Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/13824 Esas 2012/3668 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/13824
Karar No: 2012/3668

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/13824 Esas 2012/3668 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/13824 E.  ,  2012/3668 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki tescil davasından dolayı yerel mahkemece verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 22/11/2010 gün ve 2010/14206 - 14235 sayılı ilamıyla onanmasına karar verilmiş, süresi içinde davacı gerçek kişi tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içindeki tüm belgeler incelenip, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı tarafından, ... Köyü"nde bulunan ve genel kadastroda taşlık ve çalılık olarak tapulama dışı bırakılan 10000 m² yüzölçümlü taşınmazın imar - ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmüne göre tapuya tescili iddiasyıla açılan davanın, bilirkişi raporlarıyla; çekişmeli taşınmazın zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığı, içindeki çalı ve taşların temizlenmemiş, imar - ihyasının tamamlanmamış yer olduğu, bu haliyle zilyetlikle edinilecek yerlerden olmadığı belirlenerek davanın reddine, 28.05.2008 tarihli krokili bilirkişi raporunda (A) ile işaretli 9950 m² yüzölçümlü bölümün taşlık ve leçe niteliği ile Hazine adına tapuya tesciline ilişkin yerel mahkeme kararı, davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 22.11.2010 tarih ve 2010/14206-14326 sayılı kararı ile onanmış, bu kez davacı onama kararının düzeltilerek kaldırılmasını ve yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
    Çekişmeli taşınmazın genel kadastorda taşlık ve çalılık olarak kadastro dışı bırakıldığı, taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosunun yapılmadığı yönünde taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık bu yerin imar - ihya ve zilyetlikle kazanılacak yerlerden olup olmadığı, imar - ihya ve zilyetlik koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkindir.
    Hükme dayanak yapılan, ziraat uzmanı bilirkişiler ... , ... ve ... tarafından düzenlenen 12.06.2008 günlü rapor ve krokide (A) ile işartelenen çekişmeli taşınmazın % 15 - 16 eğimli, erezyona açık yapıda üzerinde kârlı olarak tarım yapılmasına olanak bulunmayan, doğal bitki örtüsü ile kaplı imar - ihya edilmeye çalışılmışsa da imar ihyasının tamamlanmadığı, tarım alanı haline getirilmediği bildirilmiş, rapora ekli olarak 18.04.2008 tarihli keşifte çekildiği anlaşılan beş adet fotoğraf eklenmiştir. Eklenen fotoğraflarda, taşınmazın bir kısmının taşlık ve çalılık olmasına karşın, büyük bölümünün imar ihyası bitirilmiş düz tarla niteliğinde olduğu görülmektedir.
    Keza, orman yüksek mühendisi bilirkişi ... tarafından düzenlenen 02.06.20089 tarihli raporda da, ortalama eğimin % 8 - 10 olduğu, orman ağacı ve ağaçcığı ile humus bakiyesinin bulunmadığı, toprak ve orman muhafaza karakteri taşımadığı, eski tarihli memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planında orman olarak nitelendirilmediği, 1956 memleket haritasında çalılık olarak görüldüğü, orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirildikten sonra, eklenen 1956 memleket haritasında çekişmeli taşınmaz beyaz renkli taşlık alanda işaretlenmiş, rapora iki poz fotoğraf eklenmiştir. Eklenen bu fotoğraflarda, üzerine tarım ürünleri ekilmiş düz bir tarla görülmektedir.
    Ziraat uzmanı bilirkişi kurulunun raporu ile bu rapora eklenen fotoğraflar taban tabana zıt olması ve çelişmesi nedeniyle bilirkişi kurulundan ek rapor alınmış, bu raporda da, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tarım alanları ile çalılık ve taşlık alanların bir birine girdiği, çekişmeli taşınmazın fotoğraflara yansımamış olabileceği bildirilmiştir.
    Ziraat uzmanı bilirkişi kurulu raporuna ve orman bilirkişi raporuna, çekişmeli taşınmazın fotoğrafları olarak eklenen karelerle, ziraat uzmanı bilirkişi kurulu raporunda anlatılan taşınmazlar tamamen bir birinden farklı olup, düzenlenen raporun çekişmeli taşınmazın özelliklerini yansıtıp yansıtmadığı konusunda tereddüt oluşmaktadır.
    Diğer taraftan, çekişmeli taşnmazın imar - ihya edilmişse ne zaman imar - ihya edilidiği de anlaşılamamaktadır. Yerel mahkemece bu yönde yapılan araştırma da eksiktir.
