Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/6908 Esas 2022/6077 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2020/6908
Karar No: 2022/6077
Karar Tarihi: 29.09.2022

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2020/6908 Esas 2022/6077 Karar Sayılı İlamı

12. Ceza Dairesi         2020/6908 E.  ,  2022/6077 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suçlar : Trafik güvenliğini tehlikeye sokma, taksirle yaralama


    Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm, sanık müdafii ve katılan vekili tarafından, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına (karar verilmesine yer olmadığına) ilişkin karar ise yalnızca katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü;
    1- Trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan sanık hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına (karar verilmesine yer olmadığına) ilişkin karara karşı katılan vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
    Hüküm kurulmasına yer olmadığına (hüküm verilmesine yer olmadığına) ilişkin kararın CMK'nın 223/1. maddesinde belirtilen hüküm türleri arasında yer almaması sebebiyle temyiz kabiliyetinin bulunmadığının anlaşılması karşısında; dosyanın bu suç yönünden incelenmeksizin mahkemesine iadesinin temini için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
    2- Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hükme yönelik temyiz taleplerinin incelenmesine gelince;
    Sanığın sürücü belgesinin TCK'nın 53/6. maddesi gereğince alınmasına karar verilmesi nedeniyle hükmün kesin olmadığı ve temyize tabi olduğu anlaşılmakla yapılan incelemede;
    Sanığa isnat edilen eylemin, 5237 sayılı TCK'nın 89. maddesinin 1-2-3. fıkralarında düzenlenen ''taksirle yaralama'' suçuna ilişkin olduğu, taksirle bir kişinin yaralanmasına sebebiyet verilmesi halinde gerçekleşecek olan taksirle yaralama suçu için TCK'nın 89. maddesinin 1. fıkrasında temel ceza miktarının ''üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası'' olarak belirlendiği; 5271 sayılı CMK'nın, 17.10.2019 tarihli ve 7188 sayılı Kanunun 24. maddesi ile başlığı ile birlikte yeniden düzenlenmiş olan ''Basit Yargılama Usulü'' başlıklı 251. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; ''Asliye ceza mahkemesince, iddianamenin kabulünden sonra adli para cezasını ve/veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit yargılama usulünün uygulanmasına karar verilebilir.'' şeklindeki düzenlemeye, 7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan ''01/01/2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.'' şeklindeki düzenleme ile sınırlama getirilmiş ise de; Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli ve 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan, 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas - 2020/33 Karar sayılı iptal kararı ile; ''...kovuşturma evresine geçilmiş...'' ibaresinin, aynı bentte yer alan ''...basit yargılama usulü...'' yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptaline karar verilmesi sebebiyle, kovuşturma evresine geçilmiş olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan düzenlemenin iptal edildiği anlaşıldığından; Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün olmayıp, Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin ise derhal uygulanması gerekmekle birlikte, basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasına göre; ''mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.'' şeklindeki düzenleme karşısında, Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararının neticeleri itibariyle maddi ceza hukukuna ilişkin ve CMK'nın 251. maddesinin 3. fıkrasında yer alan düzenlemenin sanık lehine sonuç doğurabilecek nitelikte olduğunun anlaşılması karşısında, TCK'nın 7. maddesi ile CMK'nın 251. maddesi hükümleri gözetilmek suretiyle, sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, ''Basit Yargılama Usulü'' yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması;
    Bozmayı gerektirmiş olup, sanık müdafinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, hükmün bu sebepten dolayı sair yönler incelenmeksizin 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK'un 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 29.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.









    Hemen Ara