Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/2029 Esas 2012/4245 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2029
Karar No: 2012/4245
Karar Tarihi: 10.05.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/2029 Esas 2012/4245 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2012/2029 E.  ,  2012/4245 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : KADASTRO


    Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen ek 4. madde kapsamında 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi gereğince yapılan kadastro sırasında 137 ada 1 parsel sayılı 973,98 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz beyanlar hanesine 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, taşınmaz ve üzerindeki 1 katlı ev ve ahırın 11 yıldan beri ... oğlu ... ve ... oğlu ..."in kullanımında olduğu şerhi verilerek bahçe niteliği ile Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ..., beyanlar hanesindeki ... adına olan zilyetlik şerhinin iptali ile adına zilyetlik şerhi verilmesi istemi ile ve Hazine"yi hasım göstermek suretiyle dava açmıştır. Yargılama aşamasında ... mirasçıları davaya dahil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, davacının çekişmeli taşınmazın tespit tutanağının beyanlar hanesine ... olarak yazılan isminin ... olarak düzeltilmesi suretiyle taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava konusu taşınmaz üzerinde bulunan ve harita mühendisi bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen 48 metrekare yüzölçümündeki ahır niteliğindeki muhtesatın davalıya ait olduğu, buna göre taşınmazın tamamında davacı tarafın zilyet olduğuna dair iddianın kanıtlanamadığına ilişkin mahkeme kabulünde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ne var ki; davalı tarafça kullanılan (A) harfi ile gösterilen ahır dışında kalan yerlerin de davacı tarafından kullanıldığının yapılan keşif, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları ile belirlenmiş olması nedeniyle, davanın niteliği ve ileri sürülüş biçimi dikkate alındığında zeminde taraflarca kullanılan yerlerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Hemen Ara