Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15697 Esas 2012/4135 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/15697
Karar No: 2012/4135

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15697 Esas 2012/4135 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/15697 E.  ,  2012/4135 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında, ... merkez ... kasabası 103 ada 41 ve 190; 218 ada 3; 244 ada 9, 14 ve 21 parsel sayılı taşınmazlar davacı gerçek kişinin zilyetliğindeyse de, Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 gün ve 1040 sayılı kararı ile kabul edilen Kocatepe Tarihi Sit alanı içinde kaldığı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyecek yerlerden olduğu gerekçesiyle ve “Taşınmazların korunması gerekli kültür varlığı olduğuna dair şerh ile birlikte davacı gerçek kişinin kullanımında olduğuna yönelik şerh" verilerek Hazine adına tespit edilmişlerdir. Davacı vekili, dava konusu taşınmazları kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinme koşullarının müvekkili lehine oluştuğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ve dava konusu 244 ada 9 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan davanın feragat nedeniyle reddine, 103 ada 41 ve 190; 218 ada 3; 244 ada 14 ve 21 parsel sayılı taşınmazların ise kadastro tespitlerinin iptali ile taşınmazların davacı gerçek kişi adına tesciline ve beyanlar hanesine “Kocatepe tarihi sit alanı içerisinde kalmaktadır” şerhinin verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tespit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmamıştır.
    Davacının davası zemine yöneliktir. Davalı Hazine tarafından muhdesata yönelik olarak bir dava açılmamış Hazine açılan davaya katılmamıştır.
    Dava konusu taşınmazlar, kadastro tutanaklarında belirtilen hukuksal nedenlere dayanılarak davalı Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı taraf vergi kaydına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmazların adına tescili gerektiğini öne sürüp dava açmıştır.
    Kültür Bakanlığı Eskişehir Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 gün ve 1040 sayılı kararıyla; Afyon ve Kütahya illerinin sınırlarında kalan ve 22.10.1981 gün ve 17492 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, Bakanlar Kurulunun 31.08.1981 gün ve 8/3580 sayılı kararı gereğince, ekli haritada Dumlupınar ve Kocatepe Tanıtma Merkezlerinin 500 metrelik bantla bir birine bağlanması ile oluşturulan Başkomutanlık Tarihi Milli Parkının, Dumlupınar kısmının, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 03.04.1990 gün ve 1067 sayılı kararına uygun olarak, tarihi sit alanı olarak tescil edildiği, ancak Kocatepe kısmının değerlendirilmediğine değinilerek, Başkomutanlık Milli Parkının Kütahya ili sınırlarında kalan Dumlupınar kısmının tescili ile ilgili, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 03.04.1990 gün ve 1067 sayılı kararının geçerli olduğu ve Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 19.04.1996 gün ve 421 sayılı kararına göre işlem yapılması uygun görülmüştür.
    Mahkemece sit alanlarını belirleyen haritaların uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporuyla çekişmeli parselin, Başkomutanlık Tarihi Milli Parkının Kocatepe
    bölümü için ilan ve tescil edilen sit alanı içinde kaldığı ancak, davacı taraf yararına kadastro tespit gününden önce, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek davanın kabulü yönünde hüküm kurulmuşsa da, Hukuk Genel Kurulunun 09.11.1988 gün ve 1988/8-542 E., 893 K.; Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.05.2003 gün ve 2002/8569 E, 2003/3161 K., 12.07.2005 gün ve 2005/3703 E, 2005/5342 K.; 7. Hukuk Dairesinin 17.02.2004 gün ve 2003/3655 E, 2004/440 K,; 1. Hukuk Dairesinin 02.07.2008 gün ve 2008/6404 E, 2008/8270 K. sayılı kararlarında da değinildiği üzere 2873 sayılı Milli Parklar Yasasının 15. maddesi ile bu Kanun kapsamına giren yerlerin özel mülkiyete konu teşkil edecek biçimde tapuya tescili ve zilyetlik yoluyla kazanılması olanağı bulunmamaktadır. Açıklanan hususlar gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabulü yolunda hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    Kabule göre ise; kadastro hâkimi doğru ve gerçeğe uygun sicil oluşturmakla yükümlüdür. Sicil oluşturulurken taşınmazın ada ve parsel numaraları ile parselin kim veya kimler adına tescil edileceğinin açık ve tereddüte meydan verilmeyecek şekilde belirtilmesi gerekir. Somut olayda mahkemece, 244 ada 9 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği halde, taşınmazın tespit gibi Hazine adına tapuya tesciline hükmedilmesi gerekirken bu hususta karar verilmemesi de doğru değildir.
    SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına 20/03/2012 günü oyçokluğu ile karar verildi.
    Dava konusu taşınmazların kadastro tespitlerinden önce 2873 sayılı Milli Parklar Kanununun 3. maddesi gereğince Bakanlar Kurulu tarafından ilan edilen milli park alanında kalması nedeniyle Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 14.01.2000 gün 1040-1041 sayılı kararları ile Kocatepe Tarihi Sit Alanı olarak tescil edildiği, toplanan deliller ve dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Taraflar arasında bu konuda uyuşmazlık da bulunmamaktadır.
    2873 sayılı Kanunun 15. maddesi gereğince milli park alanında kalan taşınmazların zilyetlikle kazanılması mümkün değil ise de, Kanunun 5. maddesinde milli park alanları içerisinde kalan gerçek ve tüzel kişilere ait taşınmazların kamulaştırılacağı öngörülmüştür.
    Bu hükümden kanunun kazanılmış haklara dokunmadığı, yeni yasa ve düzenleyici kuralların geriye yürütülemeyeceği ve tamamlanmış hukuki durumları etkilemeyeceği, onlar üzerinde hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşılmaktadır. Ayrıca; taşınmazlar 5663 sayılı Yasa ile değişik 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 11. maddesi kapsamına giren yerlerden de değildir. Dosya içeriğinden taşınmazların milli park alanı olarak ilan edildiği tarihe kadar davacı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla mülk edinme koşullarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca; yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkemenin kabule ilişkin kararı doğrudur. Her ne kadar feragat gerekçesiyle reddedilen 244 ada 9 parsel sayılı taşınmaz hakkında sicil oluşturulmaması doğru değil ise de, bu husus da hükmün bozulmasını gerektirmediğinden mahkeme kararının DÜZELTİLEREK ONANMASI gerektiği görüşü ile çoğunluğun BOZMA kararına katılmıyorum.



    Hemen Ara