Esas No: 2020/5810
Karar No: 2021/6483
Karar Tarihi: 14.06.2021
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2020/5810 Esas 2021/6483 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 18. HUKUK DAİRESİ
MAHKEMESİ : BÜYÜKÇEKMECE 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen alacak davasının davalı ... yönünden reddine davalı ... yönünden kısmen kabulüne dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı ... Derneğinin istinaf başvurusunun kabulü ile düzelterek yeniden esas hakkında verdiği kararın (davanın her iki davalı yönünden reddi), süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, dava dışı CNR Uluslararası Fuarcılık ve Ticaret A.Ş. tarafından CNR Expoda organize edilen ... Stone Fuarına yapacakları destek ve tarafların yükümlülüklerine dair bir sözleşme imzaladıklarını, bu sözleşmede yer alan yükümlülükleri kapsamında davalı ... Mermerciler Derneğine fuar katılımına teşvik amacıyla fuara katılım sağlayacak firmalara verilecek hizmetler için 2010, 2011 ve 2012 yıllarında her yıl 30.000 TL olmak üzere toplam 90.000 TL ödeme yaptığını, davalı ..."ın da dernek başkanı olduğunu ancak dava dışı CNR(...)A.Ş."nin davalının fuara destek sağlamadığını bildirdiğini, davalı dernekten fuar için yaptığı destekle ilgili bilgi ve belgeleri bir rapor eşliğinde sunmasını istediklerini davalıların bir açıklama getiremediğini, ödenen miktarların bağış olmadığını davalıların edim yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ödenen paranın iadesi amacıyla haklarında başlatılan ilamsız icra takibine de hakısız yere itiraz ettiklerini ileri sürerek davalıların takibe vaki itirazının iptaline takip tarihinden itibaren asıl alacağı reeskont faizi işletilmesine ve en az %20"si oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Dernek, ödemelerin bağış niteliğinde olduğunu, aralarında iddia edilen nitelikte bir sözleşme bulunmadığını, fuara uzun zamandır destek vermekte olduklarını, dernek üyelerine bilgilendirme yapıldığını afişler asıldığını gerekli çalışmaların yapıldığını davacının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek davanın reddine ve davacı aleyhine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ..., hasım olmadığını savunmuştur.
./....
-2-
İlk derece mahkemesince, davalı dernek tarafından fuara destek amacıyla 25.000 TL harcama yapılmış olduğunun belgelendiği bakiye kısmın uhdesinde kaldığı kabulüyle davalı dernek yönünden davanın kısmen kabulüne davalının takipteki itirazının 64.500 TL"lik kısım için iptaline, davalı dernek başkanı Serdar"ın davada husumetinin olmaması nedeniyle hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, davalı Dernek tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, gönderilen paranın dekontlarda açıklama bulunmaması nedeniyle mevcut borcun ödenmesi amacıyla gönderildiği konusunda yasal karine olduğu davacının bu paranın borç olarak gönderildiği iddiasını ispatlayamadığı, 3.kişi ile yapılan sözleşme hükümlerinin de davalıya karşı ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ... yönünden davanın husumet yokluğundan reddine, davalı dernek hakkında açılan davanın ispatlanamadığından reddine kararı verilmiş, hüküm bu sefer davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı bilgi ve belgelere, özellikle temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararında yazılı gerekçelere göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan bölge adliye mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca onanmasına karar verilmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 2010, 2011 ve 2012 yıllarında davalı derneğe gönderilen toplam 90.000 TL "nin bağış amacıyla mı yoksa karşılıklı iki tarafa borç yükleyen bir sözleşmenin ifası amacıyla mı gönderildiği noktasında toplanmaktadır.
