Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/14942 Esas 2012/3779 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/14942
Karar No: 2012/3779
Karar Tarihi: 14.03.2012

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/14942 Esas 2012/3779 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/14942 E.  ,  2012/3779 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ... köyü 273 ada 44 parsel sayılı 8265.10 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, belgesizden fındık bahçesi niteliği ile davalıların murisi ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve orman sayılan yerlerden olduğu iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece, davanın reddine ve dava konusu parselin davalılar adlarına tapuya tesciline karar verilmiş, hükmün Hazine tarafından temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 27/ 04/ 2006 tarih, 2006/ 2444- 5749 sayılı ilamı ile bozulmuştur. Hükmüne uyulan bozma ilamında “Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında olan ve memleket haritasında da orman sayılan, zilyetlikle kazanılamayacak yer olduğu iddiası ile tespitin iptalini ve Hazine adına tescilini istemektedir. Mahkemece, Hazine tarafından orman iddiası ile dava açıldığı; ancak, taşınmazın tamamının 1988 yılında kesinleşen orman sınırı dışında kaldığı kabul edilerek, başka bir araştırma yapılmadan davanın reddine karar verilmişse de, yapılan araştırma ve inceleme, alınan uzman bilirkişi raporları hüküm kurmaya yeterli değildir. Şöyle ki; mahkemece, bilgilerine başvurulan harita, uzman orman ve ziraat mühendisi bilirkişiler memleket haritası, orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilip çevre parsellerle birlikte uygulama yapmadan ve dava konusu taşınmazın yeri memleket haritası üzerinde nokta şeklinde işaretlenerek verdikleri raporlarında, taşınmazın büyük bölümünün fındık ağaçları ile kaplı, fındık bahçesi niteliğinde olduğunu, 1988 yılında kesinleşen orman kadastro sınırı dışında kaldığı, 1959 tarihli 1/25000 ölçekli memleket haritasında kısmen orman sayılan yerler içinde kaldığını açıklayarak, sonuçta dava konusu parselin kesinleşen orman kadastro haritasının kapsamı dışında kaldığı ve bu nedenle orman sayılmayan yer olduğunu bildirmişler ve mahkemece de bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur.
    Kural olarak bir yerde, 4785 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 13.07.1945 tarihinden sonra yapılıp kesinleşen orman kadastrosu varsa o yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının kesinleşen orman kadastrosu harita ve tutanaklarının uygulanması sonucu belirlenecektir.
    Ne var ki; davacı Hazine, taşınmazın öncesinin orman olduğu ve bu niteliği nedeniyle zilyetlikle kazanılamayacak devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer olduğu iddiası ile dava açtığına göre, dava konusu taşınmazın yalnızca kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında kalması yeterli olmayıp zilyetlikle kazanılması koşullarının bulunup bulunmadığının ve ayrıca 4999 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında bırakılmış orman olup olmadığının da araştırılması gerekir.
    Alınan uzman bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın öncesinin 1959 tarihli memleket haritasında kısmen yeşil renkli orman alanında kaldığı bildirilmiştir. Bir an için taşınmazın 1988 tarihinde kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında kaldığı kabul edilse bile, aslında ormanların zilyetlikle kazanılamayacağı, kaldı ki; arazi kadastrosunun 2004 yılında yapıldığı göz önünde bulundurulduğunda, kadastro tespit tarihine kadar 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı bir yana, 05.11.2003 gün ve 4999 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince öncesinin “...evvelce sınırlaması yapılmış olup da, herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış orman” olup olmadığının da araştırılması ve devletin hüküm ve tasarrufu altında orman sayılan yer olması halinde kesinleşen orman sınırı dışında kalan taşınmaza yönelik Hazinenin davasının kabul edilmesi gerekir.
    Bu nedenle; mahkemece, önceki bilirkişiler dışında bu konuda uzman serbest orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak iki kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak inceleme ve keşifte kesinleşmiş tahdit haritası ve tapulama paftası ölçekleri denkleştirilerek sağlıklı bir biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıklarda olan en az 4 ya da 5 orman tahdit sınır (OTS) noktasını gösterecek biçimde çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu hattına göre konumu duraksamaya yer vermeyecek biçimde saptanmalı; bilirkişilere tahdit hattı ile irtibatlı müşterek kroki düzenlettirilmeli; çekişmeli taşınmazın orman sınırı dışında kaldığının belirlenmesi halinde, en eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planları ilgili yerlerden getirtilip, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; orijinal-renkli memleket haritası ölçeği kadastro paftası ölçeğine çevrildikten sonra yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunun yalnız büro incelemesi ile değil, uygulama ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili rapor alınmalı; kesinleşen orman sınırı dışında kalıp da hava fotoğrafı ve memleket haritasındaki görünüm ve rumuzlara eylemli duruma göre devletin hüküm ve tasarrufu altında ve orman sayılan yerlerden olup olmadığı belirlenmeli, taşınmazın tamamının veya bir kısmının devletin hüküm ve tasarrufu altındaki orman sayılan yer olması halinde kesinleşen orman kadastrosu ile kadastro tespit tarihi ve ayrıca 6831 sayılı Yasanın 4999 sayılı Yasa ile değişik 7. maddesi gereğince herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış, devletin hüküm ve tasarrufu altındaki zilyetlikle kazanılmayacak yer olduğu göz önünde bulundurularak Hazinenin davası kabul edilmeli; böylesine yapılacak uygulama ve araştırma sonunda, çekişmeli parselin kesinleşen orman kadastrosu sınırları dışında ve ayrıca devletin hüküm ve tasarrufu altında öncesi ve halen orman sayılmayan ve zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, kadastro tespiti belgesiz zilyetliğe dayalı olarak yapıldığından, davalı gerçek kişinin bu yeri Hazineye karşı 3402 sayılı Yasanın 14 ve 17. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanıldığını kanıtlaması gerekeceğinden, öncelikle davalıdan zilyet tanıkları bildirmesi, daha sonra da Hazineden karşı delilleri istenerek, keşif sırasında dinlenecek yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından imar-ihyanın ne zaman başlayıp, hangi tarihte tamamlandığı; bundan sonra, sürdürülen zilyetliğin nasıl ve kaç yıl olduğu ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı konuları sorularak, kendilerinden maddi olaylara dayalı bilgi ve ziraat mühendisinden, taşınmaz üzerindeki bitki örtüsü, toprak yapısı ve kullanım biçim ve süresi konularında ilmi verilere dayalı rapor alınmalı; 3402 sayılı Yasanın 14. maddesindeki 40-100 dönüm kısıtlama araştırması yöntemine uygun yapılmalı; bundan sonra toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.” hükmüne yer verilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 2138.80 m2"lik bölümünün orman niteliğinde Hazine, geriye kalan (B) harfli 6126.30 m2"lik bölümünün payları oranında davalı mirasçıları adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Karar Hazine tarafından (B) harfli bölüme yönelik olarak temyiz edilmiştir.
    Dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde 1975 yılında seri bazında yapılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Daha sonra 1985 yılında evvelce sınırlaması yapılmış ormanlarda 2896 sayılı Yasa ile değişik 2/B uygulaması ile evvelce sınırlaması yapılmış olup da herhangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu ile 2/B uygulamaları yapılmış, bu çalışma da 10/11/1985 tarihinde ilan edilerek kesinleşmiştir.
    Dosya kapsamına ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince işlem yapılarak hüküm kurulmuş olduğuna göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Yasasının değişik 13/j maddesi uyarınca harç alınmasına yer olmadığına 14/03/2012 gününde oybirliği ile karar verildi.


    Hemen Ara