Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15064 Esas 2012/3550 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
20. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/15064
Karar No: 2012/3550

Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2011/15064 Esas 2012/3550 Karar Sayılı İlamı

20. Hukuk Dairesi         2011/15064 E.  ,  2012/3550 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

    Taraflar arasındaki orman ve arazi kadastrosuna itiraz davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

    K A R A R

    Davacı ... Yönetimi; 25.04.2006 tarihli dava dilekçesinde, ... ilçesi  ... köyü 115 ada 76 sayılı parselin orman sayılan yerlerden olduğu halde, 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi gereğince yörede yapılan orman kadastrosu sırasında orman sınırları dışında bırakıldığını belirterek orman sınırı içine alınması bu niteliği ile Hazine adına tesciline karar verilmesi istemiyle hasımsız olarak dava açmış, daha sonra duruşma sırasında parselin zilyedi davaya dahil edilerek davaya devam edilmiştir. Kadastro Müdürlüğünün 22.01.2007 gün ve 127 sayılı yazı cevabında; Dutlu köyünde 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi uyarınca önce orman kadastrosu yapılarak 03.04.2006 ve 03.05.2006 tarihleri arasında kısmi ilana çıkartıldığı bildirilmiş olup, dava orman kadastrosunun askı ilan süresi içinde açılmıştır. Mahkemece,   davanın reddine dava konusu parselin tarla niteliği  ile davalı ... adına tapuya tesciline  karar verilmiş, hüküm davacı ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, orman ve arazi kadastrosuna itiraz  niteliğindedir.
    Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesi gereğince yapılan ve 03.04.2006 - 03.05.2006 tarihleri arasında ilan edilip kesinleşmeyen orman kadastrosu bulunmaktadır. Çekişmeli taşınmaz bu işlem sırasında orman sınırları dışında bırakılmıştır.
    3402 sayılı Kadastro Yasası hükümlerine göre yapılan orman kadastrosu; 3402 sayılı Yasanın 4/3. maddesi 5304 sayılı Yasa ile değiştirilmeden önce  bu madde hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, kadastro çalışma alanı sınırlarında orman bulunduğu takdirde; durum çalışmaya başlamadan iki ay önce Orman Genel Müdürlüğüne bildirilmekte ve Orman Genel Müdürlüğü tarafından bu yerde bulunan ormanların sınırlaması ve orman sınırı dışına çıkarma işlemleri 6831 sayılı Orman Yasası hükümlerine göre orman kadastro komisyonlarınca tespit ve haritasına işaretlenerek tutanaklarıyla birlikte kadastro ekiplerine teslim edilmekte ve bu yerlerin ölçü ve harita işlemleri orman kadastro komisyonunun düzenlediği harita ve tutanaklar esas alınarak kadastro ekiplerince ikmal edilmekte, eğer iki ay içinde orman kadastro komisyonları orman sınırını belirlemezse, kadastro alanı sınırları arazi kadastro ekipleri tarafından belirlenerek, çalışmalar yürütülmekte ve arazi kadastro ekiplerince bu şekilde tespit ve ilan edilen yerlerde orman kadastro işlemleri de ikmal edilmiş sayılmakta ve yasanın 9. maddesine göre yapılan itirazlar aynı Yasanın 10. maddesi hükmüne göre komisyonlar
    tarafından incelendikten sonra ister orman kadastro komisyonları tarafından, isterse arazi kadastro ekipleri tarafından belirlenen orman  parsellerine ait tespit tutanakları ile aynı çalışma alanında bulunan diğer taşınmazların kadastro tutanaklarına göre yapılan tespitlere dayanılarak, düzenlenen askı cetvelleri ile pafta örnekleri 30 gün süre ile ilan edilmekte ve askı ilan süresi içinde  itiraz edilmeyen tespit tutanakları kesinleştirilerek aynı Yasanın 12. maddesi gereğince tapuya tesil edilmekte, askı ilan süresi içinde kadastro mahkemelerinde dava açılan parsellerle ilgili uyuşmazlıklar 3402 sayılı Yasanın 25, 26, 27, 28, 29 ve 30. madde hükümlerine göre karara bağlanmakta, daha önce orman kadastrosu kesinleşmiş yerlerde bu sınırlara aynen uyularak bu ormanlar hakkında aynı Yasanın 22/4. maddesi hükmü uyarınca işlem yapılmakta idi.
