Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16520 Esas 2012/3886 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/16520
Karar No: 2012/3886

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/16520 Esas 2012/3886 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davalı Hazine, kadastro tespitine itiraz davasının sonucuna itiraz etti ve Mahkeme kararının Yargıtay tarafından incelenmesi istendi. Dosya incelendikten sonra Yargıtay, mahkemece yeterli inceleme yapılmadığı sonucuna vardı. Çünkü raporlar, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı konusunda farklı sonuçlar ortaya koyuyordu. Mahkeme öncesinin belgelerde nasıl nitelendirildiğini belirlemeli, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığına karar vermelidir. Eğer taşınmaz orman sayılırsa davacının talebi reddedilmelidir. Eğer taşınmaz orman sayılmayan yerlerden ise, zilyetliği yoluyla edinme koşulları araştırılmalıdır. Ayrıca, sulu ve susuz toprak miktarı belirlenince, Yasanın getirdiği sınırlama aşılmışsa, bir hüküm verilmelidir. Kararda, 3402 sayılı Yasa, 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar da yer almaktadır.
20. Hukuk Dairesi         2011/16520 E.  ,  2012/3886 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    2004 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 148 ada 7 parsel sayılı 5.494,68 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, senetsiz ve belgesizden ham toprak niteliği ile Hazine adına tespitine karar verilmiştir. Davacı ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak çekişmeli taşınmazın adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın kadastro tespitinin iptal edilerek davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
    Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi hükmü uyarınca yapılıp kesinleşmeyen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
    Mahkemece yapılan inceleme, araştırma ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; Hükme dayanak yapılan orman bilirkişi raporunda, çekişmeli taşınmazın kesinleşen orman sınırlama haritası dışında kaldığı, 1948 çekim tarihli hava fotoğrafında, 1958, 1978 ve 1995 tarihli memleket haritalarında açık alanda gözüktüğünden orman sayılmayan yerlerden olduğu açıklanmış ise de rapor ekindeki memleket haritasında sadece çekişmeli taşınmaz gösterilmiş olup geniş aplike yapılmadığı gibi Dairenin geri çevirme kararı üzerine aynı orman ve fen bilirkişi tarafından düzenlenen ek raporda çekişmeli taşınmazın (A) ile işaretlenen kesiminin 1963 baskı tarihli memleket haritasında yeşil renkli ormanlık alanda, 1948 çekim tarihli hava fotoğrafında ise üzerinde meşe ağaçları bulunan alanda gözüktüğü, (B) ile işaretlenen bölümünün ise 1963 basım tarihli memleket haritasında açık alanda, 1948 çekim tarihli hava fotoğrafında tek tek çalı bulunan orman içi açıklık olarak gözüktüğünü, taşınmazın tamamının 6831 sayılı yasanın 1.maddesi uyarınca orman sayılan yerlerden olduğu, önceki rapor ekindeki memleket haritasında kayma yapıldığı, Net-cad programı ile kaymanın giderildiği belirtilmiştir. Bu durumda; çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünde duraksama olmuştur. Hükme dayanak alınan uzman orman bilirkişi tarafından düzenlenen rapor çekişmeli yerin öncesinin orman niteliğini belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
    Diğer taraftan; davalı yararına kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşulları yöntemince araştırılmamıştır.
    Bu sebeplerle; mahkemece, en eski tarihli memleket haritası ile hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek iki orman yüksek mühendisi, bulunamaması halinde 2 orman mühendisi bir harita mühendisi bulunamaması halinde bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyedlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin
    01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; fen ve uzman orman bilirkişilerden, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeğini kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeğinin de memleket haritası ölçeğine bilgisayar ortamında (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de gösterecek şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı, keşifte, çekişmeli taşınmaz hakim tarafından gözlemlenmeli, taşınmaz üzerinde neler bulunduğu, (bitki örtüsü, ağaçların cinsi, sayısı, orman ağaçlarının toplumu dağınık mı bulundukları vb.) ayrıntılı olarak keşif tutanağına yazılmalı, komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı, çekişmeli yeri sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı, taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde kişinin davasının reddine karar verilmelidir.
    Çekişmeli taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, davacı kişi kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak çekişmeli taşınmazın adına tapuya tescili istemiyle dava açtığına göre davacı yararına 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla taşınmaz edinme koşullarının araştırılması gerekeceğinden, bu kez dava konusu taşınmazın bulunduğu yere ilişkin olarak 1980-1985 yıllarına ilişkin 1/20000 ve 1/25000 ölçekli stereoskopik hava fotoğrafları ile aynı yıllara ilişkin fotogonometri yöntemiyle düzenlenmiş harita bulundukları yerlerden getirtilmeli, ziraat mühendisi, harita mühendisi ve orman mühendisi ile birlikte hava fotoğrafları; topoğrafik harita ve kadastro paftası ile çakıştırıldıktan sonra mahalline uygulanmalı, stereoskop aletiyle incelenmeli, fen, ziraat ve orman bilirkişi tarafından taşınmaz üzerinde tam olarak hangi tarihten itibaren zilyetliğin başladığı belirlenmeli, zilyetlik olgusunun maddi olaylara dayalı olmasından hareketle, maddi olayların ancak tanık, bilirkişi ve benzeri anlatımlarla kanıtlanacağı gözetilmeli (H.G.K. 30/03/1994 gün ve 1993/8 - 939 - 1994/176 sayılı kararı), komşu parsellerin tutanak ve dayanakları uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı; tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları ile kadastro tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmeli; zilyetliğin ne zaman başladığı, kaç yıl, ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; tespit tarihine kadar davacı kişi yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi uyarınca, davacı kişi ile eklemeli zilyetler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden senetsiz belgesiz araştırması yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, Yasanın getirdiği 40/100 dönüm sınırlamasının aşılıp aşılmadığı saptanmalı, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 15/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara