MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO


Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 111 ada 16 parsel sayılı 9.238,28, 110 ada 37 parsel sayılı 18.250,05, 111 ada 18 parsel sayılı 7.464,21, 145 ada 23 parsel sayılı 21.291,42 ve 145 ada 24 parsel sayılı 1.713,02 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar, 1972 yılında 77 nolu Toprak Tevzi Komisyonu çalışmalarında Hazine adına çayır vasfı ile kayıtlı olduğundan çayır vasfı ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacılar ..., ..., ... ve ... yasal süresi içinde kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazınların isim ve payları gösterilerek davacıların miras bırakanı Hasan Altun mirasçıları adına tesciline karar verilmiş; hüküm; Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacılar yararına taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli değildir. Dava konusu taşınmazlar 4753 sayılı yasaya göre oluşturulan tapu kaydına dayanılarak Hazine adına tespit edilmiş, davacılar kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Hal böyle olunca doğru sonuca varılabilmesi için davacılar lehine 3402 sayılı yasanın 46. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesi zorunludur. O halde öncelikle davacı Hazinenin dayandığı tapu kaydının oluşumuna esas belirtme tutanakları ve krokisi getirtilip mahallinde yeniden keşif yapılmalı, belirtme tutanağında hangi sebeple Hazine adına tapu kaydı oluşturulduğu incelenip irdelenmeli, aynı zamanda taşınmazların sınırında mera olduğu dikkate alınarak taşınmazların tahsisli veya kadim mera olup olmadığı incelenip belirlenmeli, mera ile taşınmazlar arasında ayırıcı unsur olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazların öncesinin mera olmadığının anlaşılması halinde davacılar yararına zilyetlikle edinme koşulları varolup olmadığı araştırılmalı, bu hususta Hazine adına tapu kaydının oluştuğu 1972 tarihinden önceki zilyetliğe değer verileceği, tapu kaydından sonraki veya öncesi mera olan taşınmazlar üzerindeki zilyetliğin hukuken değer taşımayacağı düşünülmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, Hazinenin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 11.06.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.