20. Hukuk Dairesi 2011/15364 E. , 2012/4138 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi bir kısım davalı gerçek kişiler tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... köyü, 106 ada 39 parsel sayılı 53439,96 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı gerçek kişiler adına tespit edilmiştir. Davacı ... Yönetimi, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne ve dava konusu ... köyü, 106 ada 39 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile taşınmazın orman vasfıyla Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm bir kısım davalı gerçek kişiler tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 3402 sayılı Yasaya göre yapılan orman kadastrosu bulunmaktadır.
Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Şöyle ki; hükmün dayanağını teşkil eden orman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın krokide (B) ile gösterilen 14926,72 m²’lik ve (C) ile gösterilen 3617,44 m²’lik bölümleri orman sayılan, (A) ile gösterilen 34895,80 m²’lik bölümü orman sayılmayan yer olduğu bildirilmesine rağmen, mahkemece orman bilirkişi raporunun aksine düşünce veya gerekçe ileri sürülmeden, yani, hem bilirkişi raporu dayanak alınıp, hem de raporun aksi yönünde karar verildiği gözlemlenmiştir. Mahkemenin dayanak aldığı bilirkişi raporunun aksine düşünce belirtmeden gerekçesiz olarak taşınmazın tamamının orman sayılan yer olduğuna dair kararı, usul ve yasaya aykırı olduğu gibi, mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme de yeterli değildir.
Davalı gerçek kişiler yargılama sırasında 1937 tarih 55 tahrir nolu vergi kaydına dayanmışlardır. Kaydın kuzey hududu dağ okumakta ve taşınmazın batı hududunda 106 ada 55 sayılı orman parseli bulunmaktadır. Keşif sırasında dinlenen mahalli bilirkişi beyanından dayanılan vergi kaydının mahalline uyduğu anlaşılmaktadır. Dayanılan vergi kaydı değişebilir sınırları içerdiğinden, 3402 sayılı Yasanın 20/C maddesi uyarınca, miktarı ile geçerli kapsamı belirlenmesi gerekmesine rağmen, mahkemece böylesine bir araştırma ve inceleme de yapılmamıştır.
Uzman orman bilirkişi tarafından eski tarihli hava fotoğrafları ve memleket haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın krokide (B) ile gösterilen 14926,72 m²’lik ve (C) ile gösterilen 3617,44 m²’lik bölümleri orman sayılan yer olduğu, (A) ile gösterilen 34895,80 m²’lik bölümü orman sayılmayan yer olduğu belirlendiğine göre ve dayanılan vergi kaydı değişir sınırlı olduğu ve kapsamı ile geçerli
bulunduğundan, çekişmeli taşınmazın krokide (A) ile gösterilen 34895,80 m²’lik bölümünün kayıt miktarı kapsamı kadar yerin davalı gerçek kişilere verilmesi gerekmektedir. Zira, vergi kayıtları lehe olduğu kadar aleyhe de delil oluşturur. Kamu malı olan ormanların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile mülk edinme olanağı bulunmamaktadır. Dayanak vergi kaydı 2 hektar 30"ar (23000,00 m²) olup, çekişmeli taşınmazın krokide (A) ile gösterilen bölümü 34895,80 m²’dir. 3402 sayılı Yasanın 20/C maddesi gereğince yüzölçümüne değer verilerek kayıt miktar fazlasının ormana el atma suretiyle elde edildiğinin kabulü zorunludur.
Hal böyle olunca; uzman fen bilirkişisi aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, vergi kaydı miktarı dikkate alınarak sabit sınırdan başlayarak mahallinde uygulanmalı, vergi kayıt miktarı belirlenmeli, taşınmazın orman bilirkişi ... ve fen bilirkişisi ... tarafından müşterek olarak hazırlanan 30.01.2008 havale tarihli rapora ekli krokide (A) ile gösterilen bölümünün vergi kayıt miktarı kadar yer davalı kişiler adına, (A) bölümünün geri kalan kısmının aynı krokide (B ve C) ile gösterilen kısımlar ile birlikte orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, bir kısım davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 20/03/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.