Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2998 Esas 2012/4341 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/2998
Karar No: 2012/4341
Karar Tarihi: 23.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/2998 Esas 2012/4341 Karar Sayılı İlamı

(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/2998 E.  ,  2012/4341 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

    Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08.03.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davalı ... aleyhine açılan davanın kabulüne dair verilen 21.10.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne duruşma isteminin dava değeri nedeniyle reddine karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

    K A R A R
    Davacı 15 parsel sayılı taşınmazının genel yola bağlantısının bulunmadığı ileri sürerek davalılara ait 3 ve 14 parsel sayılı taşınmazdan geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
    Davalılar davanın reddini savunmuşlar, 16 parsel sayılı taşınmazın geçit için daha uygun olduğunu belirtmişlerdir.
    Mahkemece, 14 parsel sayılı taşınmaz aleyhine açılan davanın reddi ile 3 parsel sayılı taşınmazdan davacı taşınmazı lehine 4 metre genişliğinde geçit hakkı kurulmasına ve davacının geçit bedeli olarak ödemeyi kabul ettiği 3000.00 TL"nin davacıdan alınarak davalı 3 parsel sayılı taşınmaz malikine ödenmesine şeklinde hüküm kurulmuştur.
    Hükmü, davalı ... temyiz etmiştir.
    Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
    Ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi geçit davalarının nedenidir. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
    Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur.
    Türk Medeni Kanununun 747/2 maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
    Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazların kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi olanaklı değil ise bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
    Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilecekse, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
    Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Saptanacak bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin saptanmasından sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
    Kurulan geçit hakkının Türk Medeni Kanununun 748/3 maddesi uyarınca tapu siciline kaydı da gereklidir.
    Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
    Somut olayda; davacı 15 parsel sayılı taşınmazı için davalılara ait taşınmazlardan geçit hakkı talep etmiştir. 15 parsel sayılı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığı sabittir. Mahkemece geçit ihtiyacını saptamak ve uygun güzergahı belirlemek için keşif yapılmıştır. Anılan bilirkişi raporlarına göre 3 farklı güzergah saptanmış ve bunlardan 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinden saptanan güzergahın uygun olduğu mahkemece kabul edilmiştir.
    Bilirkişilerin saptadığı her üç güzergahta da çok sayıda meyve ağacı bulunmaktadır. Öncelikle taşınmazların bütünlüğü bozulmadan ve en az ağaç kaybına yol açacak güzergahın saptanması gerekir. Diğer yandan 16 parsel sayılı taşınmazdan ana yola bağlantı daha kısa ve bu taşınmazdaki ağaç miktarı da diğerlerinden az olduğu halde değeri belirtilmeden diğer bir anlatımla davacıya yükletilecek külfet belirlenmeden bu taşınmaz üzerindeki alternatif yol değerlendirilmemiştir. Ayrıca taşınmazlar tarım arazisi olarak kullanıldığı ve 2,5-3 metre genişliğindeki bir yolun yetebileceği gözetilmeden nedeni de açıklanmadan 4 metre genişliğinde geçit irtifakı kurulmuştur. Aleyhine geçit kurulan taşınmaz için takdir edilen geçit bedeli de hükümden önce depo ettirilmemiştir.
    Mahkemece geçit irtifakının komşuluk hukukunun getirdiği yükümlülüklerden biri olduğu bu nedenle davacının subjektif arzusuna göre değil de, objektif kriterlere göre komşuya en az külfet getirecek güzergahın saptanması gerektiği hususu gözardı edilmiştir. Bu nedenle, taşınmaz başında yeniden keşif yapılarak, bilirkişiler aracılığı ile genişliği 2,5-3 metre olmak koşuluyla tüm alternatifler, taşınmazlar üzerindeki meyve ağaçları da gözetilerek değerlendirilmeli, kot farkı da dahil olmak üzere her bir geçit alternatifinin maliyetinin ayrıntılı olarak saptanmalı denetime elverişli bilirkişi raporu alındıktan sonra da sonuca gidilmelidir. Belirlenen uygun güzergahın geçit bedeli de hükümden önce depo ettirilmelidir. Tüm bu hususlar üzerinde durulmadan yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm kurulması doğru olmadığından, kararın bozulması gerekmiştir.
    SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 23.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.





    Hemen Ara