Esas No: 2011/16383
Karar No: 2012/4090
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16383 Esas 2012/4090 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... ve ... ile müdahil davacı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, dava konusu ... köyü 110 ada 1 nolu 2803,56 m2 yüzölçümlü parsel arsa vasfıyla davalı ... adına, 110 ada 3 nolu 3761,89 m2 yüzölçümlü parsel bahçe vasfıyla davalı ... adına, 110 ada 10 nolu 1114,44 m2 yüzölçümlü parsel tarla vasfıyla davalı ... adına belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayalı olarak tespit edilmiştir. Davacı gerçek kişiler, çekişmeli taşınmazların köy merası olduğu iddiası ile dava açmışlardır. Hazine, taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu, Orman Yönetimi de orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla davaya katılmışlardır. Mahkemece, çekişmeli 110 ada 10 nolu parselin orman sayılan yerlerden olduğu, 110 ada 1 ve 3 nolu parsellerin kadim mera olduğu gerekçesi ile 110 ada 10 nolu parselin orman vasfıyla Hazine adına, 110 ada 1 ve 3 nolu parsellerin mera olarak sınırlandırılarak özel siciline yazılmasına karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından 110 ada 3 nolu parsele, davalı ... tarafından 110 ada 1 nolu parsele, müdahil davacı Hazine tarafından taşınmazların tamamına yönelik olarak temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde orman kadastrosu bulunmamaktadır.
Davacı gerçek kişiler, taşınmazların mera olduğu iddiasıyla dava açmışlardır. Hukuki nitelikleri itibariyle devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olan meralar özel mülkiyete konu olamazlar. Bu nedenle de, mülkiyeti devlete ait olan yerlere ilişkin davayı Hazine açabileceği gibi meraların sınırları içinde bulunduğu ve yararlanma hakkı olan köy tüzelkişilikleri ve belediyelerin de dava açma hakları vardır.
Somut olayda dava, köy halkından olan gerçek kişiler tarafından açılmıştır. Köy adına dava açmak ve açılan davayı takip yetkisi ile köy aleyhine açılan davalarda köyü temsil yetkisi 442 sayılı Köy Kanununun 37/7. maddesi gereğince köy muhtarına aittir. Köy muhtarının hukuki bir engelinin çıkması durumunda bu yetki, aynı Kanunun 33/b maddesine göre köy derneğinin seçeceği temsilciye tanınmıştır. Şu halde, o köyden bazı kişilerin köyün menfaatini ileri sürerek köy adına veya köyü temsilen dava açma yetkileri bulunmadığından, bu davada gerçek kişilerin aktif dava ehliyeti bulunmamaktadır. Usulen açılmış bir dava bulunmadığından Orman Yönetimi ve Hazinenin 3402 sayılı Yasanın 26/D maddesi gereğince böyle bir davaya katılması da mümkün değildir. O halde, davacıların aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeni ile katılanlar Orman Yönetimi ve Hazine yönünden ise katılma mümkün olmadığından davalarının reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esastan incelenerek hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
Hazinenin temyiz itirazlarına gelince; aktif dava ehliyeti olmayan kişilerin açtığı davaya katılma mümkün olmadığından Hazinenin davada taraf sıfatı bulunmamaktadır. Davada taraf sıfatı olmayan da hükmü temyiz edemez. Bu nedenle; Hazinenin temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Hazinenin temyiz dilekçesinin REDDİNE, davalı gerçek kişilerin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 19/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.