Esas No: 2011/15895
Karar No: 2012/3768
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15895 Esas 2012/3768 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 06.10.2010 gün 10267-11939 sayılı bozma kararında özetle: "1979 yılında yapılan kadastro sırasında ... köyü 169 ve 323 parsel sayılı sırasıyla 5.100 m2 - 5.800 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, senetsiz ve belgesizden tarla niteliği ile ... adına tespit ve tescil edilmiş, satış yoluyla davalılar miras bırakanı ... ’a geçmiştir. Davacı ... Yönetimi, çekişmeli taşınmazların kesinleşen orman tahdit haritası içinde kalan kesimlerinin tapu kayıtlarının iptali ile orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili ve el atmanın önlenmesi istemiyle her bir parsel hakkında ayrı ayrı dava açmıştır. Hazine, aynı istemle davaya katılmıştır. Mahkemece, dava dosyaları birleştirildikten sonra davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek dava konusu parsellerin (A) ile işaretlenen bölümlerinin kayıt maliki üzerinde bırakılmasına, (B) ile işaretlenen kesimlerinin orman niteliği ile Hazine adına, 169 parselin (C) ile işaretlenen kesiminin ise 2/B niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
1- Hazine ve Orman Yönetiminin 323 parsele yönelik temyiz itirazları yönünden; Dairenin geri çevirme kararı üzerine getirtilen Seyitgazi Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/107-2005/80 sayılı dosyası incelendiğinde; Hazinenin çekişmeli 363 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen tahdit içinde iken 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldığı iddiası ile dava açtığı, mahkemece davanın kabulüne, çekişmeli taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline karar verildiği, temyiz edilmeksizin kesinleştiği, ancak henüz tapuda infaz edilmediği tespit edilmiştir. Seyitgazi Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/107-2005/80 sayılı dosyası ile temyize konu dosyanın birleştirilerek görülmesi zorunlu ise de asliye hukuk mahkemesinin 2004/107-2005/80 sayılı ilamıyla 323 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline dair verilen karar Hazine ve tapu maliki Muzaffer Çopur yönünden H.Y.U.Y.’nın 237. maddesi uyarınca kesin hüküm niteliğindedir. Bu durumda temyize konu dosyada Hazine ve Orman Yönetiminin 323 parsele yönelik davalarının konusu kalmamıştır. Mahkemece 323 parsel sayılı taşınmaza yönelik açılan davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına yönünde karar verilmesi gerekirken işin esası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir .
2- Hazine ve Orman Yönetiminin 169 parsele yönelik temyiz itirazlarına gelince; mahkemece bu yer hakkında yapılan araştırma inceleme ve uygulama hükme yeterli değildir. Şöyle ki; dairenin geri çevirme kararı üzerine getirtilen Seyitgazi Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/115-2005/81 sayılı dosyası incelendiğinde; Hazinenin çekişmeli 169 parsel sayılı taşınmazın kesinleşen tahdit içinde iken 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile Hazine
adına orman rejimi dışına çıkarıldığı iddiası ile dava açtığı, mahkemece davanın kısmen kabulüne, çekişmeli taşınmazın fen bilirkişi raporunda (B) ile işaretlenen 3.900 m2 yüzölçümlü bölümünün Hazine adına, (A) ile işaretlenen 1.200 m2 yüzölçümlü kesiminin kayıt maliki üzerinde bırakılmasına karar verildiği, Hazinenin temyizi üzerine Dairece 31.12.2008 tarihinde onanarak kesinleştiği ancak henüz tapuda infaz edilmediği tespit edilmiştir.
Seyitgazi Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/115-2005/81 sayılı dosyasında hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu ekindeki hat uygulaması ve temyize konu dosyada karara dayanak alınan bilirkişi kurulu tarafından düzenlenen krokideki hat uygulaması ile bir örneği dosyada yer alan tahdit haritası birbiri ile çelişiktir. Mahkemece bu çelişkiler ve farklılıklar üzerinde durulup yöntemince giderilmemiştir. Tahdit haritası ile çelişen krokiye dayanılarak hüküm kurulamaz. Bu haliyle uzman bilirkişinin orman tahdit haritası ve tutanakları ile kadastro paftasını nasıl uyguladığı ve taşınmazın kesinleşen orman tahdidinde ne gibi işleme tabi tutulduğu net olarak anlaşılamamaktadır. Seyitgazi Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/115-2005/81 sayılı dosyasında orman yönetimi taraf olmadığından ve her iki dosyadaki dava sebepleri farklı olduğundan bu dosya temyize konu dosya yönünden H.Y.U.Y.’nın 237. maddesi uyarınca kesin hüküm oluşturmaz.
