Esas No: 2022/5660
Karar No: 2022/7493
Karar Tarihi: 10.10.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5660 Esas 2022/7493 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/5660 E. , 2022/7493 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KAYSERİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 6. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE MAHKEMESİ : KAYSERİ 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen menfi tespit davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine ve davalı tarafın istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili ve davalı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmesi üzerine; dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar, davalının, Türkiye Halk Bankası Kayseri şubesindeki hesabından para çekmesi için murisleri ...'a vekalet verdiğini, ...'ın parayı çektikten sonra kendisine ödemediği gerekçesiyle bahsedilen paranın tahsili amacıyla mirasçıları olarak kendileri aleyhine davalı tarafından Kayseri 7.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/283 Esas sayılı dosyası ile alacak davası açıldığını, yapılan yargılama neticesinde 100.000 Euronun 04/05/2011 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verildiğini, davalı tarafından ilama dayanarak Antalya 8.İcra Müdürlüğü'nün 2015/4965 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, icra takibinin devam ettiğini, davalıya murislerinden kaynaklanan borçları bulunmadığı gibi iş bu davayı açmakta hukuki menfaatlerinin olduğunu, davalının, ... ile arasında görülmekte olan Almanya Düsseldorf 13.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13 0 321/14 Esas sayılı dosyasının 10/05/2015 tarihli duruşmasında avukatı ile verdiği beyanında; ‘’ eşi ile birlikte Türkiye’deki evlerini sattıklarını, satıştan 160.000 Euro civarında gelir elde ettiklerini, bu paranın 50.000 Eurosu ile borçlarını ödediklerini, 10.000 Euro ile tatil yaptıklarını ve geri kalan 100.000 Euronun kendi onayı ile Almanya'ya getirilmesine izin verdiğini, kayın pederinin bu parayı başka bir kişi aracılığı ile Almanya'ya gönderdiğini’’ beyan ettiğini, davalının mahkeme huzurunda verdiği beyanının ikrar olup kesin delil niteliğinde olduğunu, davalının karar tarihinden ve icra takibinden sonra açık şekilde mahkeme huzurunda verdiği ikrarının davayı ispatlamaya yeterli olduğunu ve davaya konu paranın Almanya'daki şirkete gönderildiği hususunda tanıklarının mevcut olduğunu beyan ederek; davalıya Antalya 8.İcra Müdürlüğü'nün 2015/4965 Esas sayılı dosyasında borçları bulunmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeniyle 100.000 Euronun takip tarihinde kur karşılığı olan 293.990,00 TL’nin %20’si üzerinden kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
Davalı, davacıların huzurdaki davada ilamın kesinleşme tarihi olan 22/05/2017 tarihinden sonra gerçekleşen bir ödeme olduğunu ileri sürerken bunun 04/09/2013 tarihinde vefat etmiş olan davacıların murisi tarafından sağlandığını belirtmekte olduğunu, bu durumda dava dilekçesinde açık bir çelişki olduğunu, davacılar murisi tarafından dava konusu para sağlığında ödenmişse bu durumda huzurdaki davanın kesin hüküm nedeniyle reddedilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece ilk olarak; ''her ne kadar davacı tarafın bu ikrarla borcun itfa sebeplerinden sayıp eldeki menfi tespit davasını açmış ise de borcun sona ermesi sebepleri ile eldeki 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldırıcı sebeplerin farklı olduğu, sonuçta davalı lehine maddi ve şekli anlamda kesinleşmiş ilamın olduğu, ilamdan doğan borcu ortadan kaldırıcı sebepler ile ilamdan önce borcun sona erme sebeplerinin yine farklı olduğu , 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davacı tarafın karar tarihinden sonra alacağı tahsil ettiği yolundaki iddia edilen ikrarının borcun itfa nedenleri olarak görülemeyeceği ancak ve ancak yargılamadan sonra ortaya çıkmış bir delil olarak nitelendirilmesi gerektiği, bunun ise şartları bulunması halinde HMK 375. Maddesinde düzenlenen yargılamanın iadesi sebepleri içinde tartışılması gerekeceği , bu nedenle davacının iş bu eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı'' gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesi'nin ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar vermesi üzerine bu kez; ''paranın davalı ...'in izni ile Şahinder adına şirkete aktarıldığı hususunun yazılı bir belge ile ispat edilemediği, kaldı ki davalı ...'in Duseldorf 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13 0 321/14 esas sayılı 30 Mart 2015 tarihli celsesinde kendisine ait olan 100.000 euro'nun Almanya'ya getirilmesine izin verdiğini belirttiği, ancak bu paranın kendisine teslim edildiğine ilişkin açık bir ikrarının bulunmadığı, söz konusu mahkeme celsesindeki