Esas No: 2011/5652
Karar No: 2012/3032
Karar Tarihi: 02.04.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/5652 Esas 2012/3032 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında 198 ada 1 parsel sayılı 37971,66 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz mera olarak sınırlandırılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacılar Ömer ve ... vergi kaydına miras hakkına, paylaşmaya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine ve çekişmeli taşınmazın tespit gibi mera olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline kaydedilmesine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın 1957 yılında yapılan toprak tevzi çalışmalarında mera olarak tespit edilen 198 ada 1 sayılı mera parseli içinde kalması nedeniyle çekişmeli taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılamayacağı ve diğer yandan davacı tarafın taşınmaz üzerinde 1957 yılından geriye dönük 20 yılı aşan bir süre zilyetliğinin de bulunmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme, keşif ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, davacı tarafın tutunduğu vergi kayıtlarının kapsamı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilmediği gibi, vergi kayıtlarının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği Kadastro Müdürlüğünden sorulmamış, komşu 198 ada 33 ve 34 parseller ile 204 ada 51 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtları getirtilip uygulanmamış, mera haritası ile kadastro paftası, ölçekleri eşitlenerek çakıştırılmamış, taşınmazın niteliği ile ilgili olarak 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, zilyetliğin sürdürülüş biçimi ve süresi yöntemince araştırılmamış, davacı tarafın tanık listesinde adı geçen tüm tanıklar dinlenilmemiştir. Eksik inceleme ve araştırmayla karar verilemez. O halde, sağlıklı sonuca varılabilmesi için; çekişmeli taşınmaza komşu taşınmazların onaylı tutanak suretleriyle dayanağı olan belgeler tesisinden itibaren tüm tedavülleri ile birlikte ve özellikle toprak tevzi çalışmaları sırasında çekişmeli taşınmazın çevresinde bulunduğu anlaşılan 237 ve 238 sayılı tevzi parsellerine ait belirtmelik tutanakları ile varsa belirtmelik tutanaklarında sözü edilen vergi ve tapu kayıtları getirtilmeli, davacı tarafın tutunduğu vergi kayıtlarının kadastro sırasında revizyon görüp görmediği Kadastro Müdürlüğünden sorulmalı, yine komşu 198 ada 33 ve 34 ile 204 ada 51 parsel sayılı taşınmazlara revizyon gören tapu kayıtları dosyaya getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları, özellikle davacı tarafın tanık listesinde adı geçen tüm tanıklar ve ziraat mühendislerinden oluşan 3 kişilik bilirkişi kurulu huzuruyla keşif icra edilmelidir. Keşif sırasında davacı taraf dayanağı vergi kayıtları uygulanıp kapsamı belirlenmeli, davalı dayanağı vergi kayıtlarının sınırları tek tek okunup, mahalli bilirkişi ve tanıklardan vergi kayıtlarının sınırlarının zeminde gösterilmesi istenilmeli, vergi kayıtlarının zemine uygulanması dosyaya getirtilen komşu parsel tutanak içerikleri ve dayanağı belgeleri ile denetlenmeli, fen bilirkişiye, yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarınca gösterilen sınırlar işaretlettirilmeli, bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın her bölümü yönünden kim tarafından neye istinaden ve ne zamandan beri zilyet edildiği, özellikle davacı tarafın çekişmeli taşınmaz üzerinde, 1957 yılından geriye doğru 20 yılı aşan bir şekilde zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, çekişmeli taşınmazın öncesinin mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olması halinde imar ihyaya konu edilip edilmediği, imar ve ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanak ve dayanakları ile denetlenmeli, dinlenen bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişki oluştuğu takdirde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılmalı, tespite aykırı sonuca varılması durumunda tespit bilirkişileri de tanık sıfatı ile dinlenmeli, uzman ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan, taşınmazın niteliğiyle ilgili ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğe ilişkin beyanlarının doğruluğu zirai bilirkişi raporu ile de denetlenmeli, taşınmazın her yönünden tüm özelliklerini gösterir fotoğrafları çektirilmeli, keşif sırasındaki mahkeme gözlemi taşınmazın her bölümü yönünden ayrıntılı olarak keşif tutanağına geçirilmeli, teknik bilirkişiye uygulanan vergi kayıtlarının kapsamını belirtir, keşfi takibe imkan verir ve mera haritası ile kadastro paftası nizalı parseli kapsar şekilde çakıştırılıp eşitlenmek suretiyle çekişmeli taşınmazın mera parseli içinde kalıp kalmadığının belirler şekilde rapor ve kroki düzenlettirilmelidir. Çekişmeli taşınmazın 1957 yılında mera olarak tahsis edilen alan içinde kaldığının anlaşılması durumunda, çekişmeli taşınmazın öncesinin kadim mera olup olmadığı, davacı tarafın çekişmeli taşınmaz üzerinde, 1957 yılından geriye doğru 20 yılı aşan bir sürede zilyetliğinin bulunup bulunmadığı hususu ile davacı tarafın tutunduğu 202 ve 203 nolu vergi kayıtlarının gayri sabit hudutlu oldukları ve miktarlarıyla sınırlı bulundukları gözönünde bulundurulmalı, bundan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 02.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.