    Ancak, 22/2/2005 tarihli ve 5304 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasanın 4/3. maddesi değiştirilmiş ve  "çalışma alanında orman bulunması ve 6831 sayılı Orman Kanununa göre orman kadastrosuna başlanılmamış olması halinde, orman kadastrosu ve bu ormanların içinde ve bitişiğinde her çeşit taşınmaz malların ormanlarla müşterek sınırlarının tayini ve tespiti kadastro ekibi tarafından yapılır. Ancak, bu çalışmalarda kadastro ekibine, Orman Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca görevlendirilecek  en az bir orman yüksek mühendisi veya orman mühendisinin Tarım Müdürlüklerince görevlendirilerek bir yüksek ziraat mühendisi veya ziraat mühendisinin bildirimden itibaren yedi gün içerisinde iştirak ettirilmesi zorunludur. Bu çalışmalara muhtar ve bilirkişilerin katılmaması halinde çalışmalar re"sen devam ettirilir" şeklini almıştır.
    3402 sayılı Yasanın değişik 4/3. maddesi gereğince kurulan komisyonlara 6831 sayılı Yasanın 2/B maddesini uygulama görevi verilmemiştir. Bu komisyonlar o çalışma alanında nitelik kaybetme araştırmasına girmeden  öncesi ve halen orman olan taşınmazların orman niteliğiyle tespit tutanaklarını düzenlemekle görevlidir. Bu komisyonlarca orman niteliğiyle tespit tutanağı düzenlenerek otuz günlük kısmi ilana çıkartılan taşınmazlar hakkında hak sahipleri,  bu yerlerin orman niteliğini yitirdiği konusunda değil, sadece eskiden beri orman niteliğinde olmadığı konusunda kadastro mahkemesinde, Orman Genel Müdürlüğüne husumet yönelterek dava açabileceklerdir.
    Ancak; Orman niteliğinde tespit tutanakları düzenlenerek 30 günlük kısmi ilana çıkartılması halinde hak sahibi olan Orman Genel Müdürlüğü ya da Hazine orman alanları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında orman savı ile dava açabilecek midir? Hemen belirtmek gerekir ki; Yasalarımızda bunu engelleyen hiç bir hüküm bulunmamaktadır. Aksine 6831 sayılı Yasanın 11/1.maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğü, kadastro sırasında orman sınırı dışında bırakılan orman alanlarının bulunduğunun tespiti halinde, bu yerlerin orman sınırı içine alınması konusunda dava açmak zorundadır. 3402 sayılı Yasanın 26/4. maddesi gereğince "Kadastro Mahkemesinin yetkisi (görevi) her taşınmaz hakkında kadastro tutanağı düzenlendiği günde başlar" orman parsellerinin kısmi ilana çıkartıldığı tarihte henüz tespit tutanakları düzenlenmeyen maliki, yüzölçümü ve geometrik durumu belli olmayan taşınmazlar hakkında Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğü 6831 sayılı Yasasının 11/1. maddesinin verdiği dava açma yetkisini nasıl ve kime karşı kullanacaktır? 6831  sayılı  Yasanın  11/1.  maddesi hükmüne göre "Tutanak, harita ve kararlara karşı askı tarihinden itibaren altı ay içinde kadastro mahkemelerine müracaatla sınırlamaya ve 2"nci maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı), Orman Genel Müdürlüğü ve hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler itiraz edebilir" Görüldüğü gibi  Yasa, Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğünün, aleyhlerine olan tutanak harita ve kararlara karşı itiraz davası açmakla yükümlü olduğu gibi 3224 sayılı Orman Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Yasanın 2/g maddesi, Orman Genel Müdürlüğüne "orman kadastrosu ve mülkiyetle  ilgili işlemlerini  özel mevzuatına göre yürütmek" görevini vermiştir. 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi
