Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5859 Esas 2022/8090 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/5859
Karar No: 2022/8090
Karar Tarihi: 24.10.2022

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/5859 Esas 2022/8090 Karar Sayılı İlamı

3. Hukuk Dairesi         2022/5859 E.  ,  2022/8090 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması neticesinde davanın feragat nedeniyle reddine dair verilen hükmün Adalet Bakanlığınca kanun yararına bozulması istenilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı, ... Belediyesi'nin davalı ... Belediyesine devredildiğini, dava konusu yerdeki taşınmazın 18.03.2014 tarih ve 2014/605 sayılı kararı ile İstanbul İli, ... İlçesi, ... Mah. ... Mevkii, 6667 ada, 29 parselde yer alan 240.97 m2 yüzölçümlü arsa üzerinde bulunan ve davalı belediyeye ait iken 51,41m²'ye tekabül eden 512/2400 hissesi Encümen kararı ile onaylanmak sureti ile satış işleminin yapıldığını, 01.01.2014-24.03.2014 tarihlerinde 21.123,39 TL' lik bir ödeme yapıldığını, daha önce de ... Belediyesine 21.02.1995 tarihinde 6.585 TL ödeme yapıldığını, ikinci ödeme ile birlikte toplam 27.708,39 TL ödeme yaptığını, yerin adına tapuya tescil edildiğini, mevcut yeri belediyeden satın aldıktan sonra bedelini ve tapu masraflarını ödediğini, malik sıfatıyla yıllarca kullandığı bu yerin vergilerini de 20.11.1991 yılından bu güne kadar düzenli ödediğini, Belediye Encümeni tarafından verilen tapu tescil kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle iptali için İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 2018/1739 Esas Sayılı dosyası ile iptal davası açıldığını ve mahkemenin satış işleminin iptaline karar verdiğini, bu kararla birlikte adına olan tapunun hukuki önemi kalmadığını, satın aldığı arsa üzerinde tasarruf yetkisinin de bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı şimdilik 10.000 TL maddi tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı, dava dilekçesi tebliğ edilmediğinden cevap vermemiştir.
    Mahkemece, davaya konu 29 parselde, 51,41 m2'ye tekabül eden 512/2400 hissesinin ... Belediye Başkanlığının 18/03/2014 tarih ve 2014/605 sayılı kararı ve ilgili Encümen kararı ile onaylanması üzerine davacıya satıldığı, davacının 01/01/2014 -24/03/2014 tarihlerinde ödeme yaptığı, ödeme neticesinde hissenin davacı adına tescil olunduğu, belediye encümen kararının mahkeme kararı ile iptal edildiği, dolayısıyla satışa konu işlemin idari işlemden kaynaklandığı, davacının talebinin İYUK 2. Maddesi gereğince tam yargı davasına konu olabileceği, yargı yolunun caiz olmamasının dava şartı ve kamu düzenine ilişkin olduğu, yargılamanın her aşamasında mahkemece re'sen değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.
    Adalet Bakanlığının 18/07/2022 tarihli yazısında; davacı tarafın eldeki davaya konu tazminat talebi için 08.07.2021 tarihli dilekçedeki beyanının hakkın özünden vazgeçme mahiyetinde olmadığı ve feragatin söz konusu olmadığı, davanın geri alınması iradesini yansıtan bir beyan olarak kabul edilebileceği göz önünde bulundurularak gerekli inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu ileri sürülerek; kararın, 6100 sayılı HMK’nın 363 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca kanun yararına bozulması talep edilmiştir.
    Dava dosyasının incelenmesinde; davacı vekilinin 08.07.2021 tarihli dilekçesiyle davanın sehven söz konusu mahkemede açıldığı, İdare mahkemesinde yeniden açılacağı belirtilerek dava dosyasından feragat edilmiş ve bunun üzerine mahkemece 11.10.2021 tarihli ek karar ile H.M.K. nın 310 maddesi gereğince davadan feragat hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabildiği ve feragatın da kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurduğu gerekçesiyle 31/05/2021 tarih ve 2021/314 Esas 2021/419 Karar sayılı gerekçeli kararın ortadan kaldırılarak, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
    Dava, davaya konu 29 parselde, 51,41 m2'ye tekabül eden 512/2400 hissesinin ... Belediye Başkanlığının 18/03/2014 tarih ve 2014/605 sayılı kararı ve ilgili Encümen kararı ile onaylanması üzerine davacıya satışına ilişkin kararın iptal edilmesi nedeniyle uğradığı maddi zararın tazmini istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, davacının 08.07.2021 tarihli dilekçesinin hukuki niteliğinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
