Esas No: 2011/17590
Karar No: 2012/4108
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/17590 Esas 2012/4108 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
5831 sayılı Yasanın 8 ve 3402 sayılı Yasanın ek 4 maddesine göre yapılan kadastroda ... köyü, Kum mevkii 143 ada 5 parsel sayılı 3419,56 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, beyanlar hanesine “6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı” ve “Hüseyin oğlu 1971 doğumlu ..."ın 1991 yılından beri kullanımındadır.” şeklinde şerh yazılarak Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı gerçek kişi taşınmazın kendisi tarafından imar - ihya edilip zilyet edildiği halde, beyanlar hanesinde davalı gerçek kişinin kullanımında olduğunun yazılmasının doğru olmadığı, bu nedenle davalı gerçek kişi yararına yazılan zilyetlik şerhinin silinerek, taşınmazın kendi kullanımında olduğunun beyanlar hanesine yazılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davacının ilk celseye kadar dava ve delillerini bildirmesi için ihtar tebliğ edildiği halde ilk celseye gelmediği gibi dava ve delillerini bildirmediği gerekçesiyle davasının 3402 sayılı Yasanın 28/1. maddesine göre davacının itiraz etmemiş sayılmasına, davanın reddine, çekişmeli ... köyü 143 ada 5 sayılı parselin 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığının tespitine, ... adına tapuya tesciline, dava konusu taşınmazı kullanan kişinin Hüseyin oğlu 1971 doğumlu ... olduğunun tespitine karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 3402 Sayılı Yasanın ek 4. maddesi gereğince yapılan kadastroya itiraza ilişkindir.
Diğer taraftan, mahkemece davacı tarafın ilk celseye kadar dava ve delillerini bildirmediği gerekçesiyle itiraz etmemiş sayılmasına karar verilmişse de, dava dilekçesinde dava uygun bir dille anlatılmış, delil olarak da keşif, bilirkişi incelemesi, tanık ve diğer yasal delillere dayanılmıştır. Bu nedenle, davacının dava ve delillerini bildirmediğinden söz edilemez.
3402 sayılı Yasanın 29/1. maddesi gereğince, kadastro mahkemesinde gelmeyen tarafın yokluğunda duruşma yapılacağı, taraflardan hiç biri gelmez ise dosyanın işlemden kaldırılmayacağı, hakimin, toplanması mümkün olan delilleri inceleyip, 30"uncu madde hükmünce işi karara bağlayacağı, bu nedenle davacının ilk celseye gelmediğinden söz edilerek davacının itiraz etmemiş sayılmasına karar verilmeyeceği gözetilmemiştir.
Diğer taraftan, açılan dava nedeniyle çekişmeli parselin kadastro tespiti kesinleşmediğinden, 3402 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince kadastro mahkemesinin, Medeni Yasanın öngördüğü biçimde doğru sicil oluşturma görevi gereği, çekişmeli parselin hangi nitelikte, miktarda ve kimin adına tapuya tescil edileceğine, beyanlar hanesinde hangi şerhlere yer verileceğine tereddüde yer bırakmayacak biçimde karar vermelidir.
Kabule göre de, dava ve delillerin bildirilmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerekirken, hem davacının itiraz etmemiş sayılmasına karar verilmesi hem de bu hükümle çelişecek biçimde davanın reddine denmesi de hükmün çelişik fıkralar içermesi nedeniyle yasal değildir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer yönlerin bu aşamada incelenmesin yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıran gerçek kişiye iadesine, 20.03.2012 günü oybirliği ile karar verildi