    3402 sayılı Kadastro Yasasının 17. maddesi gereğince orman sayılmayan, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen ve il, ilçe ve kasabaların imar planları kapsamında kalmayan araziden masraf ve emek sarfı ile imar ve ihya edilip tarıma elverişli hale getirilen (ev ve benzeri tesisler yapmak, dışarıdan toprak getirilerek tarıma elverişli hale getirmek imar ihya olarak kabul edilemez) ve imar - ihyanın tamamlandığı tarihten tescil davasının açıldığı ya da tesbit tutanağının düzenlendiği güne kadar 20 yıl süreyle zilyet edildiği ileri sürülerek, tapuya tescili istenen taşınmazların, Kadastro Yasasının 14. maddesinde yazılı diğer koşulların yanında niteliğinin, imar - ihya edildiğinin ve üzerinde sürdürülen zilyetliğin, başlangıç ve süresinin, kullanılıp kullanılmadığının ve tasarruf sınırlarının ne olduğunun takdiri delil olan yerel bilirkişi ve tanık sözleri yanında, gerçeğin bir resmi olan en eski tarihli hava fotoğrafı ile gerçeğin modeli olan memleket haritaları ile dava tarihinden ya da kadastro tesbit tarihinden 15 - 20 yıl önce en az iki zamanda birbirini izleyen bindirmeli olarak çekilen çiftli hava fotoğrafları ve bu fotoğrafların yorumlanması ile üretilen memleket haritaları ve standart topografik fotogrametri yöntemi ile düzenlenen kadastro haritalarının, özellikle ön bindirmeli çekilen ve birbirini izleyen stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelenip taşınmazın niteliğinin, konumunun ve kullanım durumunun anlatılan bilimsel yöntemle kesin olarak belirlenmesi gerekir.
    Somut olayda; mahkemece, anlatılan biçimde bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
    O halde; dava konusu taşınmaz ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları, ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm gittileri ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile M.Y.’nın 713. maddesine dayanılarak açılan davalarda dava tarihinden, kadastro tespitine itiraz davalarında ise tespit tutanağının düzenlendiği tarihten 15 - 20 yıl önce iki ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları ve bu fotoğraflara dayanılarak üretilmiş orijinal renkli memleket haritaları bulunduğu yerlerden istenerek, bu belgeler ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile üç yüksek orman mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla, dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar-ihya ve zilyetliğin hangi tarihte başlanılıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemişse dava konusu taşınmazın 23/06/2005 tarih ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu
    taşınmazları da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak taşınmazın gerçek eğim durumunu gösterir rapor alınmalı, dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi, o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından bu şekilde yapılacak inceleme sonucu dava konusu yerin; orman sayılan veya orman rejimine girmiş (15.07.2004 günlü Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliği madde 26) yerlerden ya da 3402 sayılı Yasanın 16. maddesinde belirtilen özel mülkiyete tabi bulunmayan, kamu mallarından olduğunun belirlenmesi, kamu hizmetine tahsis edilmiş olduğunun anlaşılması, il, ilçe ve kasabaların nazım veya uygulamalı imar planlarının kapsadığı alanlarda kaldığının saptanması, davanın açıldığı tarihten 20 yıl önce çekilmiş hava fotoğrafları ve bu fotoğraflardan üretilmiş memleket haritaları veya fotogrametri yöntemiyle düzenlenen kadastro paftalarında zilyet ve tasarruf edilmeyen yerlerden olduğunun anlaşılması, Kadastro tesbit ve tescil harici bırakma işleminin kesinleştiği tarihten tescil davasının açıldığı tarihe kadar 20 yıllık zilyetlik süresinin geçmemiş olması, o yerde orman kadastrosu kesinleşmiş olsun olmasın, taşınmazın 6831 sayılı Yasanın 17/2. ve Orman Kadastrosunun Uygulaması Hakkındaki Yönetmeliğin 26/a. maddeleri kapsamında orman içi açıklık konumunda bulunması, 15.07.2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 26. maddesinin 2. fırkasında yazılı, orman sayılan ve orman olarak sınırlandırılacak yerlerden olduğunun belirlenmesi halinde, Hazinenin tescil isteminin kabulü ile dava konusu taşınmazın orman niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmelidir (H.G.K.’nun 15/03/2006 gün 2006/8-106-68 sayılı kararı).
    Yukarıda yazılı koşulların somut olayda bulunmaması halinde, taşınmazın öncesinin ne olduğu, imar - ihya yapılmışsa hangi tarihte başlanıp bitirildiği, kimden kime kaldığı, zilyetliğin ne zaman başlayıp nasıl sürdürüldüğü ve ekonomik amacına uygun olup olmadığı, maddi olaylara dayalı ve ayrıntılı olarak, taşınmaz başında dinlenecek yerel bilirkişiler ile taraf tanıklarından sorulmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözlerinin doğruluğu yukarıda belirtilen ve gerçeğin kendisi olan belgelere dayalı olarak düzenlenecek bilirkişi kurulu raporuyla denetlenmeli, somut olayın özelliği göz önünde bulundurularak ayrıca; taşınmazın eski ve yeni niteliği konusunda jeoloji mühendisinden de ayrıntılı rapor alınmalı, keşif sırasında taşınmazı çeşitli yönlerinden hali hazır durumunu gösterir renkli fotoğrafları çektirilip onaylanarak, dava dosyası içine konulmalı, davanın açıldığı tarihten önce ya da sonra Hazine yetkilileri tarafından hazırlanan idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları varsa, bu tutanaklar da yerine uygulanıp tutanaklarda ismi yazılı kişiler tanık sıfatıyla dinlenilmeli, toplanan delillerin tümü birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı gerçek kişinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairenin 22.11.2010 tarih ve 2010/14206-14325 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA, yerel mahkemesinin 23.10.2008 tarih ve 2007/62-461 sayılı kararının yukarıda açıklanan aynı nedenlerle BOZULMASINA, peşi alınan temyiz harcının ve karar düzeltme harcının istek halinde yatıran gerçek kişiye iadesine 13.03.2012 günü oybirliği ile karar verildi.



    Hemen Ara