Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/2290 Esas 2012/4197 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2290
Karar No: 2012/4197
Karar Tarihi: 09.05.2012

Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2012/2290 Esas 2012/4197 Karar Sayılı İlamı

16. Hukuk Dairesi         2012/2290 E.  ,  2012/4197 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ : ... 2. İCRA MAHKEMESİ


    Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastiyle ticarî işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödememek suçundan sanıklar ... hakkında beraat kararı verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden, Yargıtay C.Başsavcılığının onama istemli tebliğnamesiyle dosya Daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
    Sanığa isnat edilen suç İİK’nun 333/a maddesinde, "Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastiyle ticarî işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması halinde, alacaklının şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlendiği dikkate alındığında atılı suçun oluşabilmesi için, ticaret şirketinin borcu ödeyebilecek ekonomik güce sahip olması ve yönetim yetkisine hukuken veya fiilen sahip olan sanığın kasıtlı olarak ticari işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara sokmaları, ayrıca bu eylemlerinin başka bir suçu oluşturmaması gerekmektedir. Diğer taraftan aynı Yasanın 351. maddesi gereğince de şikayetçi dilekçe ve beyanında göstermiş olduğu delillerle bağlı olup, şikayet dilekçesinde borçlu şirketin borcu ödeyebilecek güçte olup borcu ödemediğine dair bir iddiada bulunulmamış, aksine sanığın yetkilisi olduğu borçlu şirketin adresine haciz için gidildiğinde adresin boşaltıldığı, ödeme taahhüdüne uyulmadığı beyan edilerek şikayette bulunulmuştur. Bu durumda suçun sübutu halinde eylem şikayet dilekçesinde gösterilen suçtan başka bir suçu oluşturması, anılan Yasanın 351. maddesi uyarınca şikayetçinin dilekçesinde göstermiş olduğu delillerle bağlı olması ve şikayet dilekçesinde ileri sürülen suçtan sanığın cezalandırılabilmesi için atılı eylemin başka bir suçu oluşturmamasının gerekmesi karşısında, yapılan yargılamaya, fiilde suçun yasal unsurlarının oluşmadığına, mahkemenin soruşturma sonunda oluşan inanç ve takdirine, hükmün gerekçesine göre, müşteki vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, 09.05.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Hemen Ara