Esas No: 2022/6744
Karar No: 2022/7696
Karar Tarihi: 12.10.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6744 Esas 2022/7696 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/6744 E. , 2022/7696 K.Özet:
Davalı, yapılan ödemenin hata, hile veya aldatıcı bir işlem içermediğini ve zamanaşımına uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verirken, bölge adliye mahkemesi, davanın yasal süresi içinde açıldığı gerekçesiyle bozmuştur. İkinci kez yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş ancak hüküm fıkrasında faiz tarihine yanlışlıkla 23/10/2013 yazılmıştır. Bu durumun giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemiştir, bu yüzden ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek onanmıştır.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 117. maddesi, muaccel bir borcun borçlusu olan kişinin ihtarı veya dava açılması sonrasında temerrüde düştüğünü belirtir. Temerrüt, ihtarnamenin tebliğ edildiği tarihten veya ihtarda belirtilen ödeme süresinin bitiminden itibaren başlar.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce bölge adliye mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesi üzerine, ilk derece mahkemesince uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; gümrük müfettiş yardımcısı olan davalıya teftiş sonucu tanzim etmiş olduğu 08.08.2003 tarihli rapor uyarınca ikramiye ödediğini, sonrasında ek tahakkuk işlemi ile ilgili dava dışı vergi yükümlüsünün açtığı davayı kazandığı ve verilen bu ikramiyenin iadesinin davalıdan istendiği ancak ödeme yapılmadığını, davalıya yapılan ödemenin haklı bir nedeninin kalmadığını ileri sürerek; 99.949,95 TL'nin ödeme tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı; ödeme tarihinden yaklaşık 10 yıl geçtiğini, talebin zamanaşımına uğradığını, yapılan ödemenin şart tasarruf kapsamında yapılan bir ödeme olduğunu, tarafına yapılan ödemede hata hile ve aldatıcı bir işleminin olmadığını, ödeme tarihinden itibaren yasal faiz talep edilmesinin hukuka uygun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; ''... Danıştay 7. Dairesinin idare lehine olan kararı 17.08.2006 olup, firma tarafından idareye 04.09.2006 tarihinde ödeme yapıldığı, davalıya da 20.10.2006 tarihinde ödendiği, 14.11.2006 tarihinde yükümlü tarafından karar düzeltme yoluna gidildiği, bu tarihten itibaren 1 yıl içinde açılması gerekirken (14.11.2007 tarihinde) sebepsiz zenginleşme davasının 23.07.2015 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Ne var ki, ister davalıya yapılan ödeme tarihi 20.10.2006, ister yükümlünün karar düzeltme dilekçesinin idarenin kayıtlarına girme tarihi 14.11.2006, ister karar düzeltme sonucu kararın idareye tebliğ tarihi 14.06.2013 tarihleri dikkate alındığında sebepsiz zenginleşme davasının zamanaşımı süreleri dolduğu gerekçesiyle; davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurmuştur.
Bölge adliye mahkemesince; davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair verilen karar, davacı tarafın temyizi üzerine, Dairece verilen 08/10/2019 tarihli ve 2019/1598 E. 2019/7631 K. sayılı kararla; ‘’...mahkemece; davalı tarafa ödenen ikramiyenin, olayın özelliği dikkate alınarak Kocaeli Vergi Mahkemesi kararının kesinleştiği tarihten itibaren talep edilebileceği gözetilerek davalının zamanaşımı def’inin reddine karar verilerek davanın yasal süresi içinde açıldığı gözetilerek işin esasının incelenmesi gerektiği...’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozmaya uyan mahkemece; bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle; davanın kabulüne, 99.949,95 TL’nin dava dışı vergi yükümlüsüne iade edilmek üzere icraya yatırıldığı 23/10/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozma kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre; davacı vekilinin tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- 6098 sayılı TBK'nın 117. maddesine göre; ''Muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer.'' Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden itibaren oluşur.
Somut olayda; davacı idare tarafından, davalıya gönderilen 21/03/2014 tarihli ihtarda, ödeme için 1 aylık süre verilmiş, diğer bir anlatımla davalı davacı idare tarafından verilen sürenin bitim tarihinde temerrüde düşmüştür.
Buna göre, mahkemece; faize, davalının temerrüde düşürüldüğü 02/05/2014 tarihinden itibaren hükmedilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile 23/10/2013 tarihinden itibaren hükmedilmiş olması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, temyiz olunan ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının birinci bendinde yer alan ‘’...dava dışı vergi yükümlüsüne iade edilmek üzere icraya yatırıldığı tarih 23/10/2013 tarihinden...’’ ibaresi çıkartılarak yerine ‘’...davalının temerrüde düşürüldüğü 02/05/2014 tarihinden...’’ ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 12/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.