Esas No: 2011/15814
Karar No: 2012/3912
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15814 Esas 2012/3912 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki orman kadastrosuna ve kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 2009/875-1332 sayılı 03.02.2009 günlü bozma kararında özetle: “Mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve alınan bilirkişi raporları yetersiz olduğu gibi, infaza elverişli olmayacak şekilde hüküm kurulması da yerinde değildir. Dava orman tahdidine itirazla birlikte kadastro tespitine itiraz niteliğinde olup, çekişmeli parsel hakkında kadastro tutanağı düzenlenerek askı ilanına alınmış ve süresinde dava açılmış olmasına göre parselin tamamı hakkında kadastro hakimi tarafından düzenli sicil oluşturulması zorunludur. Mahkemece taşınmazın bir bölümünün orman sınırı dışına çıkarılmasına karar vermekle yetinilmiş ve orman sınırı dışına çıkarılan kısım ile orman olarak bırakılan bölüm hakkında da sicil oluşturulmamıştır. Alınan fen bilirkişi raporunda orman sınırı dışına çıkarılan, orman olmadığı kabul edilen bölümün, parselin hangi bölümüne denk geldiği ölçekli krokide infaza elverişli olacak biçimde gösterilmemiş, kurulan hükümdeki yüzölçümler ile taşınmazın tutanaktaki yüzölçümü arasındaki farklılığın nedeni açıklanmamış, orman bilirkişi raporunda da taşınmazın öncesi itibari ile memleket haritası, amenajman planı ve hava fotoğrafındaki durumu açıklanmadığı gibi, dört tarafının orman olduğu anlaşılan dava edilen bölüm yönünden 6831 sayılı Yasanın 17. maddesine göre taşınmazın orman içi açıklığı olup olmadığı hususunda değerlendirme yapılmamış; ayrıca, büyük orman parseline karşı başka dava dosyalarının olup olmadığı da araştırılmamış, varsa davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği düşünülmemiştir. Bu nedenle; mahkemece, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek bir mühendis ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; orman kadastrosu
kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli; yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalıdır.
Alınacak orman bilirkişi raporunda taşınmazın orman içi açıklığı olup olmadığı, taşınmazın orman bütünlüğünü bozup bozmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekir. Yukarıda açıklanan yöntemle yapılacak araştırma sonucu, taşınmazların orman sayılan yerlerden olmadığı belirlendiği takdirde, bu kez usulüne uygun olarak zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın reddine ve dava konusu ... köyü 130 ada 1 nolu parselin tespit gibi orman niteliğiyle Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... ve davalı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, orman kadastrosuna itirazla birlikte arazi kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi hükmüne göre yapılmış, çekişmeli parsel orman alanı içinde bırakılmıştır.
Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak; kendisini vekille temsil ettiren davalı ... Yönetimi lehine vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, edilmemesi doğru değil ise de, bu husus hükmün bozulmasını ve yargılamanın tekrarını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, 29.07.2011 günlü karara 5.bent olarak “Davalı ... Yönetimi kendisini vekille temsil ettirdiğinden 3402 sayılı Yasanın 31/son hükmüne göre 150,00.- TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Yönetimine verilmesine” cümlesinin eklenerek düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere ayrı ayrı yükletilmesine 15.03.2012 günü oybirliği ile karar verildi.