Esas No: 2011/6559
Karar No: 2012/6006
Karar Tarihi: 05.07.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/6559 Esas 2012/6006 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Temyize konu edilen çekişme konusu 120 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 16.06.2004 havale tarihli fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen 1005 metrekare yüzölçümündeki kısmıyla ilgili Yargıtay bozma ilamında özetle "Çekişmeli taşınmazı kenardan çevreleyen tüm parsellerin tutanak ve dayanağı oluşturan belgelerle, kamulaştırma haritaları ve ekleri getirtilip doysa ikmal edildikten sonra mahallinde yerel ve uzman bilirkişiler huzuru ile keşif icra edilmesi, taşınmazın başında icra edilecek keşif sırasında kamulaştırma haritası ve ekleri 14.09.1961 tarihli satış senedi etraflı şekilde uygulanıp kapsamlarının belirlenmesi ve davalının satın aldığı taşınmazın neresi olduğunun kesinlikle tespit edilmesi, kayıtların kapsamı tespit edilirken tahkikat evraklarında ve satış senedinde ismi yazılı tüm şahıslar tanık sıfatıyla dinlenilip uygulanan kayıt ve senetlerin kapsamı, içeriği ve taşınmazın tamamının veya bir bölümünün kim veya kimler tarafından kullanıldığı hususunda maddi olaylara dayalı bilgi alınması, mahkemece tespit edilen bilirkişi ve tanık beyanlarının zemine uygunluğu komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmesi, beraberinde götürülecek teknik bilirkişiye kamulaştırma haritasının ve satış senedinin kapsamını belirtir ve keşfi takibe imkan verir kroki düzenlettirilmesi, yargılama sırasında dinlenen bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişki, taşınmazın başında icra edilecek keşifte yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılması, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine çekişme konusu 120 ada 26 parsel sayılı taşınmazın 22.10.2009 havale tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide kırmızı boyalı olarak gösterilen kısmının tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Adil yargılanma hakkının garantileri arasında aleni yargılanma ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkı da yer almaktadır. Anılan prensiplerin amacı, yargılama süresini ve kararın verilişini kamu denetimine açık tutmak suretiyle adaletin yerine getiriliş biçimini görünür kılmak, kamueliyle karar verme süresini denetleyerek kişinin adil yargılanma hakkını güvence altına almak ve adalete güveni korumaktır. Aleni yargılama prensibi ile hukuki dinlenilme hakkı, duruşmaların açık yapılması kadar hükmün açık duruşmada tefhimini ve kararların gerekçeli olmasını zorunlu kılmaktadır. Anayasamızın 141, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 388. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27 ve 28. maddelerinde bu hususlara işaret edilmektedir. 1086 sayılı Yasa"nın 388. ve 389. maddeleri ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. ve 298. maddeleri kararın gerekçe içermesini zorunlu kılmaktadır. Anılan maddeler uyarınca gerekçe, iki tarafın iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri” içermelidir. Başka bir deyişle gerekçe; hüküm fıkrasında yazılı sonuçlara nasıl varıldığının tereddüte yer bırakmayacak şekilde açıklanmasıdır. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası birbirine sıkı sıkıya bağlı olup uyumlu bulunması zorunludur. Açık duruşmada tefhim olunan hüküm fıkrasında varılan sonucun nedenlerini açıklamayan ifadelerin gerekçe olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi gerekçenin farklı bir sonuca ilişkin bulunması da aleni yargılama prensibi ile hukuki dinlenilme hakkı ile doğrudan çelişmektedir. Dava konusu somut olayda Yargıtay 16. Hukuk Dairesi"nin 10.02.2005 tarih 2004/14551 E. – 2005/555 K. Sayılı bozma ilamında sözü edilen senet davalı tarafın tutunduğu 14.09.1961 tarihli senet olup bozma sonrası keşiflerde söz konusu senet uygulandığı halde Mahkemece karar gerekçesinde senedin davacılara ait olduğu ve taşınmaza uymadığı belirtilerek hüküm tesis edilmek suretiyle adil yargılanma hakkının garantilerinden olan hukuki dinlenilme hakkının ihlali suretiyle adalete güven ilkesi zedelenmesi isabetsizdir.
Kabule göre de 3402 sayılı Yasa"nın 1. maddesi gereğince kadastro hakimi, çekişmeli taşınmazların tamamı hakkında doğru, açık ve infazı kabil hüküm kurmak zorundadır. Mahkemece çekişme konusu taşınmazın fen bilirkişisinin 22.10.2009 tarihli raporuna ekli krokide kırmızı boyalı olarak gösterilen kısmının tespit gibi tesciline karar verilmiş; ancak bu kısım dışında kalan yerler hakkında hüküm kurmamıştır. Hal böyle olunca; Mahkemece, çekişme konusu 120 ada 26 parsel hakkında 30.06.2004 tarih 1998/256 Esas, 2004/18 Karar sayılı ilamı ile fen bilirkişisinin 16.04.2004 tarihli ek raporunda (A) harfi ile gösterilen 1005 metrekare yüzölçümündeki kısım çıkartılarak geri kalan bölümünün davacılar adına tesciline karar verildiği ve temyize konu edilmeyerek kesinleştiği de dikkate alınarak çekişmeli taşınmazın tamamı hakkında hüküm kurmak gerekirken, yalnızca bir bölümü hakkında hüküm kurulması da isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 05.07.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.