    gereğince yapılan  işlem, 6831 sayılı Orman Yasası ve 3402 sayılı  Kadastro  Yasası  aynı  anda  birlikte ve iç içe uygulanarak  yapılan  karma bir kadastro işlemidir. 3402 sayılı Yasa ile 6831 sayılı Yasanın hiçbir maddesi yürürlükten kaldırılmamış, aksine 3402 sayılı Kadastro Yasasının 16/D maddesinde, ormanlar hakkında, bu yasada hüküm bulunmayan hallerde özel yasasının (6831 sayılı Yasa) uygulanacağı öngörüldüğünden, 3402 sayılı Yasanın 4. maddesi gereğince yapılan orman kadastrosunda, bu yasanın belirlediği usul hükümleriyle birlikte, özel Yasa olan 6831 sayılı Yasanın belirlediği hükümlerin de uygulanması gerekmektedir. 6831 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan orman kadastrosunda, orman sınırları içinde bırakılan taşınmazlar hakkında orman olduğu konusunda "olumlu orman kadastro harita ve tutanağı" düzenlendiği kabul edilerek, hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere, orman sınırları dışında bırakılan, yani orman olmadığı konusunda "olumsuz orman harita ve kadastro tutanağı" düzenlenmiş sayılan taşınmazlar hakkında, Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğüne, askı ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açma olanağı 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesinde tanındığı gibi, 3402 sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda orman olduğu konusunda "olumlu harita ve tespit tutanağı" düzenlenen parsellerde (kısmi ilana çıkartılan parseller ) hak sahibi gerçek ve tüzel kişilere tanınan dava hakkının, orman sınırı dışında bırakılarak o tarihte henüz arazi kadastro tespit tutanağı düzenlenmemiş olmakla birlikte "olumsuz orman kadastro harita ve  tutanağı" düzenlenmiş olduğu kabul edilerek, 3402 sayılı Yasanın 26/4. maddesindeki kadastro tespit tutanağının düzenlenme koşulu aranmadan bu taşınmazlar hakkında da Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğüne de dava açma hakkının tanınmış olduğunun kabulü gerekir. Şunu da belirtmek gerekir ki, kısmi ilana çıkartılan orman parsellerinden sonra kültür arazisi olarak tespit tutanakları düzenlenen taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Yasanın 9. maddesi gereğince Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğü, orman savı ile itiraz edebileceği gibi, itiraz edilmeyen ya da itirazları komisyonca ret edilerek kültür arazisi niteliği ile tespit tutunakları düzenlenip 3402 sayılı Yasının 11. maddesi gereğince askı ilanına çıkartılan   parseller  hakkında  H.G.K."nun  13.07.1996 gün 1996/20-459-556 ve 13.05.1996 gün  ve  1996/20-566 - 1998/338  sayılı  kararlarındaki  ilke  gereğince Orman Genel Müdürlüğü  ile Çevre ve Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) orman savı  ile   kadastro   mahkemelerinde   dava açabileceklerini ya da H.G.K"nun 16.05.2001 gün ve 2001/20-401-416 sayılı kararında kabul edildiği gibi, başkaları tarafından süresinde açılan davaya, aynı Yasanın 26/D maddesi gereğince katılabileceklerini önleyen hiç bir Yasa hükmü bulunmamaktadır.
    Tespit tutanağı düzenlendikten sonra açılacak davalarda husumetin, tespit malikine ya da kadastro  komisyonunca  malik  sonradan  değiştirilmişse  onlara  yöneltilerek açılması gerektiği usul hukukunun temel ilkesidir. Asıl sorun, orman niteliğindeki parsellerin kısmi ilana çıkartıldığı tarihte henüz kadastro tespit tutanağı düzenlenmediği için maliki, zilyedi, yüzölçümü ve geometrik durumu belli olmayan ancak orman sayılmayarak hakkında "olumsuz kadastro harita ve tutanağı düzenlenmiş" sayılan taşınmazlar hakkında  Orman Genel Müdürlüğü  ya da Çevre ve  Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) kadastro mahkemesinde orman savı ile açacağı davada husumetin kime ya da kimlere yöneltileceğidir.