beyanların ikrar niteliğinde değerlendirilemeyeceği'' gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraflar istinaf yoluna başvurmuş, Bölge Adliye Mahkemesince; mahkemecece yapılan tespit ve değerlendirmelerin dosya içeriğine ve yürürlükteki mevzuata uygun olduğu, kanıtların takdirinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, davalının Duseldorf 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13 0 321/14 esas sayılı 30 Mart 2015 tarihli celsesindeki beyanında paranın kendisine teslim edildiğine ilişkin açık bir ikrarının bulunmadığı anlaşıldığından davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine, davalının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b.2 md. gereğince, Kayseri 4.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin istinafa konu edilen 16/03/2022 tarih ve 2021/234 E - 2022/124 K sayılı kararının kaldırılmasına, düzeltilerek yeniden karar verilmesine, buna göre; davacıların davasının ve kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine, davalı kendini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/1 maddesi gereğince hesaplanan 29.029,30 TL nispi vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere göre, tarafların tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava şartları 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 114.maddesinde açıkça düzenlenmiş ve maddenin 1/-i fıkrasında kesin hüküm dava şartı olarak belirtilmiştir.
Kesin hüküm olumsuz dava şartıdır ve hem bireyler için hem de Devlet için hukuki durumda bir kararlılık ortaya koyar. Bununla, hukuki güvenirlik ve yargı erkine güven sağlandığından kamu yararı ile doğrudan ilgilidir. Kesin hüküm adli gerçeği ifade eder. 1982 Anayasa’sının 138.maddesi uyarınca yasama, yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarını değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez. Kesin hüküm, uyuşmazlığın gelecek için sona ermesini ve böylece hukuki barışın sağlanmasını amaçlamaktadır. Bu nedenledir ki kesin hüküm itirazı, davanın her aşamasında ileri sürülebilir ve mahkemenin de; davanın her aşamasında kesin hükmün varlığını kendiliğinden gözetip, davayı kesin hükümden (dava şartı yokluğundan) reddetmesi gerekir. Yine kesin hüküm itirazı mahkemede ileri sürülmemiş olsa dahi, ilk defa Yargıtay'da (temyiz veya karar düzeltme aşamasında) ve dahası bozmadan sonra da ileri sürülebilir. Bu bakımdan usulü kazanılmış hakkın istisnasıdır ve tarafların iradesine de bağlı olmayan mutlak bir etkiye sahiptir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 05.06.1991 gün ve 1991/5-215-342 E., K. sayılı ilamı; Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 6.Baskı, yıl: 2001, C. V, s. 4980 vd.)
Mahkemece yanılgılı şekilde davalının Duseldorf 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13 0 321/14 esas sayılı 30 Mart 2015 tarihli celsesindeki beyanında paranın kendisine teslim edildiğine ilişkin açık bir ikrarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olması ve Bölge Adliye Mahkemesince de aynı gerekçelerle davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının gerekçesinin ''iş bu davanın davalısı ...'ın, muris ...'ın mirasçıları olması sebebiyle bu dosyanın davacıları ..., ..., ..., ... ile dava dışı ... aleyhine, davacıların murisi ...'ın vekaleten bankadan tahsil ettiği ve vekil ...'a iade etmediği belirtilen 100.000 Euro'nun tahsili için açtığı Kayseri 7.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2014/283 E. 2015/111 K. Sayılı davasında, mahkemece yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne karar verildiği, söz konusu kararın 10/09/2019 tarihinde kesinleştiği görüldüğünden, aynı dava konusuna ilişkin tarafları aynı olan kesin hüküm bulunduğu gözetilerek davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerekir.'' şeklinde düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
2- Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2. maddesinde yer alan; '' Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur.'' hükmü gereği davalı lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmiş olması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının vekalet ücretine ilişkin hüküm fıkrasının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nin kararının gerekçesinin DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 3. bentte açıklanan nedenlerle Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi'nin hüküm bölümünün B bendinin 3/3. fıkrasının hükümden çıkartılarak, yerine; ''Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2. maddesi gereği 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine'' söz ve rakamlarının yazılmasına ve kararın bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesi'ne gönderilmesine, 10/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.