Esas No: 2022/5575
Karar No: 2022/7496
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5575 Esas 2022/7496 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/5575 E. , 2022/7496 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KOCAELİ 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen asıl davada itirazın iptali, birleşen davada alacak davalarında, asıl davanın ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelenmesi sonucunda; asıl ve birleşen davada davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde asıl ve birleşen dava davalısı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı asıl davasında; davalıdan olan alacaklarının bir kısmının tahsili maksadıyla borçluya ilk önce Üsküdar 1. Noterliğinin 04/09/2018 tarih 11806 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ihtar çekerek 03/10/2017 tarihli sözleşme ile birikmiş 400.000,00-TL borcunun ödenmesini istediğini, davalının ihtarnameye cevabında paranın kendisine verildiğini kabul ettiğini ancak bu paranın bir başkasının borcu için verildiğini beyan ettiğini, bu iddia doğru olmadığı için rakamın çok yüksek olması nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000,00 TL alacağının tahsili için Kocaeli 8.İcra Müdürlüğünün 2018/56229 Esas sayılı dosyası ile davalı hakkında icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine icra takibinin durdurulduğunu beyan ederek; fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalının itirazının iptaline, haksız yere borcu inkar ettiğinden %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, birleşen davasında; davalının kardeşinin gelini olduğunu, davalının sahibi olduğu eczanenin borçlarının ödenmesi karşılığı olarak o tarihte gelinleri olan davalıya borç batağından kurtulması için borç verdiğini, dava dışı ...’in davalının eşi olup davalı yanında sigortalı olarak çalıştığını, paraya ihtiyacı olan kişinin ise eczane sahibi olan davalı olduğunu, davalının açıkça imzasını taşıyan belgeden de anlaşılacağı üzere 400.000,00 TL borç aldığını kabul ettiğini beyan ederek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla 350.000,00-TL’nin ihtarname tarihinden bu yana işleyecek olan yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı asıl ve birleşen davaya karşı sunduğu cevap dilekçesinde; davacının gönderdiği ihtarnameye karşılık davalının Kocaeli 5. Noterliği'nin 13/09/2018 tarih 20280 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile itirazlarını bildirdiğini, akabinde davacı tarafından başlatılan icra takibinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafa borcu bulunmadığını, davacı tarafça verildiği iddia edilen paranın kendisine değil şu an boşanmakta olan eşi, davacının da (abisi ...in oğlu olan) yeğeni ...'e kumar ve kredi kartı borçları dolayısıyla verildiğini, 2006 yılında eşi ile birlikte .....,Eczanesi’ni açtığını ancak eşinin eczaneye gelen paraları aldığını, kumar oynadığını ve çevreye borçlandığını, banka hesaplarının eşi kontrolünde olup, eşinin hesaplarından yüklü miktarda para ve aldığı vekaletname ile kredi çektiğini, borçlar ödenmeyince alacaklıların tehdit etmeye başladığını, bunun üzerine eşinin davacı halasından borç para istediğini, davacının de yeğeninin hayatından endişe ettiği için ve soyadlarına zarar gelmemesi amacıyla para verip, borcunu kapatmasını istediğini, yani verilen paranın miktarını kabul etmemekle birlikte ...’e verildiğini, kendisinin de şahit olarak sözleşmeyi imzalamasının istendiğini ve şahit olarak sözleşmeyi imzaladığını, belgeye bakıldığında miktar kısmının sonradan yazıldığının açık olduğunu, sözleşmede sonradan eklenen, üstü çizili olan kelimede paraf olmadığını, eşine boşanma davası açması üzerine davacı ve ailesinin kendisine husumet beslediğini, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kaydıyla davaya konu sözleşmede ‘’eczane hiçbir şekilde bir başkasına satılmaz, devredilemez’’ hükmü bulunduğunu, sözleşmenin şarta bağlandığını ve sözleşmede belirtilen tarihten bugüne eczanenin satılıp devredilmediğini, şart henüz gerçekleşmediğinden vadenin de gelmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
