Esas No: 2011/3422
Karar No: 2012/2728
Karar Tarihi: 22.03.2012
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2011/3422 Esas 2012/2728 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMES
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Sulh Hukuk Mahkemesinde dava konusu olduklarından söz edilerek, 130 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki tek katlı ahşap evin ..."a, iki katlı ahşap evin ..."a ait olduğu ve..."nın ölü olduğu belirtilmek sureti ile miktar hanesi boş bırakılarak miras yolu ile gelen hak ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile davalı ... ve müşterekleri adına, 130 ada 3 parsel sayılı taşınmaz miktar hanesi boş bırakılarak bağışlama nedeni ile Çördük Köyü Tüzel Kişiliği adına, 130 ada 5 parsel sayılı taşınmaz miktar hanesi boş bırakılarak satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeni ile davalı ... adına, 130 ada 6 parsel sayılı taşınmaz ise miktar ve malik hanesi boş bırakılmak suretiyle tespit edilmiştir. Davacı Çördük Köyü Tüzel Kişiliği tarafından Sulh Hukuk Mahkemesine açılan müdahalenin önlenmesi davası, davaya konu olan parseller hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama sonunda teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (C) harfi ile gösterilen bölüme ilişkin davanın ayrılmasına karar verildikten sonra davanın kısmen kabulü ve kısmen reddi ile çekişmeli 130 ada 2, 3 ve 5 sayılı parsellerin tespit gibi tescillerine, 130 ada 6 parsel sayılı taşınmazın ise Çördük Köyü Tüzel Kişiliği adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine temsilcisi, Çördük Köyü Tüzel Kişiliği ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Genel mahkemeden aktarılan davalarda mahkemece yapılacak ilk iş, aktarılan davanın kapsamını belirlemektir. Somut olayda, tespit gününden önce davacı Çördük Köyü Tüzel Kişiliği tarafından Hazine ve ... aleyhine açılan müdahalenin önlenmesi davası görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarıldığı halde, aktarılan davanın kapsamı doğru bir şekilde belirlenmemiş, mera ile ilgili açılan davanın feragat nedeni ile reddine karar verildiği halde dava dilekçesinde davalı ..."ın müdahale ettiği belirtilen ve mera parseli olarak gözüken bu taşınmazın neresi olduğu ve kadastro çalışmalarında hangi ada ve parsel numarasını aldığı mahallinde keşif yapılmak sureti ile belirlenmemiştir. Davanın kapsamı tam olarak belirlenmeden hüküm tesisi doğru değildir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 30. maddesi gereğince genel mahkemelerden görevsizlik kararı ile gelen davaların tarafları, aktarılan davanın tarafları ile tespit tutanaklarında malik belirlenmişse tutanaklarda isimleri yazılı olan malikler ve mahkemece belirlenecek gerçek hak sahipleridir. 130 ada 2 parsel sayılı taşınmazın mülkiyet hanesinde taşınmaz davalı ... ve müşterekleri adına tespit edildiği halde mahkemece ... dışındaki tespit malikleri davaya dahil edilmemiş; taraf teşkili sağlanmamıştır. Taraf teşkili dava koşullarından olup, bu koşul sağlanmadan yargılamaya devam edilerek işin esasına girilmesinde de isabet bulunmamaktadır. Diğer taraftan, çekişmeli 130 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sonunda yüzölçümleri belirtilmediğine göre bu taşınmazlar arasındaki ortak sınırın tespit edilmediği anlaşılmaktadır. 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 1. maddesi uyarınca, kadastro hakimi taşınmaz malların sınırlarını arazi ve harita üzerinde belirterek hukuki durumlarını tespit etmek suretiyle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun öngördüğü tapu sicilini oluşturmak; doğru, uygulanabilir, açık ve infazda tereddüt doğurmayacak nitelikte hüküm kurmakla yükümlüdür. Hal böyle olunca teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (C) harfi ile gösterilen bölümün dava kapsamında kaldığının düşünülmemesi ve 1086 sayılı HUMK"nun 45 ve devamı maddeleri ile 6100 sayılı HMK"nun 166 ve devamı maddeleri gereğince taşınmazın bu bölümünün asıl dava ile birleştirilmesine karar vermek gerekirken, ayrı ayrı yargılamaya devam edilerek infazda tereddüt oluşturacak şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.
O halde doğru sonuca ulaşılabilmesi için önce taraf teşkili sağlanmalı ve bundan sonra mahallinde keşif yapılarak dava dilekçesinde belirtilen taşınmazların hangileri olduğu mahalli bilirkişi beyanları ile saptanarak davanın kapsamı belirlenmeli, davanın kapsamında kalan bütün taşınmazların kadastro tutanaklarının asılları dosya içine getirtilerek davalı hale getirilmeli, ayrılarak başka bir esasa kaydedilen teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (C) harfi ile gösterilen bölümün eldeki dosya ile birleştirilmesi, sağlanmalıdır. Bu şekilde yeterli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. Kabule göre de, kadastro çalışmaları sırasında, karara konu olan taşınmazların hiç birisinin yüzölçümleri belirlenmemiş olduğu halde hükümde bu eksiklik tamamlanmayarak infazda kuşku yaratılmış olması da isabetsizdir. Temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün, sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, 22.03.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi