Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/2858 Esas 2012/4011 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2858
Karar No: 2012/4011

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/2858 Esas 2012/4011 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2012/2858 E.  ,  2012/4011 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 14/11/2011 gün ve 2011/8144-12570 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacılar vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar, 07.05.2008 tarihli dava dilekçeleri ile sınırlarını bildirdikleri ... köyünde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararlarına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre adına tescili talebi ile dava açmışlardır. Davalı Hazine, dava konusu taşınmazın 01.05.1986 tarih 1 nolu tapu kaydıyla Hazine adına tapuda kayıtlı olduğunu bildirerek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemenin davanın kabulüyle, 01.05.1986 tarih 1 nolu tapu kaydının iptaline 52650 m2"lik kısmın davacılar adına tapuya tesciline dair verdiği karar 8. Hukuk Dairesinin 27.04.2009 tarih ve 2009/1161-1983 tarihli kararı ile “Mahkemece, tapu kaydının iptaline karar verilmiş ise de, bahsi geçen tapu kaydı mahallinde yapılan keşifte uygulanmamış, fen memuru bilirkişi tarafından davacının tescil talep ettiği yerin bu tapu kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmemiştir. Mahkemenin tapu kaydının iptali sonucuna varırken dava konusu taşınmazın tapu kapsamında kaldığı kanaatine nasıl ve ne şekilde ulaştığını anlamak dosya kapsamından mümkün olamamaktadır.
    Mahkemece mahallinde yeniden fen memuru bilirkişi marifetiyle keşif yapılarak davacının tescil talep ettiği yeri belirlemek, tescil talep edilen yerin Hazine tapusu kapsamında kalıp kalmadığını tespit etmek, şayet tescil talep edilen yer bu tapu kapsamında kalıyorsa 07.06.2008 tarihli keşifte dinlenen şahit beyanlarına göre Hazine tapusunun oluştuğu tarihe kadar zilyetlik süresinin iktisap için yeterli olup olmadığını araştırılması ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine” değinilerek bozulmuştur. Yargılama sırasında yörede genel arazi kadastrosu yapılmış ve çekişmeli taşınmaz 105 ada 228 parsel numarası alarak 82802,06 m2 yüzölçümü ile davalı olduğundan malik hanesi boş bırakılarak sınırlandırılmıştır. Asliye mahkemesince dava dosyası görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine gönderilmiş ve kadastro mahkemesince zilyetlik şartları gerçekleşmediğinden davanın reddine, 105 ada 228 sayılı parselin tespit gibi Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacıların temyizi üzerine Dairemizin 2011/12570-8144 sayılı kararıyla onanmıştır.
    Davacılar vekili taşınmazın Hazineye ait tapu kaydı dışında kaldığı ve halen davacıların zilyetliğinde olduğunu belirterek dairenin onanma kararının düzeltilmesini istemektedir.
    Dava, kadastro tespitine itiraz niteliğindedir
    Çekişmeli taşınmaz 01.05.1986 tarih 1 nolu tapu kaydına dayanılarak davalı olduğundan malik hanesi boş bırakılmak suretiyle sınırlandırılmış olup, dayanak tapu kaydının geldisi
    25.11.1985 tarih 5 nolu tapu kaydıdır ve 52650 m2 yüzölçümüyle idari yoldan 1985 tarihinde Hazine adına tescil edilmiş olup, doğusu tepe, batısı ... deresi (küçük dere), kuzeyi eski ipek yolu (merkeze giden yol) güneyi ... çayı okumaktadır. Çekişmeli taşınmazın dayanağı olan tapu kaydı sabit sınırlı olmayıp 3402 sayılı Yasanın 20/C maddesi gereğince miktarı ile geçerli olacağından ve dosyada mevcut fenni bilirkişi tarafından düzenlenen 01.06.2010 havale tarihli fenni bilirkişi raporunda davalı Hazineye ait tapu kaydının (A) ile gösterilen 52650 m2"lik alanı kapsadığı, (B) ile gösterilen 30152,06 m2"lik kısmın tapu kaydı kapsamı dışında kaldığı ve bu kısma yönelik olarak davacılar yararına 3402 sayılı Yasanın 14. maddesinde yazılı kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği anlaşıldığından, mahkemece (A) ile gösterilen kısma yönelik olarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüyle, Dairenin “14.11.2011” gün ve “2011/8144-2011/12570 E.K sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, 18.06.2010 gün ve 2010/41-61 sayılı yerel mahkeme kararının yukarıdaki gerekçeyle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 19/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.






    Hemen Ara