Esas No: 2011/5929
Karar No: 2012/3037
Karar Tarihi: 02.04.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/5929 Esas 2012/3037 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 107 ada 4 parsel sayılı 5728.58 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın birinci derece arkeolojik sit alanı içinde kaldığı belirtilerek Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı, irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli taşınmazın tespit gibi tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, arkeolog bilirkişi tarafından düzenlenen rapora göre çekişmeli taşınmazın arkeolojik sit alanı özelliklerini taşıdığı ve bu nedenle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle mülk edinilmesinin mümkün olmadığı kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme, araştırma hüküm kurmak için yetersiz; değerlendirme ise usul ve yasaya aykırıdır. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu"nun 5663 sayılı Yasa ve 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile değişik 11. maddesi uyarınca, "Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurullarınca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlıklarının bulunduğu taşınmazlar ile birinci ve ikinci derece arkeolojik sit alanlarındaki taşınmazlar zilyetlik yoluyla iktisap edilemez”. Bu yasa hükmü karşısında, bir taşınmazın, 2863 sayılı Yasa nedeniyle zilyetlik yoluyla mülk edinilememesi için, ya koruma kurullarınca belirlenen birinci ya da ikinci derece arkeolojik sit alanı sınırları içinde kalması ya da anılan kurullarca birinci grup olarak tescil ve ilan edilen kültür varlığı niteliğinde bulunması gerekmektedir. Bu nedenlerle, mahkemece, arkeolog bilirkişinin, çekişmeli taşınmazla ilgili olarak, koruma kurulu kararlarına dayanmayan değerlendirmelerine itibar edilerek karar verilmesinde isabet yoktur. O halde, mahkemece doğru sonuca ulaşılabilmesi için öncelikle yörede koruma kurullarınca alınmış ve ilan edilmiş arkeolojik sit alanı kararı ile tescil ve ilan edilmiş birinci grup kültür varlığı bulunup bulunmadığı ilgili koruma kurullarından sorularak saptanmalı, varsa bunlara ilişkin kararların ve haritaların onaylı örnekleri getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra çekişmeli taşınmaz başında, fen bilirkişisi ve arkeolog bilirkişi katılımıyla yeniden keşif yapılarak çekişmeli taşınmazın söz konusu arkeolojik sit alanı sınırları içinde kalıp kalmadığı ya da tescil ve ilan edilmiş kültür varlığı mahiyetinde olup olmadığı saptanmalı, fen ve arkeolog bilirkişisinden keşfi izlemeye olanak sağlar ve sit haritaları ile pafta haritasını çakıştırır şekilde rapor ve harita düzenlemeleri istenmeli; bundan sonra, toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan yönteme uygun bir araştırma yapılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya uygun görülmeyen hükmün BOZULMASINA, 02.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.