Diğer yandan resen tescil başlığını taşıyan 9.maddeye göre bu yasa kapsamında sigortalı sayılanların sigortalılıklarının başladığı tarihten itibaren 3 ay içinde Kurum’a kayıt ve tescilini yaptırmayanların tescil işlemlerinin Kurum’ca re’sen yapılması gerekmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 36.maddesi kapsamında Kurum’un prim alacaklarını Bakanlar Kurulu Kararı ile ürün bedellerinden tevkifat suretiyle tahsil etmesi mümkündür. Bu bağlamda 2.madde kapsamına girenlerin belirtilen şekilde prim borçlarının ürün bedellerinden tevkifat suretiyle kesilerek Bağ-Kur’a ödenmesi halinde kayıt ve tescil için kurum’a başvuru olmasa dahi bahse konu biçim de prim ödenmesi suretiyle kayıt ve tescil konusundaki iradelerini ortaya koydukları tartışmasızdır. Bağ-Kur’un iş bu prim ödenmesine rağmen, sigortalıyı re’sen kayıt ve tescil etmemesi yasanın kendisine yüklediği re’sen tescil mükellefiyetine aykırılık teşkil etmektedir. 2926 sayılı Yasa’nın 10.maddesine göre kayıt ve tescil işlemlerinde Valilik, Kaymakamlık, Özel İdare, Belediye, Muhtarlık ve Nüfus İdareleri kayıtları ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının, kanunla kurulu meslek kuruluşlarının, tarım satış kooperatifler kanununa göre kurulan pancar ekicileri İstihsal Kooperatifleri ile Birliği, T.Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi ve tarım kesimine yönelik faaliyette bulunan milli bankaların kayıtlarının esas alınacağı bildirilmiştir. Bu kayıtların tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışmanın yasal karinesi olduğu ortadadır.
Gerçekten Tarım Bağ-Kur sigortası kapsamında kesintisiz tarımsal faaliyetin bulunduğunun anlaşıldığı hallerde, 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmaların 2926 sayılı Yasa kapsamındaki sigortalılığı tümden sona erdirmeyeceği, 2926 sayılı Yasa"nın 36 ve 10.maddesindeki şartlarında gerçekleşmesi halinde 506 sayılı Yasa kapsamındaki kısa süreli çalışmalar dışında kalan süreler bakımından Tarım Bağ-Kur sigortalısı olunduğunun kabulünün gerekeceği, 506 sayılı Yasa kapsamındaki çalışmaların uzun süreli olduğu hallerde ise, tarımsal faaliyetin kesintiye uğradığının ve SSK’na tabi çalışmanın sona ermesinden sonra, 2926 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığın yeniden başlatılabilmesi için, doğrudan prim yatırılması veya aynı yasanın 36.maddesine göre ürün bedelinden tevkifat yapılması yoluyla yeniden kayıt ve tescil yolundaki iradenin ortaya konulması gerektiği Dairemizin giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerindendir.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 21.3.1985 tarihli işe giriş bildirgesiyle muhtar beyanı esas alınarak 1.1.1985 tarihinden itibaren tarım Bağ Kur sigortalısı olarak kayıt ve tescilinin yapıldığı , Kurumun 22.5.2007 tarihli işlemi ile davacının SSK’na tabi çalışması nedeniyle tarım Bağ-Kur sigortalılığının 22.5.1988 tarihi itibariyle terkin edildiği davacının 25.3.1998, ve 31.12.1998 tarihlerinde toplu prim ödemelerinin bulunduğu, ziraat odası ve kooperatif kayıtlarının bulunmadığı, zabıta araştırmasına göre de 2000 yılında Fransaya çalışmaya gittiği, 14990546, 10423460, 9606427, 18034936 SSK sicil numaralarının davacı adına olduğu ve bu dört numaraya ait hizmet cetvellerinde uyuşmazlık döneminde çakışan 1988/2 döneminde 39 gün, 15.3.1989-2.8.1989 tarihleri arasında 137 gün, 1.10.1993 - 30.9.1994 tarihleri arasında 370 gün ,1995 yılında 229 gün, 1996 yılında 150 gün, 1997 yılında 99 gün, 1998 yılında 50 gün zorunlu çalışmalarının bulunduğu, Emniyet Müdürlüğünün 19.12.2007 tarihli yazısına göre de davacının 24.12.1994,16.5.1997, 6.8.1998,21,6,2000 31.8.2000 tarihlerinde Türkiye"den çıkış, 19.6.1995,15.7.1997,19.1.1998,13.9.1998,20.6.2000 tarihlerinde yurda giriş yaptığını anlaşılmaktadır .