İlk derece mahkemesince; ''davalının borçlu olmadığını, rakam ve borçlanmıştır kısmının sonradan doldurulduğunu iddia ettiği, adli tıp kurumundan alınan raporda bu hususların doğrulandığı, davalının davacıdan 400.000 TL borç almadığını, davacının sözleşmede şahit olan yeğeni ...'e borçlarından dolayı para verdiğini beyan ettiği ve sözleşmedeki imzayı inkar etmemiş olduğu, sehven sözleşmenin kıymetli evrak olarak değerlendirilerek boşa atılan imzada senedin iradesi dışında doldurulduğunu yazılı belge ile ispatlayamadığı'' gerekçesiyle davanın asıl dava yönünden kabulüne, Kocaeli 8. İcra Müdürlüğünün 2018/56229 Esas sayılı takibe yapılan itirazın iptaline takibin devamına, takip miktarı olan 50.000 TL üzerinden %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, birleşen 2018/52 Esas sayılı dosya yönünden davanın kabulüne, 350.000 TL alacağın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş, karara karşı davalı istinaf yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesi de; ''davalı tarafça takibe dayanak adi yazılı belge altında bulunan imzanın inkar edilmediği, davacı tarafça verildiği iddia edilen paranın da boşanmakta olan eşi aynı zamanda davacının yeğeni ...'e kumar ve kredi kartı borçları dolayısıyla verildiği savunmasında bulunduğu, borçlu imzasını inkar etmediğinden artık takibin dayanağı belgenin İİK'nın 68. maddesinde tarif edilen "imzası ikrar edilen belge" niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, davalının cevabi ihtarnamede paranın verildiğini ikrar edip bunun başkasına gönderildiğini yasal delillerle ispatlayamadığı gerekçeleriyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar asıl ve birleşen dosyada davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Asıl dava, taraflar arasında düzenlenen 03.10.2017 tarihli adi yazılı sözleşmede kararlaştırılan 400.000,00 TL'lik borcun 50.000,00 TL'lik kısmının ödenmesine yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine, birleşen dava ise aynı belgeden kaynaklanan ve icra dosyasında talep edilmeyen bakiye 350.000,00 TL alacağın ödenmesi istemine ilişkindir. Davacı, 03.10.2017 tarihli sözleşme ile davalının 400.000,00 TL borçlu olduğunu kabul ettiğini ancak borcun ödenmediğini iddia etmiş, davalı ise savunmasında, borcun kendisine değil eşi ...'e borçları nedeniyle verildiğini ancak borç verilen miktarın sözleşmede yazılı 400.000,00 TL olmadığını, bu kısmın sonradan doldurulduğunu ve sözleşmede yazılı ''devredilmiştir'' ibaresinin üstünün çizilerek ''borçlanmıştır'' yazısının yazıldığını ve yapılan düzeltmenin taraflarca imza edilerek paraflanmadığı gerekçesiyle geçersiz olduğunu savunmuştur. Mahkemece adli tıp kurumu'ndan rapor alınmış, alınan raporda; ''inceleme konusu sözleşmede üzeri çizilmiş "devredilmiştir" yazısının altında yazan "borçlanmıştır" yazısı ve bir alt satırdaki "eczane;" yazısının konum fulaj izi bakımından diğer yazılardan farklılık gösterdiği, dolayısıyla söz konusu yazıların birlikte ve sırası dahilinde yazılmadığı'' belirtilmiştir.
6100 Sayılı HMK'nun 207.maddesinde; senetteki çıkıntı, kazıntı veya silintinin ayrıca onanmamışsa, inkâr hâlinde göz önünde tutulmayacağı, bu tür çıkıntı, kazıntı veya silintinin mahkemece senedin geçerliliğine ve anlamına etkili olacak nitelikte görülmesi halinde, senedin kısmen veya tamamen hükümsüz sayılabilceği düzenlenmiştir. Söz konusu hüküm gereği, sözleşmede yapılan çıkıntı ve silintilerin de taraflarca ayrıca imzalanması gerekmektedir. Aksi takdirde yapılan değişikliğin inkar edilmesi durumunda bu değişiklik yok sayılır. Hatta yapılan bu değişiklik sözleşmenin geçerliliği ile ruhuna aykırı mahiyette görülürse sözleşmenin kısmen veya tamamen geçersizliği sonucunu doğuracaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; taraflar arasında imzalanan adi yazılı sözleşmede; ''23.10.2017 tarihinde ... ile ... Eczanesi sahibi ....,'e ... tarafından verilen paraların 400.000,00 TL(dört yüz bin Türk Lirası) karşılığı ... Eczanesi ...'a devredilmiştir.'' denildiği, sonrasında ''devredilmiştir'' ibaresinin üstünün çizilerek ''borçlanmıştır'' ibaresinin yazıldığı, yapılan bu düzeltmenin sözleşmenin taraflarınca ayrıca onanmadığı ve davalının da davacı tarafa borçlandığı hususunu inkar ettiği ve yapılan düzeltmeyi kabul etmediği anlaşıldığından, mahkemece HMK'nın 207.maddesi hükmü göz önüne alınarak, imzalanan sözleşmede ''devredilmiştir'' ibaresinin geçerli olup, sonradan eklenen ''borçlanmıştır'' ibaresinin ise geçersiz olduğu kabul edilerek, taraflar arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle asıl ve birleşen dosya davalısının temyiz itirazının kabulü ile 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının asıl ve birleşen dosya davalısının yararına, BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 10/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.