    Dava açıldığı sırada bu davanın sonucu kim ya da kimleri etkileyeceği baştan belli ise, açılacak davada pasif husumet ehliyeti onlara ait olacağı Usul Hukukunun temel kuralıdır. Dava açıldığı sırada orman sınırları dışında bırakılan taşınmaz hakkında tespit tutanağı düzenlenmediğinden, taşınmazın gerçek hak sahibi  belli değildir. Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ile Orman Genel Müdürlüğü taşınmazda hak sahibinin kimler olduğu konusunda otuz günlük askı ilan süresi içinde idari bir araştırma yapıp, bu araştırma sonucuna göre belirlenecek gerçek ya da tüzel kişilere husumet yöneltilerek askı ilan süresi bitmeden dava açılmalıdır denebilirse de, bu kısa süre içinde, dava edilecek taşınmazda hak sahibi olanlar her zaman tespit edilemeyeceği gibi, yapılacak   araştırma   sonucu   tespit   edilecek   hak sahipleri  her zaman gerçeği de yansıtmayabilir. O halde, kısmi ilana çıkartılan
    orman parsellerinin dışında kalan taşınmazlar yönünden  Çevre ve Orman Bakanlığı (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da Orman Genel Müdürlüğü tarafından orman savı ile otuz günlük askı ilan süresi içinde kadastro mahkemelerinde açılacak orman kadastrosuna itiraz davalarında, yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği gereği, husumetin Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzelkişiliği ya da taşınmazda hak sahibi olduğu varsayılan gerçek veya tüzel kişilere karşı yöneltilebileceğini kabul etmek gerekir. Yargılamanın  devamı  sırasında yapılan keşifte davaya  konu taşınmazda hak sahibi olanların belirlenmesi ya da malik hanesi açık bırakılarak düzenlenecek tespit tutanaklarının mahkemeye gönderilmesi halinde,  dava dosyası ile birleştirilip 3402 sayılı Yasanın 27, 28 ve 29. maddeleri hükümlerine göre işlem yapıldıktan sonra tespit tutanaklarında isimleri geçen ya da keşif sırasında belirlenecek olan hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler davaya katılıp kendilerine duruşma günü tebliğ edilerek husumet yaygınlaştırılıp davada taraf oluşturulduktan sonra taraf delilleri  ve 3402 sayılı Yasanın 30. maddesi gereğince mahkemece lüzum görülen diğer deliller de toplanarak dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tescil edilmesi; dava dilekçesinde gösterilen gerçek ya da tüzel kişinin hak sahibi olmaması halinde davanın husumet yönünden red edilmemesi gerekir.
    3402 sayılı Yasanın, 22/2/2005 tarihli ve 5304 sayılı Yasa ile değiştirilmesinden sonra çıkartılan ve 26.09.2005 günlü Resmi Gazetede yayımlanan Taşınmaz Malların Sınırlandırma, Tespit ve Kontrol İşleri Hakkındaki Yönetmeliğin 17/b-2. maddesinin 9. fıkrasında;
    "Askı ilan süresi içinde ormanın sınırlandırma ve tespitine dava açılması durumunda, ormanın davaya konu edilen sınırları kesinleşmeyeceğinden, bu sınırlara bitişik gerçek veya tüzel kişilere ait taşınmazların tespiti sırasında dava devam ediyorsa, ormanla müşterek sınırları davalı bırakılır ve tutanakları düzenlendikten sonra açıklayıcı bir yazı ile Kadastro Mahkemesine intikal ettirilir."
    3402 sayılı Yasanın 5. maddesinde;
    "Kadastro Müdürü çalışma alanında işe başlamadan önce mahalli hukuk mahkemesinde, bu alandaki taşınmaz mallar hakkında görülmekte olan kadastro ile ilgili davalarla hükme bağlanmış olup da henüz kesinleşmeyen davaların listesini alır ve bunu çalışma alanı ile ilgili tüm tapu, vergi, harita ve diğer belge ve örnekleri ile birlikte kadastro teknisyenlerine verir. Listenin müdür tarafından alınmasından sonra o çalışma alanında bulunan taşınmaz hakkında mahalli hukuk mahkemelerine açılan davalar, derhal kadastro müdürüne bildirilir"
    Davalı Taşınmaz Mal Tutanaklarının Kadastro Mahkemesine Devri Hakkındaki Yönetmeliğin 7/a maddesinde;
    "Kadastro tutanağı henüz düzenlenmeden dava açılmışsa;  çalışma  alanında bulunan taşınmaz mallarla ilgili olarak yeni açılan davaların mahkemelerce kadastro müdürlüğüne  bildirilmesi  üzerine,  Kadastro  Müdürünce  bu  listeler  derhal  kadastro teknisyenlerine verilir. Dava listelerinde belirtilen taşınmaz malların kadastro tutanağı henüz düzenlenmemiş ise, davanın mahiyetine göre, teknisyenlerce bu Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca sınırlandırma ve tespit yapıldıktan sonra 6. maddesine göre işlem yapılır."
     Aynı Yönetmeliğin;
    5/a maddesinde; "Dava mülkiyete yönelik ise, taşınmaz mal teknisyenlerince ölçülüp tarafların iddiaları, varsa belgeleri muhtar ve bilirkişi beyanlarına göre değerlendirildikten sonra, sonuçları ve varacakları kanaatları tutanağın edinme sebebi sütununda etraflıca açıklanmak ve dosya numarası belirtilmek suretiyle maliki tayin edilmeden kadastro tutanağı düzenlenir."
    6. maddesinde; "Teknisyenlerce Kadastro Müdürlüğüne teslim edilen davalı taşınmazlara ait kadastro tutanakları ile eklerinin Kadastro Müdürünce derhal fotokopisi veya örnekleri çıkartılarak, asılları 3402 sayılı Kadastro Yasasının 5. maddesinin son fıkrası uyarınca en geç 7 gün içinde Kadastro Mahkemesine gönderilir."
    hükümleri yer almaktadır.
    Bu hükümlerin ve yukarıda açıklanan konuların birlikte değerlendirilmesinde şu sonuca ulaşılmaktadır:
    Yörede 3402 sayılı Yasanın 5304 sayılı Yasa ile değişik 4/3. maddesi uyarınca yapılan orman kadastrosunda 6831 ve 3402 sayılı Yasa hükümleri iç içe ve birlikte uygulandığından orman sınırları dışında bırakılan taşınmazlar hakkında 3402 sayılı Yasanın 26/4. maddesi gereğince henüz olumlu tespit tutanağı ve haritası düzenlenmemiş olmakla birlikte orman olmadığı konusunda "olumsuz tutanak ve harita düzenlendiği" kabul edilip, 6831 sayılı Yasanın 11/1. maddesi gereğince kadastro Mahkemesinin görevi (yetkisi) başlayacağı, Çevre ve Orman Bakanlığının (Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da Orman Genel Müdürlüğünün otuz günlük kısmi ilan süresi içinde kadastro mahkemesinde dava açabileceği, açılacak bu davada  yapılan kadastro işleminin özelliği ve açılacak davanın niteliği nedeniyle, bu davada, husumet Hazine veya taşınmazın içinde bulunduğu köy tüzelkişiliği ya da davaya konu taşınmaza zilyed olanlara yöneltilebileceği,  kendilerine husumet yöneltilerek dava açılan özel ya da tüzel kişilerin gerçek hak sahibi olmadığı gerekçesiyle dava husumet yönünden red edilmeyip, kadastro mahkemesinin, dava dilekçesinde nitelikleri bildirilen taşınmazın tespit tutanağının, malik hanesinin açık bırakılmak suretiyle düzenlenip, Yasa ve Yönetmelik hükümlerine göre mahkemeye göndermesini Kadastro Müdürlüğünden istemesi gerektiği; tespit  tutanağı  düzenlenmeden keşif yapılması halinde, keşif sırasında belirlenecek hak sahiplerinin davaya katılması, bu arada tespit tutanağının gönderilmesi halinde dava  dosyası  ile  birleştirilip 3402 sayılı Yasanın 27, 28 ve  29.  maddeleri  gereğince  yargılamaya  devamla,  tespit  tutanağında yazılı hak sahiplerini de  davaya katıp, husumet yaygınlaştırılarak taraf oluşturulduktan sonra, 3402 sayılı Yasanın 30/2. maddesi gereğince tarafların gösterecekleri deliller ile mahkemece re"sen lüzum görülen diğer deliller de toplanıp  dava konusu taşınmazın gerçek hak sahibi adına tesciline karar verilmesi gerektiği gözönünde bulundurulmalıdır.
    Bu ilkeler nazara alınarak, davaya Hazine ve Dutlu köyü tüzelkişiliği de dahil edilip işin  esasının incelenmesi gerekirken, taraf teşkili sağlanmadan işin esasına girilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün  BOZULMASINA, bozma nedenine göre bu aşamada sair yönlerin incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde yatırana iadesine 12/03/2012 günü oybirliği ile karar verildi.
     





    Hemen Ara