Esas No: 2022/6842
Karar No: 2022/8217
Karar Tarihi: 26.10.2022
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2022/6842 Esas 2022/8217 Karar Sayılı İlamı
3. Hukuk Dairesi 2022/6842 E. , 2022/8217 K.Özet:
Davalı işletme ile davacı arasındaki menfi tespit davasında, davacı, sulama dönemi olmadığı halde sayaç kapatılmasına rağmen borç tahakkuk ettirildiğini, borçlu olmadığının tespit edilmesini talep etmiştir. Mahkeme, endeks esaslı ek tahakkuk nedeniyle davacının 1.562.111,60 TL borçlu olmadığının tespitine karar vermiştir. Bunun üzerine davalı şirketin temyizi üzerine Yargıtay, araştırmaya yönelik bozma kararı vermiştir. Mahkeme, bu kez davacının 1.305.293,37 TL borçlu olmadığını tespit etmiştir. Yargıtay, usule ilişkin kazanılmış hak ilkesi ihlali yapıldığı gerekçesiyle mahkeme kararını davalı yararına bozmuştur. 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 428. ve 440. maddelerine atıf yapılmıştır.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalı şirketin elektrik abonesi olduğunu, 28/10/2008 ile 13/04/2009 tarihleri arasında sulama sezonu olmamasına ve davalı şirket tarafından sayaç kapatılmasına rağmen hakkında 1.562.111,60 TL borç tahakkuk ettirildiğini, bu dönemde elektrik sayacının çalışmadığını ileri sürerek; davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı;davanın zamanaşımına uğradığını, davacının faturanın tebliğinden itibaren yasal sekiz günlük süre içinde itirazda bulunmadığını, borcu zımnen kabul ettiğini, yapılan tahakkukun yönetmeliğe uygun olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile davacı adına kayıtlı aboneliğe davalı şirketçe tahakkuk ettirilen 18/01/2010 son ödeme tarihli 2010/1. döneme ait endeks esaslı olmayan 1.562.111,60 TL tutarlı endeks esaslı olmayan ek tahakkuk nedeniyle davacının davalı şirkete 1.070.660,78 TL borçlu olmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine dair verilen karar, davalı vekilinin temyizi üzerine, Dairece verilen 11/11/2013 tarihli ve 2013/16153 E. 2013/15643 K. sayılı ilamla, ‘’... somut olayda; davalının ve yüklenicisi firmanın bazı görevlileri hakkında görevin kötüye kullanılması ve edimin ifasına fesat karıştırma suçlarından Asliye Ceza Mahkemesine dava açıldığı, mahkemece eylemlerin kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması sureti ile kurum zararına dolandırıcılık ve sahte resmi belge düzenlemek suçlarını oluşturabileceği gerekçesi ile Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğuna karar verildiği, dava dosyasının derdest olduğunun anlaşıldığı (...) anılan ceza dosyasında ileri sürülen eylemler ile davaya konu edilen 1.562.111.60 TL miktarındaki endeks esaslı olmayan ek tahakkuk işlemi arasında bağlantı bulunup bulunmadığının tespit edilmesi, var ise anılan ceza davasının bu davanın sonucuna olabilecek etkisi gözetilerek bekletici mesele yapılması, mahkemece her iki dosya arasında bağlantı bulunmadığının belirlenmesi halinde de bilimsel verilere dayanmayan ve itiraza uğrayan dosyada yer alan bilirkişi raporu hükme dayanak alınacak nitelikte olmadığından konusunda uzman üç kişilik bilirkişi kurulundan davacının davalı şirkete olan borç miktarının belirlenmesi için rapor alınması gerektiği...’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulü ile davacının davalı şirket tarafından tahakkuk ettirilen 18/01/2010 son ödeme tarihli 2010/1. döneme ait endeks esaslı olmayan 1.562.111,60 TL tutarlı endeks esaslı olmayan ek tahakkuk nedeniyle 1.305.293,37 TL borcunun bulunmadığının tespitine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Taraflardan yalnız birinin temyizi halinde, Yargıtay, hükmü temyiz edenin aleyhine bozamaz (Aleyhe bozma yasağı). Bundan başka, taraflardan yalnız birinin hükmü temyiz etmesi halinde, Yargıtay'ın (temyiz eden tarafın lehine olarak) verdiği bozma kararına uyan yerel mahkeme de artık, temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm veremez. Buna da "aleyhe hüküm verme yasağı" denir. Taraflardan yalnız birinin temyizi üzerine verilen bozma kararına uyan mahkemenin temyiz eden tarafın, önceki (bozulan) karara oranla daha aleyhine olan bir hüküm vermemesi ilkesi, usule ilişkin kazanılmış hak müessesesi ile de yakından ilgilidir.
Somut olayda; mahkemece verilen ilk hüküm incelendiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacının davalı şirkete 1.562.111,60 TL tutarlı endeks esaslı olmayan ek tahakkuk nedeniyle 1.070.660,78 TL borçlu olmadığının tespitine (davacının 491.450,82 TL borçlu olduğu) karar verildiği, bu kararın davalı tarafça temyizi üzerine araştırmaya yönelik bozulduğu, bozmaya uyan mahkemece bu kez davacının 1.305.293,37 TL borcunun bulunmadığının tespitine (davacının 256.818,23 TL borçlu olduğu) karar verilmek suretiyle davalı yararına oluşan usule ilişkin kazanılmış hak ilkesi ihlal edilerek aleyhe hüküm verme yasağına aykırı davranılmış olması, doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/10/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.