Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/10245 Esas 2010/3023 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
6. Hukuk Dairesi
Esas No: 2009/10245
Karar No: 2010/3023
Karar Tarihi: 18.3.2010

Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 2009/10245 Esas 2010/3023 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi'nden gelen önalım davasına ilişkin kararı inceledi. Davacı, önalım hakkına konu olan payın iptal edilmesi ve kendisi adına tescil edilmesi için dava açmıştı. Mahkeme, davayı kabul etmişti ancak davalı tarafından temyiz edildi. Taşınmazın hissedarları arasında eylemli paylaşım olduğu iddia ediliyordu ve davalı bu nedenle davayı reddetmek istedi. Mahkeme kararı, eylemli paylaşımın var olup olmadığının belirlenmesi için delillerin toplanıp karşılaştırılması gerektiği ve eksik inceleme yapıldığı gerekçesiyle bozuldu. Kanun maddeleri olarak ise Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesi (dürüstlük kuralı) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi (kararın bozulması) geçmektedir.
(Kapatılan) 6. Hukuk Dairesi         2009/10245 E.  ,  2010/3023 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı önalım davasına dair karar davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
    Dava, önalım hakkına konu olan payın iptali ile davacı adına tesciline ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması T.M.K.nun 2.maddesinde yer alan dürüstlük kuralı ile bağdaşmaz. Kötü niyet iddiası 14.2.1951 gün ve 17/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
    Olayımıza gelince; Davalı vekili taşınmazın hissedarlar arasında eylemli olarak paylaşılmış olup, belirli bölümlerin sürülmüş ve ekin ekilmiş, belirli bölümlerin ise atıl bırakılmış olduğundan bahisle davanın reddini savunmuş, temyiz dilekçesinde de aynı savunmayı tekrar ederek taşınmazda eylemli paylaşmanın varlığını ileri sürmüştür. Bu durumda yukarıdaki esaslar doğrultusunda eylemli paylaşmanın var olup olmadığı üzerinde durularak eylemli paylaşmaya ilişkin davalının bu yönde göstereceği deliller toplanarak varsa davacının karşı delilleri de istenip tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
    Hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan gerekçe ile davalının temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428.maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 18.3.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

    Hemen Ara