Esas No: 2012/4623
Karar No: 2012/6224
Karar Tarihi: 10.09.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/4623 Esas 2012/6224 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Kullanım Kadastrosu sırasında dava konusu 113 ada 12 parsel sayıl 349,59 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."ın kullanımında olduğu şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., taşınmazın bir bölümünün kendi kullanımında olduğunu belirterek bu bölüm yönünden adına beyanlar hanesine zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile Kadastro Müdürlüğünü hasım göstererek dava açmıştır. Yargılama sırasında Hazine ve ... davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın beyanlar hanesine taşınmazın 200/349,50 hissesinin 1995 tarihinden beri davacının fiili kullanımında olduğu şerhinin verilmesine karar verilmiş; hüküm, dahili davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece uzman fen bilirkişinin raporu ve soyut tanık beyanı ile yetinilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma inceleme ve uygulama hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır. 3402 sayılı Yasa"nın ek 4. maddesi gereğince “6831 sayılı Yasa"nın 20.6.1973 tarihli kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadasto tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü taşımaktadır. Bu maddeye dayanılarak açılacak davalarda kabul kararı verilebilmesi için öncelikle davacı tarafın taşınmazı kullandığının ispat edilmesi gerekmektedir. Çekişmeli taşınmazın 1989 yılından beri dahili davalı ..."ın kullanımında olduğu beyanlar hanesine yazılmıştır. Davacı, taşınmazın 200 metrekaresini 1998 yılında satın aldığı, kalan bölümün dahili davalı ..."a ait olduğu iddiasına dayanmış; keşifte dinlenen davacı tanığı,davacının taşınmazı 1989 yılında satın aldığı, taşınmazın dahili davalı ..."la ilgsinin olmadığını belirtirken, dahili davalı .. duruşmadaki beyanında, "davaya karşı bir diyeceği olmadığını" beyan etmiştir. Mahkemece keşif sırasında davacının dava konusu yaptığı bölüm belirlenmediği gibi taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, kullanım kadastrosu yapıldığı tarihte davacının ne şekilde zilyet olduğu hususu belirlenmemiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Doğru sonuca varılabilmesi için taşınmaz başında yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişi ve taraf tanıkları ile fen bilirkişi de hazır olduğu halde yeniden keşif yapılmalı, keşif sırasında taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu, kime ait olduğu, kimden nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı, kullanım kadastrosu yapıldığı tarihte davacı ile dahili davalı ..."ın ne şekilde ve taşınmazın hangi bölümünde zilyet olduğu hususunda yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek ve kullanım kadastrosuna ilişkin zilyetlik şerhinin paylı olarak verilemeyeceği gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu hususlar göz önüne alınmaksızın, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi; kabule göre de davacı lehine verilen paydan sonra kalan pay hakkında hüküm kurulmaması isabetsiz olup, dahili davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.09.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.