Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15553 Esas 2012/3863 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/15553
Karar No: 2012/3863

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15553 Esas 2012/3863 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/15553 E.  ,  2012/3863 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki orman kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacılar, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 07/11/2002 gün ve 1998/380-305 sayılı tescil ilamıyla oluşan 1184 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına dayanarak yörede 2005 tarihinde ilk kez yapılan ve 16/06/2006 ila 16/12/2006 tarihleri arasında ilan edilen orman kadastrosu sırasında ... köyü 1184 parsel sayılı taşınmazın 80 dönüm kadar kısmının orman sınırları içine alınması işleminin yanlış olduğunu ileri sürerek, bu yere ait sınırlamanın iptalini istemişlerdir. Orman Yönetimi, asliye hukuk mahkemesinde dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla açtığı dava, orman tahdidine itiraza dönüştüğü gerekçesiyle kadastro mahkemesine devredilmiş; kadastro mahkemesinde 2011/1 esas numarası alan dava ile ... ve arkadaşları tarafından açılan dava arasında hukuki ve fiili irtibat görülerek birleştirilmiştir. Mahkemece; davacı ... ve arkadaşlarının orman kadastrosuna itiraz yönünden açmış oldukları davanın reddine, tescil davası yönünden mahkemenin görevsizliğine, kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Göksun Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, Orman Yönetiminin 1184 parsel sayılı taşınmazın tamamına yönelik açmış olduğu birleşen dosyanın tefriki ile yeni bir esasa kaydına karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, altı aylık süre içinde açılan orman kadastrosuna itiraz niteliğindedir.
    Mahkemece çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli değildir. Şöyle ki; hükme dayanak alınan bilirkişi raporunda, 1959 tarihli memleket haritası uygulanmasına rağmen bu memleket haritasının oluşumuna esas hava fotoğrafları getirtilip uygulanması gerekirken sonraki 1985 tarihli hava fotoğrafı uygulanmış olması ve çekişmeli taşınmaza komşu parselleri de gösterir şekilde pafta ile memleket haritası birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle taşınmazın konumu memleket haritasında gösterilmemesi nedeniyle bilirkişi raporu taşınmazın orman olup olmadığını ve hukuki durumunu belirlemeye yeterli ve kanaat verici olmayıp, bu rapora dayanılarak hüküm kurulamaz.
    Orman sınırlandırılması yapılmayan veya sınırlandırılmanın ilk olarak yapıldığı yerlerde, bir yerin orman niteliğinin ve hukuki durumunun 3116, 4785, 5658, 6831 sayılı yasa hükümlerine göre çözümlenmesi gerekir. 3116 sayılı Yasa ile sadece hangi nitelikteki taşınmazların devlet ormanı sayılacağını göstermiş ve devlet ormanlarının kadastrosunun yapılmasını öngörmüştür. 13.07.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Yasanın 1. maddesi gereğince 2. maddesinde sayılan istisnalar dışında bütün ormanlar devletleştirilmiş, devletleştirilen ormanlardan bazıları sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Yasa ile iadeye tabi tutulmuş ve iadenin koşulları aynı yasada gösterilmiştir.
    Mahkemece 1959 tarihli memleket haritasının elde edildiği hava fotoğrafları ve varsa amenajman planı ilgili yerlerden getirtilip, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek üç orman mühendisi ve bir fen elemanı aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45. maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.03.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.06.1989 gün ve 7/25 E.K. sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 03.03.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14. maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; keşifte, hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; orman kadastrosu kesinleşmediğine göre, fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulanacak kesinleşmemiş tahdit haritası ile irtibatlı, taşınmazın konumunu gösteren orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
    Yine, dava konusu 1184 parsel sayılı taşınmaz tapuda kayıtlı olup tescil talebi hakkında görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
    Ayrıca, Orman Yönetiminin asliye hukuk mahkemesinde dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla açmış olduğu tapu iptal ve tescil davasının eldeki orman kadastrosuna itiraz davasının sonucunu beklemesi gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermek üzere tefrik olunmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatıranlara iadesine 14/03/2012 günü oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara