Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/15998 Esas 2012/4535 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/15998
Karar No: 2012/4535
Karar Tarihi: 27.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2011/15998 Esas 2012/4535 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2011/15998 E.  ,  2012/4535 K.

    "İçtihat Metni"


    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 12.08.1996 ve 12.09.1996 günlerinde verilen dilekçeler ile mülkiyetin tespiti istenmesi üzerine bozmaya uyularak yapılan muhakeme sonunda; davanın reddine dair verilen 15.03.2011 günlü hükmün Yargıtayca, duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, tayin olunan 27.03.2012 günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Av. ... ile karşı taraftan davalı vekili Av. ... geldi. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelenlerin sözlü açıklamaları dinlendi duruşmanın bittiği bildirildi. İş karara bırakıldı. Bilahare dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, asıl dava ve birleştirme kararı verilen davada 379, 391, 1391, 1392, 1393 ve 1529 parsel sayılı taşınmazların kadastro öncesi 46 numaralı Toprak Tevzii Komisyon Başkanlığı’nın 29.01.1954 gün ve 10-36/39 sayılı kararıyla mera olarak tahsis edildiğini, daha sonra ... Belediyesi’nin taşınmazları özel mülk haline getirerek adına tescilini sağladığını, taşınmazların davalı adına tescilinin olanaklı olmadığını ileri sürerek, imar planı dışında kalan taşınmazların mera; imar planı içinde kalıp da genel hizmetlere ayrılan alanların, belediyeye terkini gereken Hazine yeri olduğuna; imar planı içinde özel mülkiyete konu taşınmazların Hazine adına tescilini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12/3 maddesi uyarınca on yıllık hak düşürücü süre geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
    Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.Dava, tapu iptali ve mera olarak sınırlandırma isteğine ilişkindir.
    25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 3.fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” şeklinde ekleme yapılmıştır.
    Aynı Kanunun 3. maddesi ile 3402 Sayılı Kadastro Kanunu’na eklenen Geçici 10. madde ise “Bu kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz kesin hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir.
    Ancak, 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile; 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin 3.fıkrasına eklenen “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” cümlesinde yer alan "...iddia ve taşınmazın niteliğine" ibaresi ve 3. madde ile 3402 sayılı kanuna eklenen “Geçici 10. madde” Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 günlü ve E.2009/31, K. 2011/77 sayılı kararı ile iptal edildiğinden Hazine’nin mera iddiasıyla açtığı iptal ve sınırlandırma davaları on yıllık hak düşürücü sürenin dışında bırakılmıştır.
    Hal böyle olunca, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen iptal kararı göz önüne alınarak çekişmenin esasının incelenmesi gerekirken, davanın hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu nedenle hükmün bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 900TL Yargıtay duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 27.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.










    Hemen Ara