Taraflar arasında 1.1.1985-22.5.1988 tarihleri arasındaki dönemle ilgili bir ihtilaf bulunmamaktadır. 22.5.1988-1.1.2000 tarihleri arasındaki döneme gelince; davacının kısa süreli 506 sayılı Yasa"ya tabi sigortalılığının 4.7.1988 tarihinde sona ermesinden sonra ziraat odası, zirai kooperatif vs. gibi tarımsal faaliyetinin devam ettiğini gösteren kayıtlar bulunmadığından prim ödemesi de olmadığından davacının 4.7.1988 tarihinden 25.3.1998 tarihine kadar sigortalılık şartlarını taşımadığının kabulü gerekir., Ancak davacının 25.3.1998 ve 31.12.1998 tarihlerinde toplu prim ödemeleri bulunduğundan ilk prim ödemesini takip eden aybaşı olan 1.4.1998 tarihinden 1.1.2000 tarihine kadar SSK’na tabi çalışmalar dışında kalan sürelerde tarım Bağ-Kur sigortalılısı, olduğu kabul edilmeli yine davacının toplu prim ödemelerine göre ödenen primlerin 1.4.1998-1.1.2000 tarihleri arasındaki döneme ilişkin primleri karşılandıktan sonra fazla ödemesi var ise bu ödemenin ödeme tarihlerinden önceki uyuşmazlık konusu dönemi de kapsayıp kapsamadığının başka bir deyişle, SSK’na tabi çalışmalar dışında ne kadar sürenin primi olabileceğinin kurumdan sorularak, sonucuna göre değerlendirme yapılmak, daha açık bir anlatımla, eğer davalı kurum geçmişe yönelik (uyuşmazlık konusu dönemi de kapsar şekilde) prim tahsil etmiş ve uzun süre bu primleri kullanmış ise, daha sonra davacının sigortalılığının iptal edilmesi Türk Medeni Kanun’un 2. maddesinde ifadesini bulan objektif iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından, ödenen primlerin SSK na tabi çalışmalar dışındaki dönemlerde kapsadığı süreler yönünden davanın kabulüne; geçmişe yönelik prim tahsil edilmediğinin anlaşılması halinde ise 1.4.1998 tarihinden önceki istem dönemi için reddine karar verilmelidir.
Ayrıca, taraflar arasında ihtilaf bulunmayan 1.1.1985-22.5.1988 tarihleri arasındaki dönem yönünden hukuki yararı bulunmadığı halde istemin kabulüne karar verilmesi ve hüküm altına alınan tarım Bağ-Kur sigortalılık süreleriyle çakıştığı için dışlanan SSK"na tabi hizmetlerin işe giriş ve çıkış tarihleriyle dışlanan gün sayılarının hizmet cetvelinden farklı şekilde kararda gösterilmesi ayrıca davacı dava dilekçesinde SSK"na tabi çalışmalarının geçtiği sürelerde de tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tesbitini istemesine ve mahkemece kurulan hükümde SSK"na tabi sürelerin dışlanmasına rağmen davalı SSK yararına avukatlık ücreti verilmemesi de hatalı olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 5.3.2009 gününde oy birliği ile karar verildi.