Konunun çözüme kavuşturulması için öncelikle kısaca sözleşme çeşitlerine değinmek gerekir. Bilindiği üzere borç sözleşmeleri, edimler arasındaki ilişkiye göre, tek tarafa borç yükleyen ve iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmaktadır. Tek tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflardan yalnızca biri borç altına girer. Buna bağışlama sözleşmesi örnektir. İki tarafa borç yükleyen edimlerde ise kural olarak iki edim vardır. Bu sözleşmeler de eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler ve tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmeler olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Tam iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde taraflar birbirlerine karşı asli bir borç (edim) yüklenmektedir. Edimler arasında tam anlamıyla bir karşılıklılık ilişkisi mevcuttur. Edimler, birbirinin karşılığını oluşturmakta birbiriyle değiştirilmektedir. Eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde ise edimler arasında değişim ilişkisi bulunmaz. Birbirine bağlı olmayıp birbirinin sebep ve karşılığını oluşturmazlar. Önce taraflardan biri için karşılıksız bir asli edim yükümlülüğü doğar, sonra bu borç nedeniyle fakat ondan bağımsız olarak diğer tarafın tali edim yükümlülüğü doğar. Bazen tali edim yükümlülüğü bir geri verme borcu olarak karşımıza çıkar. Kullanma ödüncü, ivazsız vekalet sözleşmesi eksik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelere örnektir. (Kaynak: Prof. Dr. Fikret Eren, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 2015 Ankara, s.210 vd.)
Bağışlama sözleşmesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 285.maddesinde bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak bir kazandırma yapmayı üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Kanun metninde "karşılıksız kazandırma" ifadesi öğreti tarafından eleştirilmekte; sağlararası denk bir karşılık içermeyen kazandırma olarak tanımlanması gerektiğinden bahsedilmektedir (Aynı yönde bakınız: Prof. Dr. Cevdet Yavuz, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, İstanbul 2014, sy.350 ). Zira bağışlayan, bağışlananı mukabilinde denk bir karşılık olmaksızın zenginleştirme amacıyla sözleşmenin diğer tarafına kazandırmaktadır. Bu doğrultuda bağışlananın bazı edim ve hizmetleri yerine getirmeyi taahhüt etmiş olması, karşılıklı edimlerin değişimi niyeti olmadıkça kurulan sözleşmenin bağışlama niteliğini değiştirmez. Yüklemeli bağışta durum böyledir. Aynı şekilde bağışlamanın ivazlı bir sözleşme içinde yapılması da mümkündür. Örneğin bir malın değerinin çok altında satılması halinde karma bağışlamanın varlığından söz edilir. Elbette satılanın sadece değerinin altında bir fiyatla satılması
../....
-3-
bunun için yeterli değildir. Tarafların sözleşmenin kurulduğu sırada değer farkının bağışlama niyetinden kaynaklandığını biliyor olması gerekir. Değer farkının büyük olduğu ve tarafların bildiği hallerde bağışlama iradesi mevcut sayılır (Yavuz, age, s.352; Prof. Dr. Fahrettin Aral, Prof. Dr. Hasan Ayrancı, Borçlar Hukuku Özel Borç İlişkileri, Ankara 2012,s.194 ).
Yüklemeli bağışlama, TBK m.291"de düzenlenmiştir. Yüklemeli bağış sözleşmesi ile bağışlanan belirli bir edimde bulunma taahhüdü altına girer. Bu edim, bağışlama konusunun kısmen veya tamamen belli bir amaç için kullanılması şeklinde olabilir. Yukarıda açıklandığı üzere bağışlama edimi ile bağışlananın yüklendiği edim birbirine denk bir karşılıklılık ilişkisi içinde değildir. TBKm.295"e göre bağışlanan, yüklemeli bağışlamada haklı bir sebep olmaksızın yüklemeyi yerine getirmemişse bağışlayan, elden bağışlamayı veya yerine getirdiği bağışlama sözünü geri alabilir ve bağışlananın istem tarihindeki zenginleşmesi ölçüsünde, bağışlama konusunun geri verilmesini isteyebilir.
