Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/812 Esas 2012/4342 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/812
Karar No: 2012/4342
Karar Tarihi: 21.05.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/812 Esas 2012/4342 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2011/812 E.  ,  2012/4342 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KADASTRO


    Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Yargıtay bozma ilamında özetle; "çekişmeli 107 ada 7,17,18 ve 19 parsel sayılı taşınmazlar ile ilgili yeniden yapılacak keşifte davalı tarafın dayandığı gayri sabit sınırlı tapu ve vergi kayıtlarının yöntemince uygulanması suretiyle kapsamlarının belirlenmesi, kayıt miktar fazlasının zilyetlikle iktisap edilebilen yerlerden olduğunun saptanması halinde 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesindeki miktar sınırlaması ile ilgili araştırma yapılması, aynı çalışma alanı içinde alınabilecek arazi miktarının tüm davalılar bakımından 100 dönümü geçemeyeceğinin dikkate alınması gerektiğine" çekişmeli 107 ada 4 parsel sayılı taşınmazla ilgili bozma ilamında ise "sair temyiz itirazlarının yerinde olmadığı belirtilerek çekişmeli taşınmazın kuru veya sulu arazi niteliği ile ilgili çelişki giderilerek, 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde değişiklik öngören toprak koruma ve arazi kullanımı hakkındaki 5403 sayılı Kanun"un hükümleri doğrultusunda araştırma yapılması gerektiğine" değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamlarına uyularak ve davalar birleştirilmek suretiyle yapılan yargılama sonunda davacı Hazine"nin davasının kısmen kabulüne, 107 ada 18 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 58.000 metrekare yüzölçümlü bölümünün ayrı bir parsel numarası ile paylı olarak... adlarına; aynı rapor ve krokide (B) harfi ile gösterilen 105502.39 metrekare yüzölçümündeki bölümünün Hazine adına tesciline; 107 ada 17 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 165264.43 metrekare bölümün ayrı bir parsel numarası ile paylı olarak... adlarına, aynı rapor ve krokide (B) harfi ile gösterilen 152425.74 metrekare bölümün Hazine adına tesciline; 107 ada 19 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişi rapor ve krokisinde (A) harfi ile gösterilen 29800 metrekare bölümün ayrı bir parsel numarası ile ... adına, aynı rapor ve krokide (B) harfi ile gösterilen 185103.38 metrekare bölümün hazine adına tesciline; 107 ada 4 ve 7 parsel sayılı taşınmazlar yönünden açılan davanın reddi ile tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm; davalı Hazine temsilcisi, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    1 - Çekişmeli 107 ada 4 parsel sayılı taşınmaz yönünden dosya içeriğine, mahkemece hükmüne uyulan Yargıtay Bozma kararında açıklandığı gibi işlem yapılıp sonucuna
    göre hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
    2 - Çekişmeli 107 ada 7, 17, 18 ve 19 parsel sayılı taşınmazlarla ilgili temyiz itirazlarına gelince, hükmüne uyulan Yargıtay bozma ilamında davalı tarafın dayanağını oluşturan tapu ve vergi kayıtlarının mahalline gereği gibi uygulanıp kapsamlarının belirlenmesi, kayıtların hudutlarının niteliği tartışılıp zilyetlikle mülk edinme şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve 3402 sayılı Kanun"un 14. maddesinde öngörülen sınırlamanın aşılıp aşılmadığının tartışılması gereğine değinilmiştir. Ne var ki, bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak, mahkemece öngörülen şekilde işlem yapma zorunluluğu doğduğu göz ardı edilerek; mahkemece, çekişmeli taşınmazlara tespit sırasında uygulanan tapu kayıtları karşılığı olarak 162.800 m2, davalıların dayandığı ancak tespit sırasında uygulanmayan tapu kayıtları karşılığı olarak 88.800 m2, davalılar tarafından dayanılan vergi kayıtları karşılığı olarak 23.000 m2 ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle de 40.000 m2 taşınmazın davalılara verilmesi gerektiği gerekçesiyle yazılı şekilde karar verilmiş ise de
    tapu ve vergi kayıtlarının kapsamı, sabit sınırları tespit edilmek sureti ile tam olarak yöntemince belirlenmediğinden, bozma ilamı gereklerinin tam olarak yerine getirildiğinden söz edilemez. Hal böyle olunca, mahkemece sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve aynı yönteme göre belirlenecek taraf tanıkları huzuru ile dava konusu taşınmazlar başında yeniden keşif yapılmalıdır. Keşif sırasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 20. maddesi hükmü uyarınca dayanılan tapu ve vergi kayıtları yerel bilirkişi yardımı ile zemine uygulanmalı, bu kayıtlarda tarif edilen sabit sınırlar esas alınarak kapsamları belirlenmeli, yerel bilirkişice bilinemeyen sınırlar bulunduğu takdirde bu konuda taraflara tanık dinletme olanağı sağlanmalı, tespite aykırı sonuca varılması halinde tespit bilirkişileri tanık sıfatıyla dinlenilerek aykırılığın giderilmesine çalışılmalı; uzman bilirkişiye, uygulanan kayıtların sınırlarını ve birbiriyle çakışıp çakışmadığını belirtir ve kapsamlarını gösteren ve keşfi izlemeye imkan veren kroki düzenlettirilmeli, böylece tapu ve vergi kayıtlarının kapsamı kesin olarak belirlenmeli; kayıtların, taşınmazın aynı bölümüne ait olduğunun belirlenmesi halinde miktarı fazla olana değer verileceği düşünülmeli; yine, kayıt kapsamlarının belirlenmesinde çekişmeli taşınmazlara tespit sırasında uygulanan tapu kayıtları ile davalı tarafça dayanılan tapu kayıtlarının aynı tapu kaydının tedavülü niteliğinde olup olmadığı göz önünde bulundurulmalı; kayıt kapsamı dışında kalan bölümlerin zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olduğunun saptanması halinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14. maddesindeki sınırlamayla ilgili araştırma yapılarak, aynı çalışma alanında belgesiz zilyetlik yolu ile edinilebilecek arazi miktarının tüm davalılar bakımından kuru arazide 100, sulu arazide 40 dönümü geçemeyeceği nazara alınmalı; bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı Hazine temsilcisi ile davalılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 21.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Hemen Ara