Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/1790 Esas 2022/6018 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2022/1790
Karar No: 2022/6018
Karar Tarihi: 28.09.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2022/1790 Esas 2022/6018 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2022/1790 E.  ,  2022/6018 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi

    Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık müdafii ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 14.03.2019 tarihli ve 2016/13-1281-2019/216 sayılı kararı ile benzer nitelikteki birçok kararında vurgulandığı üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 40/2, 5271 sayılı CMK'nın 34/2, 232/6. maddeleri gereğince, hüküm ve kararlarda, başvurulacak yasa yolu, süresi, başvuru yapılacak merci ile başvuru şeklinin anlaşılabilir nitelikte açıkça gösterilmesi zorunludur. Bunlardan bir veya birkaçının eksik ya da hatalı gösterilmesi CMK'nın 40. maddesi uyarınca eski hale getirme nedenini oluşturmaktadır. Bu bildirimlerdeki temel amaç, kanun yollarına başvuru hak ve yetkisi bulunanların, başvuru haklarını etkin bir biçimde kullanmalarının sağlanması ve bu eksiklik nedeniyle hak kayıplarına yol açılmamasıdır. Ancak burada dikkat edilecek veya eski hale getirme nedeni oluşturacak husus, eksik veya yanılgılı bildirim nedeniyle bir hakkın kullanılmasının engellenip engellenmediğinin belirlenmesidir. Bildirimdeki eksikliğin yol açtığı bir hak kaybı bulunmamakta ise, bu durum eski hale getirme nedeni oluşturmayacaktır.
    İncelenen dosyada; katılanlar vekilinin yüzüne karşı verilen hükmün, katılanlar vekili tarafından CMUK’un 310/1. maddesinde öngörülen yasal bir haftalık süre geçtikten sonra 20/12/2021 tarihinde temyiz edildiği anlaşılmış ise de; hükmün yasa yolu kısmında temyiz süresinin tebliğden itibaren ''15 gün'' olarak belirtilmesi sebebiyle, katılan vekilinin bu yanılgılı bildirimden kaynaklı olarak temyiz hakkını süresinde kullanmasının engellendiği ve temyiz isteminin süresinde olduğu anlaşılmıştır.
    5271 sayılı CMK'nın 17/10/2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi yeniden düzenlenmiş olan "Basit Yargılama Usulü" başlıklı 251. maddenin 1. fıkrasında yer alan "Asliye Ceza Mahkemesince iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir." şeklindeki düzenlemeye göre basit yargılama usulünün uygulanıp uygulanmama takdirinin mahkemeye bırakıldığı, bozma üzerine incelenen kararda mahkemece basit yargılama usulünün uygulanmasına yer olmadığına ve genel hükümlere göre yargılamaya devam edilmesine karar verildiği anlaşılmakla yapılan incelemede;
    Dosya içeriğine göre, olay günü, gündüz vakti, meskun mahalde, sürücü belgesiz sanığın sevk ve idaresindeki otomobil ile iki yönlü sokakta seyir halindeyken olay mahalline geldiğinde, önünde seyir olan tanık İsa’nın aracını sollayıp virajı alamayarak aracını kuma kaptırıp kaydırması sonucu karşı yönden gelen minibüsün sol ön ve yan kısımlarına çarpıp daha sonra aracının direksiyon hakimiyetini kaybederek sağda yol kenarına yürüyen 10 yaşındaki yaya Mark James Lalor Smith’e çarparak mağdur yayayı araç ile bahçe duvarı arasına sıkıştırması sonucu, mağdur yayanın duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine ve hayat fonksiyonlarını ağır (6.) derece etkileyecek nitelikte kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına tamamen kusurlu olarak neden olduğu olayda,
    Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, katılanlar vekilinin, sanığın olası kastla cezalandırılması gerektiğine, cezada indirim uygulanmasına yönelik, süre tutum dilekçesi vererek kararı temyiz eden sanık müdafinin kararın hukuka aykırı olduğuna ilişkin temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    Dairemizin yerleşik içtihatlarına göre bilinçli taksire vücut verir nitelikte mahal şartlarının iki katı bir hızda seyrettiğine dair dosya kapsamında hız tespiti bulunmayan sanık hakkında “sanığın kaza mahallinde yolun mıcırlı olduğunu görmesine rağmen aracını hızlı bir şekilde sürmesi ve viraja süratli bir şekilde girerek direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu yayaya çarpmak sureti ile olaya sebebiyet vermesi nedeniyle”şeklindeki gerekçe ile bilinçli taksirle hareket etmeyen sanık hakkında, koşulları oluşmadığı gözetilmeden TCK'nın 22/3. maddesi gereğince bilinçli taksir hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi;
    Kabule göre ise;
    a-Sanık hakkında belirlenen 1 yıl hapis cezasının TCK’nın 22/3. maddesi gereğince 1/3 oranında arttırılması sırasında 1 yıl 4 ay yerine 1 yıl 6 ay olarak belirlenmesi, belirlenen bu cezanın TCK’nın 89/3-b maddesi gereğince 1 kat arttırılması sırasında 2 yıl 8 ay yerine 2 yıl 12 ay olarak belirlenmesi sonucunda, TCK'nın 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirilmesi sırasında sonuç cezanın 2 yıl 2 ay 20 gün yerine 1 yıl 18 ay olarak hesaplanması sonucu fazla ceza tayin edilmesi,
    b-5237 sayılı TCK'nın 53/1. maddesindeki hak yoksunluklarının taksirli suçlarda uygulanma olanağı bulunmadığı gözetilmeden, taksirle öldürme suçundan hüküm kurulurken anılan madde ile sanık hakkında hak yoksunluğuna hükmedilmesi,
    Kanuna aykırı olup, sanık müdafinin ve katılanlar vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 28.09.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara