16. Hukuk Dairesi 2011/6279 E. , 2012/2760 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Davacı tarafça genel kadastro ile oluşan tapu kaydının iptali ve tescil istemi ile tapu kaydına dayanılarak açılan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ :
Dava konusu 268 ada 5 parsel sayılı 4695,79 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz kadastro sırasında tapu kaydı, irsen intikal, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle 1/6"şar pay itibarı ile davalılar ..., ..., ..., ..., ... ve ... adlarına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ..., tapu kaydına dayanarak kadastro sonucu davalılar adına oluşan tapu kaydının iptali ve taşınmazın ... mirasçıları adına tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece; davacının dayandığı takas iddiasının tapulu taşınmazlarda resmi yazılı şekilde yapılmasının geçerlilik koşulu olduğu, dosyada da buna ilişkin delil bulunmadığı kabul edilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Davacı 1957 yılında yapılan takas sebebi ile taşınmazda o tarihten beri malik sıfatıyla zilyet olduklarını, 1980 yılında da tescil ilamı ile babası ... adına tapu kaydının oluştuğunu, babasının takas sebebiyle Karaceyikler deliği mevkiindeki tarlasını davalıların babası ..."a bıraktığını iddia etmiş, davalı taraf ise davacıların zilyetliğinin aralarındaki kira ilişkisinden kaynaklandığını savunmuştur. Keşifte alınan beyanlar ile davacı tarafın zilyetliği teyit edilmişse de taraf tapu kayıtlarının uygulaması yeterli olmadığı gibi takas üzerinde durulmak suretiyle davacı tarafça takas suretiyle verilen taşınmazın akibetinin ne olduğu, tapulu olup olmadığı, hangi tarihten itibaren kimin tasarrufunda bulunduğu, davacı yararına 3402 sayılı Yasanın 13/B-b ve 14. maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı da araştırılmamıştır. Hal böyle olunca doğru sonuca ulaşılabilmesi için dava konusu taşınmazı ve takasa konu olduğu belirtilen Karaceyikler deliği mevkiindeki taşınmazı iyi bilen, elverdiğince yaşlı, tarafsız kişiler arasından seçilecek üç kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları hazır olduğu halde yeniden taşınmazların başında keşif yapılmalıdır. Keşifte dayanılan tapu kayıtları yöntemince taşınmazlara uygulanarak kapsamları açıkça belirlenmeli, taşınmazların tapu kaydının kapsamında kalıp, kalmadığı, hangi tarihten itibaren, kimin hangi sıfatla zilyet olduğu, dava konusu taşınmazda davacı tarafca sürdürülen zilyetliğin malik sıfatı ile mi yoksa kiracılık sıfatı ile mi olduğu açıkça belirlenmeli, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek, eksik inceleme ile hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.