Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/2505 Esas 2012/3664 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2505
Karar No: 2012/3664

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2012/2505 Esas 2012/3664 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2012/2505 E.  ,  2012/3664 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı Hazine, 11.03.2010 tarihli dilekçesiyle  ... köyü 525 sayılı parselin  tamamının, orman kadastro sınırı içinde iken, kesinleşen  6831 sayılı Yasanın 2/B madde  uygulaması ile Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı iddiasıyla tapu kaydının iptalini ve Hazine adına tapuya tescilini istemiştir. Mahkemece davanın  KABULÜNE,  ... köyü 525 sayılı parselin tapu kaydının iptaline ve Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kesinleşen 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması  ile Hazine adına orman sınırı dışına çıkarılan alanda kalan parselin tapu kaydının iptal ve tesciline ilişkindir 
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde ilk orman kadastro işlemi 1940  yılında 3116 sayılı Yasa  hükümlerine göre yapılıp kesinleşmiş, 19 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca  1977 yılında aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması yapılıp, 31.07.1980 tarihinde  ilan edilmiştir. 8 numaralı Orman Kadastro Komisyonunca 1987 yılında daha önce sınırlaması yapılmış ormanların aplikasoynu ve sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu, 3302 sayılı Yasa ile değişik 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılıp 21.02.1989 tarihinde ilan edilmiştir.
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman orman ve fen bilirkişiler tarafından kesinleşen orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamasına ait harita ve tutanaklar ile arazi kadastrosu paftasının uygulanması sonucu dava konusu taşınmazın orman bilirkişilerinin 26/03/2009 tarihli rapor ve krokisinde (A) ile gösterilen 3877.32 m2 yüzölçümündeki bölümünün 1940 yılında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde kaldığı, taşınmaz daha önce yapılan orman kadastro sınırları içinde ve tapu sicilinde orman niteliğiyle Hazine adına kayıtlı ve mülkiyet hakkı Hazineye ait kamu malı orman olduğu halde, arazi kadastro ekiplerinin bu durumu gözönünde bulundurmadan, hata ile ikinci kere kadastrosunu yapıp yolsuz olarak sicil oluşturulmuşsa da, 766 sayılı Yasanın 46/2 ve 3402 sayılı Yasanın 22/1. maddeleri gereğince ikinci kadastronun yolsuz (T.M.Y.’nın 1025. md.) ve bütün sonuçlarıyla hükümsüz olması nedeniyle  malikine mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve T.M.Y.’nın 1026. (E.M.Y. 934 - İsviçre M.Y. 976) maddesi gereğince sicilin hiç bir süreye bağlı kalmadan her zaman iptal edileceği, somut olayda 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükümlerinin uygulanma olanağının da bulunmadığı, baştan beri yolsuz tescil niteliğinde oluşturulan sicil kaydının, davalıya hiç bir zaman mülkiyet hakkı kazandırmayacağı ve başlangıcından itibaren yolsuz ve geçersiz olan tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının
    yenilik doğuran (inşai) mülkiyet hakkını sona erdiren bir hüküm olmayıp, mevcut durumu saptayıp hukuksallaştıran, açıklayıcı (izhari), başka bir anlatımla; sicilin oluştuğu tarihten itibaren mülkiyet hakkının doğmadığını, sicilin yolsuz ve geçersiz olduğunu belirleyen bir hüküm olduğu, keza,  davalı kişinin taşınmazı satın aldığı tarihte tapu kaydının beyanlar hanesinde  ormanla ilişkisi bulunduğu yolunda şerh bulunduğundan bu tür kayıtlarda T.M.Y."nın 1023. (E.M.Y.931 - İsviçre M.Y.974) maddesindeki "iyi niyetle edinme" kuralının da uygulanamayacağı, kaldı ki, 5841 sayılı Yasanın 2. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 12. maddesinin üçüncü fıkrasına  eklenen üçüncü tümcesinde yer alan “İddia ve taşınmazın niteliğine…” ibaresi Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 gün ve 2009/31-77 sayılı kararıyla iptal edilmiş olup, Anayasa Mahkemesinin aynı gün ve 2009/31-27 sayılı kararıyla da, “…Bu madde ve ibarenin, uygulamasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA” karar verildiği ve  iptal kararının bu şekilde 02 Haziran 2011 günlü ve 27952 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2011 gün ve 2011/1-36 Esas ve 2011/390 Karar sayılı kararı da aynı yönde olduğu belirlenip gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur.  Ancak; 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesinin “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesinin, “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” şeklindeki hükümleri gereğince davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de, bu husus hükmün  bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden,  hükmün  düzeltilerek onanması gerekmiştir. Bu sebeple, hüküm fıkrasında yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik iki, üç ve dört numaralı bentlerinin tamamen hükümden çıkartılarak bunun yerine  iki numaralı bent olarak “6099  sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve yatırdığı peşin temyiz harcının istek halinde iadesine 13.03.2012 günü oybirliği ile karar verildi. 





    Hemen Ara