Kabule göre de; Orman Yönetiminin, kesinleşen tahdit alanında kalan taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescili ve davalının el atmasının önlenmesi istemiyle dava açtığı, Hazinenin de aynı yöndeki istemle davaya katıldığı ve temyize konu taşınmazın (B) ile işaretlenen kesiminin kesinleşen tahdit haritası içinde kaldığı belirlenerek bu bölümün tapu kaydının iptaline karar verildiği halde mahkemece el atmanın önlenmesi istemi hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemiştir.
Bu nedenle; mahkemece, öncelikle çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 26/03/1982 tarihinde ilan edilip dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2. madde uygulaması ile 3302 Sayılı Yasaya göre 21/04/2003 tarihinde ilan edilip dava tarihi itibariyle kesinleşen 2/B madde uygulamasına ilişkin işe başlama, işi bitirme, sonuçları ilan tutanakları, çalışma tutanakları ile çekişmeli taşınmazın bulunduğu yeri orman sınır noktalarıyla birlikte gösterir orman tahdit haritası ve orman rejimi dışına çıkarma haritalarının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örnekleri ile çekişmeli taşınmaz ile komşularını gösterir 1979 yılında düzenlenen 2 nolu kadastro paftasının orijinalinden çekilmiş renkli fotokopi örneği getirtilmeli, önceki bilirkişiler dışında halen Çevre ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman yüksek orman mühendisleri arasından seçilecek iki mühendis ve bir harita mühendisinden oluşturulacak üç kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Yasasına Göre Orman Kadastrosu ve Aynı Yasanın 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır. Sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan ilk orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeği çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu, aplikasyon ve 2/B madde haritalarına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle çizilmek ve taşınmazın
tahdit içinde, dışında ve 2/B alanında kalan bölümlerinin yüzölçümleri koordinatlı krokide gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, ilk orman kadastro harita ve tutanakları ile aplikasyon ve 2/B madde harita ve tutanaklarının uyumsuz olması halinde yukarıda yazılı Yönetmelikler ile Teknik İzahnamelerde yazılı tutanakların düzenlenmesine esas alınan hava fotoğrafı ve memleket haritası ile desteklenen, gerçek duruma uygun düşen tutanaklara değer verileceği düşünülerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. "şeklindedir. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra, 05.10.2011 tarihli krokiye göre, 169 parselin (A) bölümünün (1314.89 m2) davalı üzerinde bırakılmasına, (B) bölümünün (1347.20 m2) 2/B sahası olarak Hazine adına tesciline, (C) bölümünün (2437.91 m2) orman niteliğiyle Hazine adına tesciline karar verilmiş, hüküm Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen orman ve 2/B sınırı içinde kalan taşınmazların tapu kayıtlarının iptali tescil ve el atmanın önlenmesi istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Yasaya göre 1939 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, daha sonra 1744 sayılı Yasaya göre 26/03/1982 tarihinde ilanı yapılıp dava tarihinde kesinleşen aplikasyon ve 2 madde uygulaması ile 3302 sayılı Yasaya göre 21/04/2003 tarihinde ilanı yapılıp dava tarihi itibariyle kesinleşen 2/B madde uygulaması bulunmaktadır.
Hükmüne uyulan bozma ilamına, kararın dayandığı gerekçeye göre, uzman orman bilirkişi tarafından yapılan inceleme ve araştırmada çekişmeli taşınmazın (B) bölümünün 2/B sahasında; (C) bölümünün orman kadastro sınırları içinde ve (A) bölümünün orman kadastro sınırları dışında kaldığı belirlenerek yazılı biçimde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen "Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” şeklindeki 36/A maddesi ve 17. maddesi ile eklenen "Bu kanunun 36/A maddesi hükmü henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekalet ücreti dahil yargılama giderleri için de uygulanır" şeklindeki geçici 11. maddesi hükümleri gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanması uygun görülmüştür. Bu sebeple, hükmün 4 ve 6. bentlerinin kaldırılarak, yerine “6099 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” sözlerinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 14.03.2012 günü oybirliğiyle karar verildi.