Dosyanın incelenmesinde, davacı ile dava dışı CNR (...)A.Ş. Arasında CNR tarafından davacı birliğin desteği ile sözleşme süresince 4 er gün olarak düzenlenecek ... stone fuarına ait organizasyon şartlarının tespiti ile karşılıklı hak ve yükümlülüklerin belirlenmesi konusunda farklı yıllara ilişkin sözleşmelerin bulunduğu, davalı derneğin 07/04/2011 tarihli yazısıyla, fuara destek verdiğinin herkesin malumunda olduğunu, önceki birlik yönetiminin fuardan aldıkları payı kestiğini, derneğin maddi desteğe ihtiyacı olduğunu, bu ödemelerin derneklerin ayakta kalabilmesinde büyük payı olduğunu belirterek yeni yönetimde fuar katılım payı ödenmesine devam edilmesini talep ettiği, bunun üzerine davacı birlik yönetim kurulunun 11/04/2011 tarihli 5 sayılı toplantısında 2010 yılında CNR Expo"da düzenlenen ... Stone Fuarına vermiş olduğu destekten dolayı İstanbul Mermerciler Derneğine, Birliğin CNR"den aldığı fuar katkı payı gelirlerinden karşılanmak üzerine 30.000 TL"nin destek ödemesi olarak ödenmesine karar verildiği ve 13/05/2011 tarihli ödeme onay belgesi ile davalıya ödeme yapıldığı, yine 19/05/2012 tarihinde 2011 yılında düzenlenen fuar için 31/05/2013 tarihinde 2012 tarihinde düzenlenen fuar için 30.000 ödenmesine karar verildiği, davacının dernekten fuara verdiği destekle ilgili bilgi istenmesi üzerine davalı dernek tarafından gönderilen 12/06/2014 tarihli cevap yazısında fuara destek olmaları nedeniyle birlikten kendilerine böyle bir pay aktarıldığının kabul edildiği ve fuar için gönderilen afişlerin lokale ve üyelerin iş yerlerine asılarak üyelerin fuara iştirak etmelerinin sağlandığı yönüne açıklamada bulunulduğu görülmektedir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda davalı dernek kayıtları incelenerek, davalının 3 yıl içinde yaptığı genel ve toplam harcamanın yaklaşık 16.000 TL olduğu, giderlerden hangisinin fuara destek amacıyla yapıldığının anlaşılamadığı, toplantı, toplantıya davet ve ikramlar için 4.500 TL afiş ve broşürlerin asılması için 3.000 TL personel mesaisi ve özverisi için 18.000 TL olmak üzere 3 yıl için fuara destek amacıyla tahmini olarak en fazla 25.500 TL harcama yapılabileceği belirtilmiştir.
Davacı her ne kadar 90.000 TL"nin bağışlama olmadığını, fuara destek verilmesinin karşılığı olduğunu iddia etmekte ise de; hem bir hesap gözetilmeksizin her yıl davalıya aynı miktarda (30.000 TL) ödeme yapılmış olması, hem bilirkişinin davalı tarafından verilebilecek desteğin maddi karşılığının 3 yıl için yaklaşık 25.000 TL olabileceği yönündeki tespiti, hem de davalının 07/04/2011 tarihli yazısıyla derneğin maddi desteğe ihtiyacı olduğunun belirterek fuardan kazanılan katkı payından destek ödemesi talep etmesi üzerine davacı tarafından ödeme yapılmasına karar verilmiş olması birlikte değerlendirildiğinde; kazandırmanın denk bir karşılık beklenmeksizin yapılan bir kazandırma, diğer bir ifade ile "bağışlama" niteliğinde olduğu; bunun yanı sıra, bağışlamanın davalıya, fuara destek olması, bağışlananın bir kısmını bu amaca sarfetmesi yükümlülüğünü yüklediği, bu nedenle taraflar arasındaki hukuki ilişkinin TBK m.291 de yer alan yüklemeli bağış niteliğinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Öte yandan, yüklemeli bağışlarda yüklemenin yerine getirilmemesi halinde bağışlanın geri alınabilmesi mümkün ise de davacı tarafından yapılan ödemelerin ait oldukları yıldan önceki yıllarda gerçekleştirilen fuarlara ilişkin olması ve ödeme onay belgelerinde davalı derneğin "yapmış olduğu" destek faaliyetinden bahsedildiği görülmektedir. Öyleyse davalının yüklemesini yerine getirdikten sonra kazandırmanın yapıldığı kabul edilmelidir. Yüklemenin yerine getirilmediğini iddia eden davacının bu iddiasını ispat etmesi gerekmekte olup, dayanılan delliler ile bu iddiasını ispat edebilmiş değildir. Kaldı ki yüklemenin yani fuara destek verilmesinin hangi işleri kapsadığı da belirgin değildir.
Açıklanan gerekçe ile davalı ... hakkında davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Bölge Adliye Mahkemesince, dekontlarda açıklama bulunmaması sebebiyle ödemelerin mevcut borcun ifası anlamında olduğu, paranın borç olarak gönderildiğinin ispatlanamadığı gerekçesiyle somut olayın hukuki nitelendirilmesinde hataya düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden kararın gerekçesinin bu şekilde değiştirilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bentteki nedenlerle davacının diğer temyiz sebeplerinin reddine, 2. bent gereğince temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilmesi suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 14/06/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.