    Davacı, değişik şekillerde davasını takipten vazgeçebilir ancak, bunların her birinin sonuçları farklıdır. Bunlardan birisi olan, “davanın geri alınması”nda davacı hakkından feragat etmemekte, ileride tekrar dava açabilme hakkını saklı tutarak, şimdilik davayı takip etmeyerek, geri almaktadır. Davanın geri alınması ile, dava baştan itibaren açılmamış sayılır ve sonuçları ortadan kalkar. Davanın geri alınabilmesinin koşulları 6100 sayılı HMK’nın 123. maddesinde belirtilmiştir. Anılan madde uyarınca, “davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir”. Davalının açık rızası dışında, davayı geri alma yasağı bulunmaktadır. Davalının açık muvafakatinin bulunması halinde ise, davanın esası hakkında bir karar verilmez. Davacının davasını geri alması ve davalının da bu geri almaya açık muvafakat etmesi durumunda mahkemece "karar verilmesine yer olmadığına dair" karar verilmesi gerektiği gerek teoride gerekse Yargıtay uygulamasında kabul edilmiştir.
    Öte yandan, davaya son veren taraf işlemlerinden biri olan feragat, davacının netice-i talebinden kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Hiç kimse kendi lehine olan bir davayı açmaya zorlanamayacağı gibi (HMK m. 24/2), davacı da açmış olduğu bir davayı sonuna kadar takip etmeye zorlanamaz. Bunun doğal sonucu olarak, davacı, açmış olduğu davayı feragatle sona erdirebilir (m.24/3).Davadan feragat bozucu yenilik doğuran bir haktır.
    Uygulamada, davadan feragat bazen, HMK m. 123’deki “davayı geri alma” terimi (ki HUMK m. 185’de “davayı takipten sarfınazar etmek” deyimi kullanılmıştı) ve bu terim ile aynı anlamda da kullanılan “davadan vazgeçme” terimiyle karıştırılmaktadır. Davayı geri almada (davacının takibinden vazgeçmesinde) davacı talep sonucundan (yani dava konusu yaptığı hakkından) vazgeçmemekte (feragat etmemekte) sadece davasını geri almakta ve onu ilerde tekrar açabilme hakkını saklı tutmaktadır. Oysa feragatte davacı dava konusu yapmış olduğu haktan feragat etmektedir (vazgeçmektedir). Davacı feragat etmiş olduğu davayı tekrar açamaz; açarsa davalının kesin hüküm itirazı ile karşılaşır ve dava reddedilir. (HMK m. 303; m. 311) Bundan başka davadan feragat davalının muvafakatına (rızasına) bağlı olmadığı halde, davacının davayı geri alabilmesi için davalının rızası şarttır.(HMK m. 123). Davanın geri alınması durumunda mahkemece "karar verilmesine yer olmadığına dair" karar verilmesi gerekirken, davadan feragat halinde "davanın reddine" karar verilmelidir. Davadan feragat halinde, davacı feragat ettiği davayı ileride tekrar açamaz, bir başka ifadeyle feragat edilen hak ileride yeni bir davaya konu yapılamaz, davacı feragat ettiği hakkı ileride dava açarak talep ederse, mahkemece kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekir. Davanın geri alınmasında ise davacı geri aldığı davayı ileride harçlarını ödemek suretiyle tekrar açabilir. Davanın geri alınmasında, davaya konu haktan feragat edilmemekte, geri alınan davanın ileride tekrar açılma hakkı saklı tutulmaktadır.
    Açıklanan yasal düzenlemeler ışığında dava dosyasının incelenmesinde; davacının 08.07.2021 tarihli dilekçesi ile "...dava sehven mahkemenizde açılmış olup İdare mahkemesinde yeniden açılacak olup bu sebeple mahkemeniz doyasından feragat ediyoruz..." şeklinde beyanda bulunduğu, davasını tekrar açma hakkını saklı tuttuğu ve talep sonucundan tamamen veya kısmen vazgeçmediği anlaşıldığından 08.07.2021 tarihli davacının dilekçesi davanın geri alınması niteliğini taşımaktadır.
    O halde mahkemece, yukarıda yer alan açıklamalara göre;davacı tarafın eldeki davaya konu tazminat talebi için 08.07.2021 tarihli dilekçedeki beyanının hakkın özünden vazgeçme mahiyetinde olmadığı ve feragatin söz konusu olmadığı, davanın geri alınması iradesini yansıtan bir beyan olarak kabul edilebileceği göz önünde bulundurularak gerekli inceleme yapılıp oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan Adalet Bakanlığı’nın bu yöne ilişen kanun yararına temyiz talebinin kabulü gerekir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma talebinin kabulü ile kararın sonuca etkili olmamak üzere KANUN YARARINA BOZULMASINA, aynı maddenin üçüncü fıkrası uyarınca gereği yapılmak üzere bozma kararının bir örneğinin ve dava dosyasının Adalet Bakanlığına gönderilmesine, 24/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

    Hemen Ara