Esas No: 2011/10284
Karar No: 2012/3889
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/10284 Esas 2012/3889 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne, duruşmalı temyiz isteminin değerden reddine karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında ... mahallesi 17 ada 1 parsel sayılı 180.411 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Ağustos 1962 tarih 71 nolu tapu kaydı ile tarla ve çalılık niteliğiyle ... ve müşterekleri adlarına tespit edilmiş, 17.11.1987 tarihinde yapılan imar uygulaması sonucu pek çok ada ve parsellere ifraz edilmiştir. Çekişmeli 72 ada 3 parsel sayılı 210 m2 yüzölçümündeki taşınmaz 17 ada 1 parselin ifrazından oluşmuş, satış yoluyla davalıya geçmiştir. Davacı Hazine, 72 ada 3 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığını belirterek, tapu kaydının iptali ile Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne yönelik verilen kararın davalı tarafından temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince kısmen onanmış kısmen bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 19.03.2002 gün 2002/1804-3526 sayılı onama - bozma kararında özetle; "Çekişmeli taşınmazın 2896 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca orman rejimi dışına çıkarılan bölümüne ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda; çekişmeli taşınmazın 1744 sayılı Yasanın 2. madde uygulamasıyla orman rejimi dışına çıkarıldığı belirtilen bölümü yönünden tapulu yerlerin sahiplerine döneceğinden davalının tutunduğu tapu kaydının ilk oluşumundan itibaren tüm gittileri ile birlikte getirtilip yöntemince uygulanması, taşınmazın tapu kaydı kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi oluşacak sonuca göre karar verilmesi" gereğine değinilmiştir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Davalının duruşmalı temyiz istemi değer yönünden reddedilmiştir.
Dava, 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulamasına dayalı tapu iptali ve tescil istemidir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1943 yılında 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1965 yılında yapılan genel arazi kadastrosu, 17.04.1981 tarihinde ilanı yapılıp kesinleşen aplikasyon ve 1744 sayılı Yasanın 2. madde uygulaması, 04.01.1991 tarihinde ilan edilerek kesinleşen sınırlaması yapılmamış yerlerde orman kadastrosu, bu ormanlarda ve evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 3302 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman bilirkişi raporuna, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerin 3116 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosunda orman sınırları içine alınıp Kasım 1944 tarih 80 numarada 1.856.100 m2 yüzölçümüyle Çırçır, ... ve ... Devlet Ormanı ismiyle Hazine adına tapuya tescil edildiği, 1965 yılında 2613 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan kadastroda Mart 1330 tarih 66 numaralı tapu kaydı revizyon gösterilerek (bu parselin 1943 yılında kesinleşen orman sınırları içinde olduğu düşünülmeden) 17 ada 1 parsel sayısıyla ve 188.600 m2 yüzölçümüyle kişiler adına tespit ve tescil edildiği, 1981 yılında 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması sonucu hem orman kadastrosunun kesinleştirilmesi sonucu oluşturulan Kasım 1944 tarih 80 (1280 sayılı parselin) numaralı orman tapu kaydı ve hem de kadastro sonucu oluşturulan ... 17 ada 1 sayılı parselin bir bölümünün (I) poligon numarası verilerek Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı, aynı tapu kayıtları kapsamında kalan bir kısım arazi parçasının, 1989 yılında 3302 sayılı Yasanın 2/B maddesi uygulaması sonucu (XIX) poligon numarası verilerek yine Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı, 17 ada 1 sayılı parselin büyük bölümünün orman rejimi dışına çıkartılmadığı ve halen orman niteliğinde Hazine adına tapuda kayıtlı olmaya devam ettiği halde, 1981 yılında orman rejimi dışına çıkartılan (I) numaralı poligonla birlikte 1987 tarihinde 2981/3290 sayılı Yasa uygulaması sonucu 37 ila 83 adada kalan birçok parsele ayrıldığı, bu ifraz parsellerinden bir kısmının kapladığı alanın daha sonra 1989 yılında (XIX) poligon numarasıyla Hazine adına orman rejimi dışına çıkartıldığı, bir kısım ifraz parsellerinin 2. ve 2/B madde uygulamasına konu edilmeyip, halen orman kadastro sınırları içinde ve Hazine adına tapuda kayıtlı olmaya devam ettiği, 17 ada 1 sayılı parselden ifraz edilen çekişmeli 48 ada 2 sayılı parselin, 1991 yılında 3302 sayılı Yasanın 2/B maddesi ile orman rejimi dışına çıkartılan (XIX) numaralı poligon içinde kaldığı anlaşıldığına, Anayasanın 170. maddesi gereğince değerlendirilecek olan orman rejimi dışına çıkartılan yerler ile orman olan yerlerin diğer özel mülklerin tabi olduğu rejime tabi tutularak 2981/3290 ve 3194 sayılı Yasaların uygulanması sonucu şuyulandırılıp ifraz edilemeyeceğine, böyle bir işlem yapılmış olsa dahi hiç bir hukuki sonuç doğurmayacağına, 3302 sayılı Yasada ise, orman rejimi dışına çıkarılan yerlerin ancak Hazine adına çıkarılabileceğinin hükme