Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/10940 Esas 2012/3661 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/10940
Karar No: 2012/3661

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/10940 Esas 2012/3661 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Bu dava, bir kadastro sırasında tespit edilen zeytinlik nitelikli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu iddiasına dayanmaktadır. Davacı yönetim taşınmazın orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescil edilmesini talep ederken, mahkeme davayı kabul etmiştir. Yargıtay ise, çekişmeli taşınmazın üzerinde maki bitkileri, taşlık ve çalılık bulunan % 28 eğimli yer olduğunu, çevresinde ayırıcı bir unsur olmadığını ve toprak yapısının aynı olduğunu tespit ederek, taşınmazın 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1. maddesi gereğince orman sayılan yerlerden olduğuna hükmetmiştir. Ancak, dava gerçek kişi aleyhine açılmış olup, davalı Hazine ise davada taraf değildir. Bu sebeple, mahkemenin davalı Hazine adına karar vermesi ve vekalet ücreti ile yargılama gideri belirlemesi hatalıdır. Kararda geçen kanun maddeleri ise şöyledir:
- 6831 sayılı Orman Kanunu’nun ilk maddesinin birinci fıkrası,
- 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 1/J maddesi,
- 4999 sayılı Yasanın 3. maddesiyle değişik 6831 sayılı Orman Kanunu’nun 7. madde 1. fıkrası,
- 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile eklenen 3402 sayılı Orman Kanunu’nun 36/A maddesi.
20. Hukuk Dairesi         2011/10940 E.  ,  2012/3661 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Kadastro sırasında ... köyü ... mevkii 331 ada 3 Parsel sayılı 4153,20 m2 yüzölçümündeki taşınmaz zeytinlik niteliğiyle atalarından intikalen ... zilyetliğindeyken 2008 yılında oğlu olan ..."a sattığından söz edilerek, kazandırıcı zamanaşmı zilyetliği nedeniyle ... adına tesibt edilmiştir. Davacı ... Yönetimi taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu ileri sürerek tespitinin iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın KABULÜNE, çekişmeli parselin tespitinin iptaline ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava kadastro tespitine itiraz niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tespit tarihinden önce 1966 yılında yapılıp 11.10.1968 tarihinde ilan edilen ve 11.01.1969 tarihinde kesinleşen orman tahdidi vardır. Daha sonra 1981 yılında sınırlandırması yapılan ormanların aplikasyonu, 13.05.1982 tarihinde ilan edilerek itirazsız yerlerde 13.05.1983 kesinleşmiş, itirazlı yerlerde ise komisyon çalışmalarının 30.07.1982 tarihinde ilan edilmesiyle 30.07.1983 tarihinde kesinleşmiş, 6831 sayılı Yasanın, 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması aynı yerde 1991 yılında 3302 sayılı Yasa hükümlerine göre aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapılıp dava tarihinden önce kesinleşmiştir.
    6831 sayılı Yasanın 1744 sayılı Yasa ile değişik 2. madde uygulaması
    İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kesinleşmiş orman kadastro tutanak ve haritaları ile eski tarihli memleket haritası, amenajman ve hava fotoğraflarının uygulanmasına dayalı araştırma, inceleme ve keşif sonucu düzenlenen uzman bilirkişi raporlarıyla çekişmeli parselin üzerinde maki bitkileri, taşlık ve çalılık bulunan % 28 eğimli yer olduğu, çevresindeki orman ile arada ayırıcı unsur bulunmadığı, toprak yapısının aynı olduğu, yüksek eğimli funda ve makilerle kaplı alanların orman ve toprak muhafaza karakteri taşıması nedeniyle 6831 sayılı Yasanın 1/J maddesi kapsamı dışında, aynı yasanın 1. maddesinin 1. fıkrası gereğince orman sayılan yerlerden olduğu, 15.07.2004 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Orman Kadastro Yönetmeliğinin 23/P maddesi gereğince eğimi % 12’yi geçen yerler bilimsel olarak, orman ve toprak muhafaza karakteri taşıdığından aynı yönetmeliğin 26/i bendi gereğince orman olarak sınırlandırılacağı, çekişmeli parselin bulunduğu yörede ilk orman kadastrosunun 1967 yılında seri usulüne göre, her hangi bir köy ya da belde sınırı esas alınmadan ve isimleri belirlenen orman bazında yapılıp 1969 yılında kesinleştiği, daha sonra 1981 ve 1991 yılında çalışan orman kadastro komisyonlarınca, her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosu yapılmayıp, sadece aplikasyon ve 6831 sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması yapıldığı, başka bir deyişle çekişmeli taşınmazların orman niteliğini belirleyen bir çalışmanın bu güne kadar yapılmadığı, 02.12.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4999 sayılı Yasanın 3. maddesi ile değişik 6831 sayılı
    Yasanın 7. madde 1. fıkrası hükmüyle, orman kadastro komisyonlarına, daha önce sınırlaması yapılmış olup da her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanların kadastrosunu yapma görev ve yetkisinin verildiği, 15.07.2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin 10. maddesinin (a) bendinde orman kadastro komisyonlarının aynı görev ve yetkisi tekrarlandıktan sonra 26/h maddesinde “Her hangi bir nedenle orman sınırları dışında kalmış ormanlar,”ın devlet ormanı olarak sınırlandırılmasının öngörüldüğü gözetilerek, Orman Yönetiminin davasının kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik yoktur. Ancak, dava gerçek işi aleyhine açıldığı, Hazine davada taraf olmadığı halde, davalı Hazineymiş gibi hüküm kurulması, ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile eklenen 3402 sayılı Yasanın 36/A maddesindeki “Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dahil, yargılama giderine hükmolunmaz.” ve 17. maddesi ile eklenen geçici 11. maddesindeki “Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır.” hükümleri gereğince davalılar aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değil ise de; bu husus hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir. Bu sebeple; hüküm fıkrasında yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine yönelik iki, üç ve dört numaralı bentlerin hükümden çıkartılarak bunun yerine “6099 sayılı Yasa ile getirilen 3402 sayılı Yasanın 36/A maddesi gereğince yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” cümlesinin yazılması suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi göndermesiyle H.Y.U.Y.’nın 438/7. maddesine göre bu düzeltilmiş şekliyle ONANMASINA, 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesi ile 3402 sayılı Yasaya eklenen 36/A maddesi gereğince davalıdan onama harcı alınmasına yer olmadığına ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde iadesine 13/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara