Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/3369 Esas 2012/4164 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/3369
Karar No: 2012/4164
Karar Tarihi: 21.03.2012

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2012/3369 Esas 2012/4164 Karar Sayılı İlamı

     Özet:

Davacı, paylı olduğu taşınmazdaki fosseptik çukurunda imar ve ıslah çalışması yapılması için izin talebinde bulundu. Mahkeme, davacının isteğini kabul etti ve çukurun imar ve ıslahına izin verildi. Ancak, davalı temyiz etti ve Yargıtay kararı sonucunda davacının talebi reddedildi. Çünkü, fosseptik çukurunun imar ve ıslahı için zorunluluk koşulu olmadığı belirtildi. Türk Medeni Kanunu'nun 748. maddesi gereğince, malikin komşu taşınmaza geçici olarak girmesi sadece zaruret durumunda mümkündür ve bu durumda bile komşunun rızası gereklidir. Kararda ayrıca, paylı maliklik durumunda taşınmazın kullanımının uzun süreli bir anlaşmayla belirlenmiş olması durumunda \"ahde vefa\" kuralı gereği korunması gerektiği vurgulanmıştır. Kanun maddeleri, Türk Medeni Kanunu'nun 706. ve 748. maddeleri, Borçlar Kanunu'nun 213. maddesi ve Tapu Kanunu'nun 26. maddesi olarak belirtilmiştir.
(Kapatılan)14. Hukuk Dairesi         2012/3369 E.  ,  2012/4164 K.

    "İçtihat Metni"



    MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 23.11.2009 gününde verilen dilekçe ile muarazanın men"i istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.09.2011 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    K A R A R
    Davacı, 21 sayılı parselin davalı ile paylı maliki olduğunu, yapılan kullanma taksiminde kendisine ait fosseptik çukurunun davalıya bırakılan bölümde kaldığını, ancak fosseptik çukurunda imar ve ıslah çalışması yapılması gerektiğini, bu nedenle fosseptik çukurunun imar ve ıslahı için izin verilmesini istemiştir.
    Davalı, yapılan kullanma taksiminde çukurun bulunduğu alanın kendisine bırakıldığını, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, dava kabul edilmiş, bilirkişi krokisinde (A) harfi ile gösterilen bölümde bulunan fosseptik çukurunda davacının imar ve ıslah çalışması yapmasına izin verilmiştir.
    Hükmü, davalı temyiz etmiştir.
    Dosyada yer alan 21 sayılı parsele ait tapu kayıt örneğinden, taşınmazda tarafların paylı malik oldukları, taraflar dışında ...’un da taşınmaza malik olduğu görülmektedir. Tüm dosya kapsamından, 21 sayılı parselin paydaşlar arasında kullanma taksimine tabi tutulduğu görülmektedir.
    Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213, 2644 sayılı Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazların harici veya fiili taksimi ile paylarının mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşmayla
    belirlenmiş ya da fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre de paydaşlar bu durumu benimsemişlerse; kayıtta paylı, eylemli olarak bağımsız bu oluşumun resmi taksim yapılana veya ortaklığın giderilmesine kadar “ahde vefa” (söze sadakat) kuralı doğrultusunda korunması gerekir. Uyuşmazlık konusu fosseptik çukurunun bulunduğu yer yapılan kullanma taksiminde davalıya bırakılmış bir alan olmakla birlikte, fosseptik çukuru üzerindeki tasarruf yetkisi davacıdadır. Davacı, fosseptik çukurunun imar ve ıslahı için mahkemeden izin talebinde bulunmuştur.
    Davadaki istemin dayanağı, Türk Medeni Kanununun 748. maddesidir. Gerçekten, anılan hüküm uyarınca malikin işletme veya iyileştirme ya da taşınmazı üzerinde yapı yapma amacıyla komşu taşınmaza geçici olarak girmesi gerekirse, bu hükümden yararlanarak geçici geçit talebinde bulunması olanaklıdır. Ancak, bunun için malikin komşu taşınmaza geçişinde bir zaruret olması ve bunun fennen kanıtlanması gerekir.
    Yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporundan; mevcut fosseptik çukurunun imar ve ıslahının aşırı maliyetli olduğu, bunun düşük maliyetle davacının evinin yanında konumlandırılarak yapılabileceği, esasen fosseptik çukurunun ilgili yönetmelik hükümlerine göre komşu hududundan 5 m mesafeyle yapılabileceği saptandığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporuna göre, davacının mevcut çukurda imar ve ıslah ameliyesi için bir zarureti olmadığı sonucuna varılmaktadır. Dolayısıyla, geçiş izni için aranması gereken “zorunluluk koşulu” olayda gerçekleşmemiştir.
    Açıklanan nedenlerle davanın reddi yerine istemin hüküm altına alınması doğru olmadığından, karar bozulmalıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 21.03.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.








    Hemen Ara