Esas No: 2022/6098
Karar No: 2022/7704
Karar Tarihi: 12.10.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6098 Esas 2022/7704 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/6098 E. , 2022/7704 K.Özet:
Dava, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarılan bir öğrencinin okuduğu Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığına öğrenim masraflarının davalılar tarafından ödenmemesi sebebiyle açılan alacak davasıdır. İlk kararda dava kısmen kabul edilmiş, daha sonra yapılan temyizler sonucunda Yargıtay Dairesi kararı bozmuştur. Bozma kararına uyan mahkeme, asıl alacak miktarının faiziyle birlikte tahsiline karar vermiştir. Ancak mahkemece verilen vekalet ücretine ilişkin hüküm, tüm davalılar için bir vekalet ücreti belirlenmesi hatası nedeniyle yeniden bozulmuş ve tüm davalılar lehine ayrı ayrı vekalet ücreti belirlenmesi gerektiği hükmedilmiştir. Kararda belirtilen kanun maddeleri ise 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 112/4. maddesi ve 2021 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'dir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının bozmaya uyularak mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davalılardan ...'nun Milli Savunma Bakanlığına bağlı Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanlığına bağlı olarak öğrenim görmüş olduğunu,Askeri Ceza Kanunu 153/1 maddesi gereğince Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarıldığını, davalı asıl borçlu ... için öğrenim, eğitim ve yetiştirme masrafının faiz hariç 320.443,24 TL olduğunu, diğer davalıların yüklenme senedinde kefil olduklarını, davalılara yapılan tebligata rağmen borç rızaen ödenmediğinden dava açma zaruretinin hasıl olduğunu beyan ederek, 320.443,24 TL’nin sarf tarihinden itibaren hesaplanacak değişen faiz oranları ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 05/10/2010 havale tarihli ıslah dilekçesinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşulu ile müvekkili idarenin talimatları gereğince 55.004,98 TL asıl alacak ve sarf tarihinden (döneminden) davanın açıldığı 12.01.2010 tarihine kadar işleyen yasal faizi 137.157.03 TL ile birlikte toplam 192,162,01 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,ana alacak miktarının dava tarihi olan 12.01.2010 tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece ilk kararda davanın kısmen kabulü ile 4.356,33 TL asıl alacak ve 10.526,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.883,06 TL'nin davalı ... ile kefil ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, kefil ...'nın sorumluluğunun müşterek müteselsil sorumluluğu içerisinde ana para üzerinden 5.00 TL ile sınırlı olmak üzere kabulüne, asıl alacak miktarı 4.356,33 TL'ye dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle tahsiline, kefiller ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine dair verilen hüküm Dairece 11/02/2021 gün 2020/4045 – 2021/1304 sayılı ilamı ile; " ... davalı ...’nun, mecburi hizmet süresini tamamlamadan ilişiğinin kesilmiş olması nedeniyle söz konusu maddenin 1. fıkrasında düzenlenen durum kapsamında bulunması karşısında, davalı ...’nun yurt dışında bulunduğu süre içerisinde kendisine yapılan masrafların 4 katı cezai şarttan sorumlu tutulması (yurtdışı eğitim tutarları noksan hizmet süresine orantılanmalı)gerektiği dikkate alınmadan, 926 Sayılı Yasanın 112/4. maddesinin sadece 3. fıkranın (a) ve (b) bentlerine atıf yaptığı, davalı ...’nun durumunun da bu bentlerin kapsamına girmeyeceği,davalının cezai şarttan sorumluluğu bulunmayacağı gerekçesiyle hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirir. " gerekçesiyle davacının sair temyiz itirazları reddedilerek bozulmuştur.
Bozma ilamına uyan mahkemece; davanın kısmen kabulüne, 21.567,01TL asıl alacak ve 51.851,96 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 73.418,97 TL'nin davalı ... ile kefil ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,kefil ...'nın sorumluluğunun müşterek müteselsil sorumluluğu içerisinde ana para üzerinden 5.00 TL ile sınırlı olmak üzere kabulüne, asıl alacak miktarı 21.567,01 TL'ye dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmak suretiyle tahsiline, kefiller ... ve ... aleyhine açılan davanın reddine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş;hüküm, davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre; davacı vekili ve davalı ... vekilinin vekalet ücreti dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir.
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Somut olayda mahkemece; ilk kararında dava 320,443,24 TL üzerinden açılmış olup davacı vekilince 05/10/2010 havale tarihli ıslah dilekçesi vermek suretiyle dava değerini ana para ve işlemiş faiz olmak üzere toplam 192,162,01 TL 'ye ıslah ettiğini beyan etmiş ise de alacak talebinin ıslaha azaltılması kısmi feragat niteliği taşıdığından davanın açıldığı tarihteki değerden kabul kararı verilen kısım çıkarıldıktan sonra aradaki değer üzerinden davalı lehine yargılama gideri vekalet ücreti hesaplanması gerektiği gerekçesiyle reddedilen kısım yönünden hesaplanan 23,733,66 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile kendini vekille temsil ettiren davalılara verilmesine dair verilen hükümde davacı vekilinin sair temyiz itirazları reddedilerek yukarıda belirtilen gerekçe ile karar bozulmuştur.
İlk kararda, kefiller ... ve ... lehine ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmemiş ve buna yönelik davalılar vekilinin de herhangi bir temyiz itirazı olmamıştır. Tüm davalılar için reddedilen miktara göre tek vekalet ücreti verilmiş olduğundan tüm davalılar yararına reddedilen miktar gözetildiğinde 2021 Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince yazılı şekilde 25.741,70 TL vekalet ücretinin yalnızca davalılar ... ve ... lehine verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması HUMK'nin 438/7 maddesi hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının ve davalı ...’nun diğer temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının vekalet ücretine ilişkin dördüncü bendinin " davalı ... ve ...'e verilmesine, " cümlesinin çıkartılarak yerine "davalılara verilmesine " yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı ...'na iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.