Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16914 Esas 2012/3887 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16914
Karar No: 2012/3887

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16914 Esas 2012/3887 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/16914 E.  ,  2012/3887 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    1954  yılında ... mahallesinde yapılan kadastro sırasında 418 ada 1 sayılı 392.680 m2 yüzölçümündeki taşınmaz ormanlık ve çalılık arazi niteliği ile Hazine adına tespit edilmiş, itiraz edilmeksizin 05.04.1955 tarihinde kesinleşmiştir.
    Davacılar vekili, 29/07/2008 havale tarihli dilekçe ile, tapu kayıtlarına dayanarak ... Mahallesinde bulunan, dava dilekçesinde sınırları belirtilen,  yaklaşık 60 dönüm yüzölçümündeki  taşınmazın  1939 yılında yapılan tahdit içinde kaldığını, taşınmazlarının kamulaştırılıp bedelinin taraflarına ödenmediğini belirterek, taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılması ve müvekkilleri  adlarına tapuya tescili, orman kadastrosunun kesinleşmesi halinde ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 15.000.-TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek Yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak taraflarına verilmesi  istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, dava edilen yerlerin 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidinde ... köy ormanı sınırları içinde kaldığı, ... köy ormanının 1947 yılında tapuya tescil edildiği, 1953 yılında yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında 418 ada 1 parsel numarasıyla Hazine adına tescilinin yapıldığı, dava edilen yerin  1744, 2896 ve 3302 sayılı Yasa uygulamalarına tabi tutulmadığı, halen tahdit içinde olduğu ve üzerinde eylemli olarak orman ağaçları bulunduğu, orman kadastrosunun kesinleştiği, kesinleşme tarihi itibariyle de zamanaşımı süresi dolduğundan davacıların tazminat isteyemeyecekleri gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, orman kadastrosunun iptali, tapu kaydının iptali ve  tescil ile  tazminat istemlerine ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744, 2896 ve 3302 sayılı Yasalar uyarınca yapılıp kesinleşen aplikasyon ve orman sınırları dışına çıkarma işlemleri vardır .
     İncelenen dosya kapsamına kararın dayandığı gerekçeye uzman orman bilirkişi kurulu tarafından kesinleşmiş orman tahdit haritasına dayalı olarak yapılan inceleme ve  uygulama sonucu çekişmeli taşınmazın 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman tahdidinde Kavak köy ormanı sınırları içinde kaldığı, Kavak köy ormanının 1947 yılında tapuya tescil edildiği, 1953 yılında yapılan genel arazi kadastro çalışmaları sırasında çekişmeli yerin 418 ada 1 parsel numarasıyla Hazine adına tescilinin yapıldığı, dava edilen yerin  1744, 2896 ve 3302 sayılı Yasa uygulamalarına tabi tutulmadığı, halen tahdit içinde olduğu ve üzerinde eylemli olarak orman ağaçları bulunduğu anlaşıldığına, orman kadastrosunun ve genel arazi kadastrosunun  iptali
    için   öngörülen hak düşürücü sürelerin dolduğuna, orman kadastrosunun kesinleştiği tarih itibariyle de  tazminat davası açmak için öngörülen zamanaşımı süresi de dolduğundan davacıların tazminat isteyemeyeceklerine, Devlet Ormanlarının Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 169/1-2, 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/D, 18/2 maddeleri, 6831 sayılı Orman Yasası ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre tabii servet niteliğinde olup devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğuna, özel mülkiyete konu olamayacağına, tapu ya da kazandırıcı zamanaşımı yoluyla veya başka bir yol ile kazanılamayacağına,  davacıların  dayandıkları  tapu kayıtlarının 4785 sayılı Yasa karşısında hukuki değer taşımayacağına, tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkralarının, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş olduğuna, diğer fıkralarının da 03.03.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasa ile  yürürlükten kaldırıldığından bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağına  göre, yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, davalılar   yönünden    davanın ortak sebepten reddine karar verildiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesi uyarınca   Orman Yönetimi ve Hazine vekili için  tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi doğru değil ise de, bu durum hükmün bozulmasını ve yeniden  yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun  görülmüştür. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan 4 rakamlı  bölümün hükümden çıkarılarak bunun yerine  “Davalılar Maliye Bakanlığı ile ... (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) kendilerini vekil ile temsil ettirmişler ise de  davalılar   yönünden    davanın ortak sebepten reddine karar verildiğinden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesi gözetilerek  karar  tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 1.800.-TL  vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılara eşit olarak verilmesine” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA,  aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 15/03/2012 günü oybirliğiyle karar verildi.
                                     










    Hemen Ara