bağlandığına, somut uyuşmazlıkta uzman bilirkişilerin açıklamalarına ve dosyadaki 2/B madde çalışma tutanaklarına göre çekişmeli taşınmazın 3302 sayılı Yasa gereğince yapılan 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarıldığına, artık davalıların dayandığı ve çekişmeli taşınmaza revizyon gören tapu kaydının tartışılmasının ve değerlendirilmesinin düşünülemeyeceğine, kaldı ki devletleştirilen ve iadeye tabi olmayan yerlerdeki tapu kayıtlarının da hukuki değerini yitirdiğine, yörede geçerli bir makiye ayırma işlemi bulunmadığına, Yargıtay Kararlar Dergisinin Aralık 2001 sayısında yayınlanan 20. Hukuk Dairesinin 10.5.2001 gün 2001/3179-3713 sayılı kararı ile bu kararı benimseyen HGK’nun 03.07.2002 gün 2002/20-558/588 sayılı kararlarında kabul edildiği gibi İstanbul Anadolu Yakasında ... bağlı ... , ... , ... , ... , ... , ... , ... ve ... bağlı , v ... , ... Köylerinin mülki hudutları içinde bulunan ormanların isimleri, tahdit yılı ve tescil durumlarının düzenlenen listede gösterildiğine ve bu yerlerde yapılan makiye ayırma işlemlerinin iptaline karar verildiğine, bir an için taşınmazın 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2.maddesi uyarınca orman rejimi dışına çıkarıldığı düşünülse dahi, dava konusu taşınmazın öncesinin eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafına göre orman sayılan yerlerden olduğu, orman niteliğini kaybetmesi sebebiyle orman rejimi dışına çıkartıldığından yine bu taşınmazın orman sınırları içine alınmasından önce oluşturulan bir tapu kaydı bulunsa dahi, özel mülkiyete konu olmayan ve asıl niteliği orman olan taşınmaz için oluşturulan tapu kaydının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu ve sahibine hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağından bu tür kayıtlara 1744 sayılı Yasa uygulamasında yine değer verilemeyeceği, kaldı ki dayanak Mart 1330 tarih 66 numaralı tapu kaydının ilk oluşumundaki miktarının 18.380 m2 olduğu, taşınmaz kesinleşen ve 1944 yılında tapuya tescil edilen orman sınırı içinde iken Hazine ve Orman Yönetiminin taraf olmadığı, Üsküdar 1. Asliye Hukuk
Mahkemesinin 30.04.1955 gün 1954/480-1955/196 sayılı kararı ile yüzölçümü 180.411 m2’ye çıkarılmış olduğundan bu kararın Yönetimleri bağlamayacağı, dayanak tapu kaydının ilk oluşturulduğu sınır ve yüzölçümüyle geçerli olduğu, değişir sınırlı tapu kaydının kapsamının 3402 sayılı Yasanın 20/C maddesi gereğince yüzölçümüne değer verilerek belirleneceği, bu ilke göz önünde bulundurularak yapılan uygulama sonucu uzman bilirkişiler tarafından düzenlenen haritada 17 ada 1 sayılı kadastro parselinden ifraz edilen çekişmeli parselin Mart 1330 tarih 66 numaralı tapu kaydının ilk oluşum tarihindeki yüzölçümüyle (18.380 m2) geçerli kapsamı dışında kaldığının belirlendiği, çekişmeli taşınmaz daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde ve tapu sicilinde orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı ve mülkiyet hakkı Hazineye ait kamu malı orman olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu göz önünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.’nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 - İsviçre 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, bu tür kayıtlarda T.M.Y."nın 1023. (E.M.Y.931 - İsviçre M.Y.974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı, davalının bu taşınmazı satın alırken ödediği bedeli taşınmazı kendisine satanlardan koşulları varsa sebepsiz zenginleşme kurallarına göre geri alabileceği belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19.01.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yayımı tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesinde yer alan “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehdarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderine hükmolunmaz” ve yine 6099 sayılı Yasanın 17. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen geçici 11. maddesinde yer alan “Bu Kanununun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekalet ücreti dahil yargılama giderleri içinde uygulanır” hükümleri uyarınca çekişmeli taşınmazın tapu maliki olan davalı aleyhine vekalet ücreti dahil yargılama giderlerine hükmedilemeyeceğinden hükmün vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. Bu sebeple, hükmün yargılama giderlerine ilişkin “2, 3 ve 4 rakamları ile belirtilen bentlerinin tamamen hükümden çıkarılarak bunların yerine “19.1.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi ve 6099 sayılı Yasanın 17. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen Geçici 11. maddesi uyarınca Davacı Hazine tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, Hazine yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına" cümlelerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesinin göndermesiyle H.U.M.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekli ile ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı peşin temyiz harcının istek halinde iadesine 15/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.